Banka kredi kartı ve faiz konusunda bilgi verir misiniz?

Tarih: 18.10.2006 - 22:23 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bankaların kredi kartları kullanıcılarından aldıkları faiz ücretlerinin hükmü her iki taraf (banka-müşteri) için de aynı mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kredi kartı tek çeşit değildir; faizli olanı var, faizsiz olanı vardır. Gününde ödeneni var, geciktirileni var. Şayet kartla satın aldığınız malın parasını (sözleştiğiniz) günü geçirmeden öderseniz, faize düşmeden ödemiş olursunuz. Böylece kredi kartınızdan gelen bir mahzur söz konusu olmaz.

Kartın borcunu gününde ödemez de geciktirirseniz, elbette borcunuzu faizli ödemek zorunda kalırsınız. Böylece kartınızın mahzuru söz konusu hale gelmiş olur. Bütün mesele, karta tanınan faizsiz ödeme müddetinin geçirilmemesinde, geç kalıp da faiz ödemek zorunda kalınmamasındadır. Faiz ödemeden kullanıyorsanız, mahzuru yok; faiz ödeyerek kullanırsanız mahzuru çok.

Ayrıca kredi kartını veren kurum, alıcıdan tahsil edeceği parayı satıcıya öderken belli bir miktar hizmet ve risk karşılığı kesebilir. Bu faiz değil, yüklendiği hizmet karşılığıdır. Çünkü kimse satıcının müşterideki alacağını kendisi ödeyip de sonra alacak tahsili için uğraşmaya mecbur tutulamaz. Bu hizmet yapılıyorsa bir karşılığı olması gerekir. İslam’da komisyonculuk meşru bir meslektir. Verilen hizmetin karşılığı olan komisyon alınacaktır. Mebsut sahibi Serahsi, ileri bir görüşle yaşadığı beşinci asırda bunu ifade etmiştir.

Aslında en güzeli, kredi kartıyla alışverişe alışmamaktır. Çünkü kredi kartı sanki parasız alışveriş yapıyormuş gibi bir rahatlık sağlıyor sahibine. Ancak ödeme günü gelince biriken borçların yekun tuttuğu anlaşılıyor. Bu defa da pişmanlık başlıyor, hatta hepsini birden ödeme zorluğuyla karşılaşılıyor. Bu durumda ya aile bütçesini zorlayarak ödeme yapılıyor, ya da günü geçirilmek zorunda kalınıyor, faizli ödemeye düşülüyor. Böylece istemeden de faize bulaşma söz konusu hale geliyor.

Bu durumda faizsiz fînans kurumlarının kredi kartını kullanmak faiz ihtimalini önlemekte, bir ölçüde emniyet söz konusu olmaktadır, denebilir.

Kredi Kartı ile Kredi Usulü Taksitli Alışveriş Yapma:

1. Bazı katılım bankaları kredi kartıyla taksitli alışverişi yapmıyor.

2. Bazı katılım bankaları da her taksiti her ay ayrı ayrı tahsil ediyor ve mal sahibinin hesabına her ay yatırılmış oluyor. Yani mal sahibi parayı finans kurumundan zamanı gelmeden çekemiyor. Böylece hiçbir şüphe olmadan alışveriş yapılmış oluyor. Özellikle bu uygulamayı tavsiye ediyoruz.

3. Bazı işyeri sahipleri, müşterilerin kredi kartıyla yaptıkları taksitli alış verişlerin zamanını beklemeden bankadan tahsil etmektedir. Bu uygulamadan müşterinin haberi olmadığı için konu özellikle mal sahibini ilgilendiriyor. Yani müşteri böyle bir anlaşma yapmıyor ve sorumluluk da mal sahibine ait oluyor. Bu nedenle müşteriyi doğrudan ilgilendiren bir durum söz konusu değildir.

4. Taksit zamanı gelmeden bankaya yüzde vererek parayı erken almaya gelince: Kredi kartı ile satış yapan işyeri, satılan malın bedelini bankadan müşterinin ödeme tarihinde alabilir. Bu tarihten önce kırdırmak suretiyle eksik alması faiz olacağından; caiz değildir.(Diyanet İşleri Başkanlığı)

Bu konuyu genel olarak çek ve senet kırdırmaya benzetiyorlar. Bu nedenle çek ve senet kırdımayla ilgili durumu anlatarak cevap vermek istiyoruz.

Satıcı veya mal sahibi peşin paraya ihtiyaç duyunca elindeki çeki, senedi ödeme günü gelmeden götürüp bir bankada peşin paraya çeviriyor. Yani banka çek ve senetteki paranın bir miktarını kesiyor, gerisini peşin olarak kendisine ödüyor, böylece eksik de olsa eline peşin para geçiyormuş. İleride ödenecek senet ve çekin parasını peşin olarak ödeyenden eksik alıyor, kalan parayı da ödeyen adama vermiş oluyor.

Bu durumda peşin para ödeyene vermiş olduğu bu para neyin karşılığı oluyor?

Elbette aldığı peşin paranın faizini teşkil ediyor. Biz buna: "Bu, faizle borç almaktır." desek daha da açıklayıcı olur sanıyorum. Bu insan, çek ve senedi verdiği kimseye demiş oluyor ki: "Günü gelince bu çek, senetle fazlasını alacaksın. Öyle ise şimdi bana peşin olarak şu kadarını ver, kalan şu kadarı da bana verdiğin paranın faizi olarak sen al." Olayın özü budur. Faiz verip borç almak.

İşte kredi kartıyla taksitli alışveriş yapan kimse, zamanı gelmeden bu parayı almak istiyor. Bu durumda bir kısmını bankaya bırakarak kalanını alıyor. Bu da caiz olmuyor. Bu açıdan çek ve senet kırdırmaya benziyor. Burada caiz olan ikinci şık var, karıştırılan bu olsa gerektir. Onu da şöyle ifade edebiliriz:

- Şayet çek ve senedin asıl sahibi, borcunu günü gelmeden ödemek isterse, alacaklı alacağından dilediği kadar indirim yapabilir. Bunda mahzur söz konusu değildir. Çünkü bu olay alacaklı ile verecekli arasında ikili bir anlaşmadır. Burada çek senet kıran üçüncü şahıs yoktur. Alacaklı borçluya indirim yapıyor, borçlu da gününden önce ödemede bulunuyor. Acilen ihtiyacı olan peşin parayı böyle temin ediyor. Bu, faiz değil, caiz oluyor. Bu konuda “İslami Ölçülerle Ticaret Rehberi” kitabında Prof. Dr. Hamdi Döndüren Hocaefendi şöyle diyor:

"Eğer (çek ve senedi veren) asıl borçlu, vadesinden önce borcunu erken ödemek isterse, bu mümkün ve caizdir. Alacaklı bu erken ödemeden dolayı bir miktar indirim de yapabilir!.. Çünkü bir alacağın tamamını bile almama ve borçluya bağışlama hakkına sahip olan alacaklının, bunun bir bölümünü almama hakkının bulunduğunda şüphe yoktur!”

“Ancak, çek ve senedin bedelini üçüncü bir kişi veya bir banka, vadesinden önce öder ve alacaklı, çek bedelinde indirim yapmış olursa, bu zimmet borcu olan bir alacağı (deyni) miktarı farklı başka bir deyn’le veresiye mübadele etmek olur ki, aradaki fark 'faiz' olur!”

“Günümüzde senet kırdırma daha çok üçüncü kişiler tarafından yapılmaktadır.” (bk. age., s.169)

Bu konunun diğer caiz olan ve olmayan cihetlerini de şöyle ifade edebiliriz. Şayet, verdiği çek ve senedin günü geldiği halde borçlu ödeyememişse, vadeyi biraz daha uzatıp borca biraz daha zam yapmak da faiz olur. Ancak, ödeyemeyen bu borçluya biraz daha mühlet vermek için, ödeme tarihinden itibaren borcu altın fiyatına çevirip, ödeyeceği güne kadarki enflasyon farkını almak caiz olur. Böylece borçlu biraz daha zaman kazanır, alacaklı da maruz kalacağı enflasyonist ziyandan bir ölçüde korunmuş olur. İki taraf da zihnen rahat edebilirler.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun