Ehli kitaptan bazı insanlar inkarcı değil midir?
- Kafirlik inkarcılıktır. İnkarcılık ise gerçeğin anlaşılmasına rağmen bunun reddedilmesidir.
Soru 1: Beyyine 98/6 da ehli kitaptan kafir olmayanlar da var olduğu için mi “ehli kitaptan kafir olanlar” ifadesi kullanılmıştır?
- Bu ifade ehli kitaptan olan bazı insanların inkarcı olmadığını gösteriyor olabilir mi?
Soru 2: Ehli kitaptan olanlar da Allah(c.c.)’a ortak koştuğundan müşrik değil midir?
- Ayette neden “ehli kitap ve müşrikler” iki ayrı kavram olarak kullanılmıştır?
Değerli kardeşimiz,
Cevap 1:
Bu ayetten Ehl-i kitap'tan kafir olmayanların var olduğu anlaşılmayabilir. Çünkü, burada kafir olmayanlar anlaşılırsa, bu yalnız Hz. Muhammed (asm)’e iman eden Abdullah b. Selam gibiler anlaşılabilir. Yoksa iman etmeyen bazı Ehl-i kitabın kafir olmadığını söyleyemeyiz.
Kafir kelimesi, Allah’ı inkar edenler için de kullanılır. Belki ilk akla gelen mana budur. Ancak Allah’a inandığı halde, İslam’a inanmayanlar için kafir tabiri kullanılır. Birincisi inkâr-ı uluhiyet, ikincisi inkar-ı nübüvvete dairdir.
Beyyine suresinde, Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamın peygamberliği karşısında Ehl-i kitap ve müşriklerin inkarcı tutumları eleştirilmekte; özellikle Ehl-i kitap mensuplarının, bu tutumlarıyla kendi dinlerinin özüne de aykırı davrandıkları, çünkü İslam'ın iman ve ibadete dair temel buyruklarıyla peygamberlik inancının o dinlerin asıllarında da bulunduğu bildirilmektedir.
İlgili ayetin meali şöyledir:
“Ehl-i kitap'tan ve müşriklerden hakkı inkar edenler, içinde ebedî olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte halkın en kötüleri onlardır.” (Beyyine, 98/6)
Bu surenin indiği Medine ve çevresindeki Yahudiler ve Hristiyanlar, son peygamber Hz. Muhammed (asm)'in risaleti hakkında bilgi sahibi okudukları halde, -önceki ayetlerde "kanıt" olarak ifade edilen- o hak peygamberi ve Kur'an'ı inkar ettikleri; putperestler ise bir olan Allah'a ortak koştukları, ayrıca onlar da Allah'ın gönderdiği peygamberi ve indirdiği vahyi inkar ettikleri için halkın en kötüsü olarak nitelendirilmişlerdir.
Cevap 2:
Bu ayette Ehl-i kitap için müşrik kullanılmaması, Kuran’ın genel öğretilerine uygundur. Çünkü, Kur'an’da “Ehl-i kitap” kavramı, Yahudi ve Hristiyanlar için kullanılır. Bununla kitabı olmayan kafirlerle kitabı olanların ayırımı söz konusudur.
Kur'an’ın bir inceliği şudur ki, Ehl-i kitap için “keferû” (onlar ki kafir oldular) fiili, müşrikler için ise “müşrik” ismi kullanılmıştır. Çünkü, fiil hudus ve teceddüdü ifade eder. İsim ise değişmez sabiteyi ifade eder.
Buna göre, ayette Ehl-i kitabın daha önce mümin oldukları, Hz. Muhammed (asm)’e inanmadıkları için kafir olduklarına işaret edilmiştir. Küfrün fiil suretinde kullanılması bunu göstermektedir.
Müşrik kelimesi isim olduğu için değişkenliği söz konusu değildir. Müşrik İslam’dan önce ede müşriktir, İslam’dan sonra da müşriktir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Maide suresi 5. ayette geçen "gizli dost" hangi anlamda kullanılmıştır?
- Kafirler tövbe etmeden kurtulabilir mi?
- Kur'an'da "Ehl-i kitap" ifadesi sadece Yahudi ve Hristiyanlar için mi kullanılmıştır?
- Kafir, münafık ve müşrik arasında ne fark vardır?
- İslam'dan başka bir din kabul edilmeyecekse, Yahudi, Hristiyan ve Sabiilerin kurtulacağını bildiren ayetle çelişki olmaz mı?
- Allah'a ve ahirete inanan ve salih amel işleyen Ehl-i kitap, Müslüman olmasalar da cennete girecekler midir? Bu konuda Beyyine suresini nasıl anlamalıyız?
- Beyyine suresindeki “suhufen mutahherah” olarak nitelendirilen nedir?
- İmanı olmayan ya da imanın bazı rükünlerinde problemi olan insanların sonsuz azaptan kurtulamayacakları doğru mudur?
- Ehl-i kitabın bazıları cennetlik midir?
- Kafir olup şeytanlaşan cinler, Kuran okunduğu zaman neden kaçıyor?