Bazı büyük günahlardan kaçınmak yeterli mi?
1. Müslümanlar olarak sanki bir kampanyadan faydalanacakmış gibi hayatımızı şekillendiriyoruz. Bu kampanya “seç cenneti kazan kampanyası” gibi. Sanki bir büyük günah seçiliyor ve ona kesinlikle yaklaşılmıyor ama diğer eksiklikler kabulleniliyor. Örneğin, kul hakkı yeniyor ama domuz eti kesinlikle yenmiyor ya da faizli işlem yapılıyor ama zina yapılmıyor gibi. Kendini düzeltme çabası olmadan ve sadece bazı büyük günahlardan kaçınma ile ilgili ne dersiniz? İnsanlar için karar vermek bizlerin haddine değil tabii ki ama bu şekilde cenneti kazanmak mümkün müdür?
2. Bir de Hocam, kendimde fark ettiğim hataları teker teker düzeltmeye çalışıyorum. Ancak o kadar kanıksamışım ki bazı huylarımı değiştirmekte zorlanıyorum. Nice zamandır uğraşıyorum hâlâ düzeltemediğim davranışlarım var. Sonra da şöyle düşünüyorum: Ben hataları olan bir Müslümanım, kendimi düzeltmeye çalışıyorum, elbet Rabbim merhametlidir bağışlar ancak “Benim bu hatalarımı düzeltmeye çalışmam fakat bazen başarısız olmam rahmeti hak etmek için yeterli mi?” sorusunu soruyorum kendime. Sonra yeniden hatalarımı düzeltmek için çalışıyorum. Benim bu durumum hakkında tavsiyeleriniz nelerdir?
Değerli kardeşimiz,
Sadece bir kısım büyük günahlardan kaçınıp diğerlerini işlemeye devam etmek yeterli olmaz. Ancak bazı büyük günahları işleyeme devam ediyorum diye terk ettiği büyük günahları işlemesi de asla doğru olmaz. Kaçındığı büyük günahların sorumluluğundan kurtulup farz sevabı alır, sakınmadığı büyük günahların günahını almış olur.
Bununla beraber, bir bütün olarak bütün günahlardan sakınmak esas olmalıdır.
Mümin, bütün günahlarına tövbe eder, bir daha yapmamaya söz verir ve salih amel işlemeye devam ederse, Allah Teâlâ onun, geçmiş günahlarını affedeceği vaadine bulunuyor.
Furkan suresinde tövbeden önceki günahlar konusunda şöyle buyurulur:
“Ancak tövbe edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü hallerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Evet, kim tövbe edip erdemli davranırsa, bu durumda gerektiği şekilde Allah’a yönelmiş olur.” (Furkan, 25/70-71)
Tövbe, kulun bir vicdan muhasebesi neticesinde duyduğu pişmanlığın ardından inkâr ve isyandan, her türlü kötülükten gönüllü bir vazgeçişi ve ona bir daha dönmeme kararlılığını ifade eder.
Kur'an birçok ayette, bu şekildeki bir dönüşü son derece değerli bulur; “işlenen kötülükten dolayı pişmanlık duyup sağlam bir iradeyle vazgeçmeye karar verilmesi, ilgili kötülüğün tamamen terkedilmesi ve ona bir daha asla dönülmemesi şartıyla” inkâr, şirk gibi en büyük günahlar da dahil olmak üzere bütün batıl inanç, düşünce, kötü duygu ve davranışlar için yapılan tövbelerin makbul ve bunun, tövbe yapanın o günahtan dolayı günahlarını affettirmeye yeterli olduğunu bildirir.
Bu ayetlerde de ifade buyurulduğu üzere, inkârdan dönüş iman etmekle, kötü amellerden dönüş ise bunların yerine iyi ve erdemli işler yapmakla olur.
Ancak bütün bunlar psikolojik bir motife dayanması halinde mümkün olduğu için Hz. Peygamber (asm), “Tövbe, günahtan dolayı pişmanlık duyup af dilemektir.” (Müsned, 6/264; İbn Mace, Zühd, 30) buyurmuştur.
Mealini verdiğimiz 70. ayette, Allah Teâlâ’nın, bu şekilde tövbe eden birinin günahlarını (seyyiâtı) iyiliğe (hasenâta) dönüştüreceği ifade buyurulmuştur.
Tefsirlerde bu ayetin bu son ifadesi genellikle üç şekilde yorumlanmıştır:
a) Allah, onların tövbe etmezden önce işledikleri kötülüklerden doğan günahlarını sevaba çevirir ve kıyamet gününde bu kötülüklere iyilikmiş gibi karşılık verir. (Meselâ bk. Taberî, ilgili ayetin tefsiri)
Bu yoruma göre tövbe sayesinde günah, sadece affedilmekle kalmıyor, aynı zamanda sevaba dönüşmüş oluyor.
Bu yorum aşırı bulunarak ayete bizim tercih ettiğimiz şu anlam da verilmektedir:
b) Allah, onların tövbe etmezden önceki kötü hallerini tövbe ettiklerinde iyi hallere çevirir ve onlar bundan böyle inkâr yerine iman ederler, isyan ve günah yerine itaat ve takvaya yönelirler; tövbe etmezden önce kötü insan iken tövbe sayesinde Allah’ın da yardımıyla iyi insan, iyi mümin olurlar. (bk. Zemahşerî, Râzî, ilgili ayetin tefsiri)
c) Şevkani, bazı sahabalerin ve daha başka alimlerin, ayetin bu cümlesi hakkındaki görüşlerini şu şekilde özetler:
Buradaki “değiştirme ve çevirme” (tebdîl), sadece “affetme” anlamına gelir. Yani Allah onların söz konusu günahlarını affedecektir, yoksa onları iyiliklere çevirmeyecektir. (bk. Şevkani, ilgili ayetin tefsiri)
Bununla beraber son iki yorum arasında bir fark görülmemektedir. Affedilenlerin cezalarının kaldırılması, akıbetlerinin kötüden iyiye çevrilmesidir.
İkinci soruya gelince:
İnsanın kendini ıslah için sarf ettiği gayret ve mücadele “büyük cihad”dır. Buna devam eden kulu doğru yola ileteceğini de Allah Teâlâ vadediyor. Mümin buna azimle devam ederken hayatı son bulsa, tamamını ıslah etmiş gibi muamele görmesi umulur.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Günah işleyen kişi tövbe etmekle günahlarından kurtulabilir mi ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Sonradan Müslüman olmuş bir insanın, İslam olmadan önceki günahlarının ve iyiliklerinin durumu nedir?
- Günahta ısrarcılar kimdir?
- Allah yaşlananın günahlarını siler mi?
- Enbiya suresi 87. ayete göre, Yunus peygamber Allah’ın kudretinden şüphe etmiş olmuyor mu?
- Tövbe etmeyenlerin zalimliğini nasıl anlamalıyız?
- Allah neden, müminler kıyamet gününü inkar etmek istiyorlar, demiştir?
- Kasas suresi 15. ayette Hz. Musa neden şeytanın işi, demiştir?
- Ahkaf suresi 10. ayette geçen şahitten maksat nedir, neye şahitlik eder?
- “Günaha devam edip, dili ile istiğfar eden, Rabbi ile alay etmiş sayılır.” anlamına elen bir hadis var mıdır?
- Sakat olarak doğan bebeğe dokunan kötülük kimdendir?