Cinsel dürtülere İslam’ın bakışı nedir?

- Cinsel dürtüler ile temellendiren psikolojik görüşe, İslam’ın bakışı nedir?
- Kadın erkek ilişkilerinde bir cinsiyetin diğer cinsiyetten herhangi birisini -aşık olmaksızın- sevmesini cinsel dürtüler ile temellendiren psikolojik görüşe, İslam’ın bakışı nedir?
- Cinsiyetler arasındaki ülfet nasıl anlaşılmalı?

Değerli kardeşimiz,

Psikolojik açıdan, bazı görüşler kadın ve erkek arasındaki her türlü sevginin veya dostluğun, bilinçaltında cinsel dürtülerle temellendiğini savunur (örneğin Freud’un psikanalitik teorisi). Bu, insan davranışlarını biyolojik ve içgüdüsel dürtülerle açıklayan bir yaklaşımdır.

İslam, haklı ve gerçekçi bir şekilde insanı yalnızca biyolojik bir varlık olarak değil, aynı zamanda akıl ve ruh ile donatılmış, ahlaki ve manevi boyutlara sahip bir varlık olarak görür.

Bu nedenle, İslam’a göre kadın ve erkek arasındaki sevgi ya da dostluk her zaman cinsel dürtülerle açıklanamaz. Niyet, muhabbet, merhamet, ahlak ve manevi sorumluluk bu ilişkilerin temel belirleyicisidir. Örneğin:

"Size kendi cinsinizden, kendileriyle huzur bulacağınız eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet var etmesi, onun (Allah’ın) varlığının delillerindendir..." (Rum, 30/21)

Bu ayet, kadın ve erkek arasındaki sevginin biyolojik dürtülerden öte, Allah’ın bir lütfu ve yaratılışın hikmeti olduğunu ifade eder.

Kısaca, psikolojinin cinsel dürtülere verdiği merkezi rol, İslam’ın insanın manevi boyutuna vurgu yapan yaklaşımıyla çelişir.

İslam, kadın ve erkek arasındaki ilişkilerde ülfeti Allah’ın rahmetinin bir tezahürü olarak görür ve bu ilişkilerde sevgi ve merhametin esas alınmasını tavsiye eder. Ancak sınırların korunması, niyetin temiz olması ve takva bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini de vurgular.

Bu bakış açısıyla, cinsiyetler arasındaki ilişkiler ahlaki, insani ve manevi boyutlarıyla bir bütün olarak ele alınır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet