Allah neden, müminler kıyamet gününü inkar etmek istiyorlar, demiştir?

Tarih: 25.03.2018 - 01:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kıyamet Suresi 5. ayetin meali tam olarak nedir?
- Allah neden iman etmiş insanlara kıyamet gününü inkar etmek istiyorlar, demiştir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayetin meali şöyledir:

“Fakat insanoğlu önündeki zaman içinde günah işlemeye bugünden istekli du­rur.” (Kıyame, 75/5)

Bu ayetle ilgili genel olarak iki yorum vardır:

Birincisi:

"Günah" diye çevirdiğimiz "fücur" kelimesinin "haktan sapma" anlamına geldiğini, bu sapmanın sözle de eylemle de olabileceğini belirten Şevkânî, ayetle ilgili açıklamaları gayet özlü olarak şöyle açıklar:

İnsanoğlu bugünüyle yarınıyla her zaman günah işlemeyi öne alır; günahı peşin işler, tövbeyi tehir eder. İbnü'l-Enbârî'nin yorumuna göre insan, yaşadığı sürece hep günah işlemek ister, işlediği günahtan dönmek, günahkârlığı terk etmek gibi bir niyet taşımaz. Mücahid, Hasan-i Basrî, İkrime, Süddî ve Saîd b. Cübeyr de ayeti şöyle açıklamışlardır: "İnsan ölünceye kadar hep tövbe edeceğini söyler durur; sonuçta en kötü hallerini yaşarken ölüm onu yakalar." Dahhak'a göre insanın bu haline "emel" denir; yani o, "Daha yaşayacağım, dünyadan nasibimi alacağım" der, ölümü hiç hatırına getirmez. (bk. Şevkani, Razi, ilgili ayetin tefsiri)

İkincisi:

Ayetteki "fücur" kelimesine "inkâr" anlamı verenler de olmuştur.

Buna göre ayetin manası şöyledir: "Fakat insan önündekini (kıyameti) inkâr etmek istiyor." Devamındaki ayette kıyamet gününün ne zaman geleceğine dair sorulan sorunun bu manayı desteklediği düşünülebilir.

Buna göre ayette geçen ifade: “Önünde, öldükten sonra dirilme ve hesaba çekilme gibi şeyleri yalanlamak için..." anlamına gelir. Çünkü bir gerçeği yalanlayan kimse, yalancı ve günahkar olur. Bu ifadenin bu manaya gelişinin delili ise, ayetteki "'Kıyamet günü de ne zamanmış?' diye sorar." (Kıyame, 75/6) ifadesidir. Buna göre mana, "O insan, önündekini, yani kıyamet gününü yalanlamayı İster de, böylece, onu yalanlamak için, "o kıyamet günü ne zaman olacak?" diye sorar..." şeklinde olur.

Öldükten sonra dirilmeyi inkar etmek, bazen, şüpheden, bazen de şehvetten kaynaklanır.

Şüpheden kaynaklanan inkara gelince bu, Allah Teala’nın “İnsan, kemiklerini toplayıp birleştiremeyeceğimizi mi sanıyor?” (Kıyame, 75/3) ayetiyle anlattığı şey olup, bunun izahı şudur:

Bunun açık şekli şudur:

"(O kimse şunu demek ister): İnsan, bu bedenden ibarettir. Binâenaleyh öldüğünde, bedenin her bir parçası darmadağın olur. Derken, bu parçalar, toprağın parçaları ve diğer şeylerle karışır. Ve yeryüzünün doğusuna ve batısına dağılıp gider. Binaenaleyh artık bu safhadan sonra, bu parçaları diğer parçalardan ayırmak ve ayıklamak muhaldir. Bu sebeple de öldükten sonra dirilme de imkansız olur!"

Bil ki, bu şüphe şu iki bakımdan geçersizdir:

1) Biz, insanın, bu bedenden ibaret olduğunu kabul etmiyoruz. Binaenaleyh, niçin, "İnsan, bu bedeni idare eden şeydir. Bu sebeple, bu beden bozulduğunda, o, eskiden olduğu gibi, diri olarak kalakalır..." denilemesin?!

Allah Teala, "Nefs-i Levvame"ye yemin etmiş, daha sonra da "İnsan zanneder mi ki, hiç onun kemiklerini toplayıp bir araya getirmeyeceğiz?" buyurmuştur ki bu, nefs ile bedenin ayrı ayrı şeyler olduğunu açıkça beyan etmektedir.

2) Farz edelim ki insan, (sizin de dediğiniz gibi), bu bedenden ibarettir. Ama, niçin siz, "Bedenin her bir parçası, darmadağınık olduktan sonra, artık onu bir araya getirmek mümkün değildir." dediniz?

Bunu diyemezsiniz, çünkü Allah Teala, bütün cüziyyatı bilendir. Dolayısıyla, bu demektir ki O, mesela Amr'ın bedeninin falanca parçasının nerede olduğunu da biliyor demektir; Allah, bütün mümkinata kadir. Bu terkib (beden) de, mümkinat cümlesindendir. Aksi halde, ta baştan var olmazdı.

Dolayısıyla, Allah'ın, bunu yeniden terkib etmeye muktedir olması gerekir. Şimdi, Cenâb-ı Hakk'ın, bütün cüzleri bilen bir alim, bütün mümkinata güç yetiren bir kadir olduğu sabit ve kesin olduğu sürece, bu meselede herhangi bir problem kalmaz.

İkinci kısma, yani şehvetine binaen öldükten sonra dirilmeyi inkar edenin bu inkarına gelince, bu da "Fakat insan, önündeki o kıyameti yalanlamak diler..." ayetiyle anlatılan husustur. Ki bu, "Karakterinin, şehevi şeylere yönelmeye ve lezzet veren şeyleri çokça yapmaya meyleden o insan, bu maddi lezzetler boğazındı kalmasın, zevki engellenmesin diye, haşri, neşri ve öldükten sonra dirilmeyi kabule yanaşmıyor. Böylece de alay ederek, hafife alarak, 'Kıyamet günü ne zamandır!?' diye diye, hep inkarcı kalıyor." (bk. Razi, ilgili ayetin tefsiri)

Özetle söylemek gerekirse, ayeti hem iman eden günahkarla için hem de iman etmeyenler için iki ayrı şekilde yorumlamak ve ona göre meal vermek mümkündür.

Buna göre sorudaki konu, iman etmeyenler bakımından verilmiş bir meal olur. Bizim verdiğimiz meal ise, günahkar müminlerle ilgili bir meal olur. İki meal de doğrudur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun