Cansızlar da Allah'ın kulu mu?
Allah’ın kulları kimlerdir? Sadece insan, cin, melek gibi bilinçli varlıklar mı, yoksa canlı-cansız yaratılan her şey Allah’ın kulu mu?
Değerli kardeşimiz,
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder; O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halîmdir, bağışlayıcıdır.” (İsra.44) mealindeki ayet ve benzerlerinde canlı-cansız her şeyin Allah’a ibadet ettiğini ve dolayısıyla da “Allah’ın kulu” unvanını aldığını göstermektedir.
Kuran-ı Kerîm’de göklerde ve yerde mevcut olan herkesin Allah’ın huzuruna abd yani kul olarak çıkacağı haber verilir (bk. Meryem 19/93)
1. “Kulluk” kavramının geniş anlamı
Kuran’da “kul” (abd) kelimesi, yalnızca bilinçli ibadet eden insan ve cinler için değil, Allah’ın hükmüne boyun eğen bütün varlıklar için de kullanılır.
Çünkü “kul” demek, Rabbin emrine tabi olan, O’nun iradesine teslim olan demektir.
Bu anlamda var olan her şey, ister şuurlu ister şuursuz olsun, Allah’ın kuludur.
“Göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez Allah’a boyun eğmiştir.” (Âl-i İmrân, 83)
Yani taş da yıldız da deniz de bulut da hatta bir atom bile, Allah’ın kanunları içinde hareket eder; hiçbiri kendi başına davranmaz. Dolayısıyla hepsi birer “itaatkâr kul” halindedir.
2. Kuran’a göre cansızlar da zikreder ve ibadet eder
Kuran bu hakikati açıkça bildirir:
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihinin farkında değilsiniz.” (İsrâ, 44)
Bu ayet, cansız gibi görünen her şeyin bile Allah’ı tesbih ettiğini gösterir.
Meselâ:
Güneş, sürekli doğup batmakla İlâhî kudreti ilan eder.
Taş, sağlamlığıyla Kahhâr ve Kadîr isimlerini gösterir.
Su, rahmetiyle Rahmân ve Rahîm isimlerine ayna olur.
Her biri “Ben bir yaratıcıyla var oldum” dercesine sessiz bir zikir hâli içindedir.
3. Her şey secde eder.
Kuran’da bütün varlıkların secde ettiği haber verilir:
“Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah’a secde ederler.” (Rad, 13/15)
“Allah’ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi? Onun gölgeleri, küçülerek ve Allah’a secde ederek sağa sola döner.” (Nahl, 16/48)
Resulullah (asm) da şöyle buyurur:
“Ben taşların, ağaçların bana selam verdiğini bilirim.” (Müslim, Fedâil, 2)
Buradaki “secde”, her varlığın yaratılış gayesine uygun davranması, Allah’ın koyduğu düzene boyun eğmesidir.
Yani rüzgârın esmesi, toprağın bitki yetiştirmesi, taşın düşmesi, her biri kendi diliyle bir secde hâlidir.
4. Şuurlu ve şuursuz kulluk farkı
Elbette kullukta iki derece vardır:
İhtiyarî (iradeli) kulluk: İnsan ve cinlerin yaptığı ibadet, irade ve niyetle olur. Bu, sevap ve sorumluluk doğuran kulluktur.
İztirârî (zorunlu) kulluk: Cansız ve şuursuz varlıkların Allah’ın kanunlarına uymasıdır. Bu, sorumluluk değil, teslimiyetin yaratılıştan gelen hâlidir.
Dolayısıyla taş, su, hava, ışık da Allah’ın kuludur; ama onların kulluğu hâl diliyle ve zorunlu teslimiyetledir.
5. Bediüzzaman Said Nursî’nin yorumu
Bediüzzaman, her bir mevcudun, hatta her bir zerre-i vücudun vazifesinin bir ibadet olduğunu, onların hareketlerinin de bir tesbih olduğunu belirtir. (bk. Sözler, 31. Söz)
Yani bir atom bile Allah’ın koyduğu kanunlara itaat ettiği için, onun dönmesi bir ibadet, bir tesbih hareketidir.
Demek ki, her şey Allah’ın kuludur
Kısacası:
İnsan ve cin: Bilerek, niyetle ibadet eden kullardır.
Melekler: Hiç isyan etmeden sürekli ibadet eden kullardır.
Canlılar ve cansızlar: Hâlleriyle, yaratılış biçimleriyle ibadet eden kullardır.
Hepsi birlikte Allah’ın emrine boyun eğmiştir.
Hepsi O’na secde eder, tesbih eder ve kendi diliyle “Lâ ilâhe illallah” der.
Özetle, her varlık bir kuldur; fark sadece kulluğun şuur derecesindedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Gerçekte kulluk nedir?
- "Güneş battığı zaman, Rabbinden secde etmek için izin istemeye gider...” anlamındaki hadisi nasıl anlamak gerekir?
- Bir insan Allah’a hakkıyla kul olabilir mi?
- Meleklere, karıncalara ve balıklara varıncaya kadar, yer ve gökte yaşayan tüm varlıklar, insanlara hayır öğreten kişiye, rahmet duası ederler, anlamında bir hadis var mıdır?
- Allah’ın elçi göndermeye ihtiyacı mı var veya bu Onun için vacip mi?
- İsra Suresi 44. ayette geçen "mahlukatın tesbihini anlayamamak" ne demektir, açıklar mısınız?
- Allah'ın ne ihtiyacı var ki, melekler ve insanlar onu zikir ve tespih ediyorlar?
- Her şey Allah’ı zikrettiğine göre, acaba beytullah olan Kâbe Allah'ı nasıl zikreder?
- Su, nasıl oluyor da duyguları algılayabiliyor?
- Allah neden yok edeceği türleri yarattı?