Ergenlikten önce verdiğim zararları karşılamam gerekir mi?

Tarih: 21.04.2020 - 10:23 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ben ve arkadaşlarım daha çocukken mahallemizdeki bir binanın bahçesinde büyük bir çağla ağacı vardı biz de birkaç kez binadan kimse görmeden ondan çağla toplayıp cebimize koyup yemiştik.
- Bu durum kul hakkı olur mu?
- İnternette araştırdım ama kafam çok karıştı ben bu duruma bir şey bulamadım. Olay olalı 7, 8 sene geçti, artık belli bir olgunluğa geldim helali haramı biliyorum ve bu durum beni rahatsız ediyor.
- İnternette caiz değil yani haram deniyor. Caiz değil derken kul hakkını mı kastediyor. Ben kul hakkına çok dikkat ediyorum ve kul hakkına girmekten çok korkuyorum.
- Tövbe ettim buna benzer şeyler asla yapmıyorum, kul hakkına girdiğim insanların adına da yaptığım ibadetlerin sevabını bağışlıyorum. Şimdi ne yapmam lazım, bu zararı karşılamam gerekir mi?
- Sahibini şu anda bulamam, bulduğumu veya bulamadığımı düşünerek her iki duruma göre de cevap verirseniz memnun olurum?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1. Bir şekilde o hakları onlara ya bizzat kendilerine ya da varislerine ulaştırın ve helallik alın.

2. Bu mümkün değilse, onlar adına sadaka verin, onlar için dua edin, yaptığınız hayır ve hasenatın sevabından onlara da bağışlayın.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:

Kul hakkıyla ilgili bir hadis meali şöyledir:

“Kimin üzerinde kardeşine karşı ırz veya başka bir şey sebebiyle hak varsa, dinar ve dirhemin bulunmadığı (kıyamet ve hesaplaşmanın olacağı) gün gelmezden önce daha burada iken helalleşsin. Aksi takdirde o gün, salih bir ameli varsa, o zulmü nisbetinde kendinden alınır. Eğer hasenatı yoksa, arkadaşının günahından alınır, kendisine yüklenir.” (Buhârî, Mezâlim 10, Rikak 48; Tirmizî, Kıyamet 2)

Buna göre, hakların ahirete kalmadan dünyada ödenmesine ve karşılıklı helalleşilmesine özen göstermek gerekir. Yoksa ahirette hesabı çok çetin olacaktır. Zira orada para-pul, mal-mülk, makam-mevki, soy-sop geçerli değildir. En büyük hesap gününde geçerli olan şey, kamil iman, takva ve salih amel gibi özelliklerdir.

Büluğ çağına gelmeden önce çocukların çaldığı şeyler onlara helal olmaz. Evet, çocuk büluğ çağından önce hırsızlık yaparsa, henüz ergen olmadığı yani çocuk olduğu için günah işlemiz olmaz. Çünkü çocuğa günah yazılmıyor. Ancak başkasına verdiği zararlar çocuğun harçlığından veya babasının parasından ödenmesi gerekir.

Demek ki, çocuğun günaha girmemesi başka şey, yaptığının kul hakkı olması başka şeydir. Bu nedenle, çalınan şeyin varsa çocuğun malından veya harçlığından ya da velisinin malından telafi edilmesi gerekir.

Zamanında bunun telafisi yapılmadığına göre, ergen olunca zararın giderilmesi ve verilen zararın güncel karşılığı ya sahiplerine ya da varislerine ödenmeli ve helallik alınmalıdır.

Özetle, çocuk da olsa, verdiği zarar ödenmeli; ya babası-velisi ödeyecek ya da o büyüyünce bu hakları telafi edecek.

Bununla beraber, Allah dilerse bütün günahları bağışlayıp kullarını cennetine alır. Kul hakkı alacağı olanları da razı eder ve haklarını affettirir inşallah. Bununla ilgili bir ayet ve bir hadis meali şöyledir:

“Ey kendi nefislerine karşı haddi aşan, günahlarla kendi nefsine kötülük eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Muhakkak Allah günahları affeder. O Gafur ve Rahimdir.” (Zümer, 39/53.)

Ebu Zer el-Gıfari Hazretlerinden rivayetle: "Peygamberimize geldim. Üzerinde beyaz bir elbise olduğu halde uyuyordu. Döndüm, sonra yine geldim, uyanmıştı şöyle buyurdu:

– Lâilâhe illallah –Allah'tan başka ilâh yoktur– diyen ve bu ikrar üzerine ölen hiçbir kul yoktur ki, cennete girmesin, buyurdu. Ben:
– Zina etse de hırsızlık etsede mi, dedim. Peygamberimiz:
 Evet, zina etse de hırsızlık etse de girer, buyurdu. Ben:
– Zina etse de hırsızlık etse de mi, dedim. Peygamberimiz:
– Evet, hırsızlık etsede zina etsede girer, buyurdu. Ben takrar:
– Ey Allah'ın Resûlü, zina etse de hırsızlık etse de mi, dedim. Peygamberimiz:
– Evet, Ebû Zerr'in burnu toprağa sürülse ve böylece zelil ve hakir olsa da muhakkak cennete girer, buyurdu.
Ebû Zer (r.a.) bu hadisi rivayet ederken: "Ebû Zerr'in burnu kırılsa da" yani istemese de Peygamberimiz böyle buyurdu." demiştir. (Buhari, Tevhid, 33, Rikak, 16; Müslim, İman, 40)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun