Bakara suresi 40 ve 41. ayetleri açıklar mısınız?

Tarih: 18.04.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Burada Tevrat'ın doğruluğunu mu ifade etmektedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

"Ey İsrail’in evlatları! Hatırlayın ve düşünün size ihsan ettiğim nimetimi. Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki ben de size karşı ahdimi yerine getireyim ve yalnız benden korkun! Sizin yanınızda bulunan Tevratı tasdik etmek üzere indirdiğim Kur’ân’a iman edin, onu inkâr edenlerin başını siz çekmeyin. Ayetlerimi az bir fiatla, yani dünya menfaati karşılığında satmayın. Asıl bana karşı gelmekten sakının!" (Bakara, 2/40-41)

Bu ayeti kerimelerde Tevrat'ın tahrif olmadığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Aksine Tevrat'taki yanlışlıkları düzelten Kur'an'a ve Kur'an'ı tebliğ eden Son Peygamber (asm)'e uymalarını emretmektedir.

İsrail, Yâkub (a.s.)’ın lakabı olup İbranîcede “Allah’ın kulu; Allah’ın seçkini” manasına geldiği bildirilir. Bu hitap tarzında, Yahudileri iman etmeye bir teşvik vardır. Yani: “Ey Allah’ın seçkin bir kuluna evlatlıkla bağlanmış olan Tevrat Ehli! Bu vasfınıza ve o aslınıza layık bir tutum izleyin!”

Allah Teâla Hz. Âdem (as) ve evladından, kendisi tarafından gelecek olan talimata uymalarını istemiştir. Bunu bir ahid tarzında bildirmiştir (2, 38). İsrail evlatlarının Tevratı kabul etmeleri ile de bu ahid Tevrat'la pekiştirilmiş, geleceği bildirilen peygamberlere ve son peygamber Hz.Muhammed (asm)’a iman ederek bu ahdi yerine getirmeleri emredilmiştir.

Ey Allah'ın güzide bir kuluna evlatlıkla bağlanmış olan Tevrat ehli! o size vermiş olduğum büyük nimeti düşünün, hatırlayın, yâd edin. Çünkü zikir kalb ile de olur, dil ile de. Bu hitap gösterir ki onlar, her şeyden önce nimete talipdirler. Bununla beraber şükür şöyle dursun, nimetin aslını bile unutmuşlardır. Bunları Cenab-ı Allah onlara hatırlatacaktır ve bunlardan başlıcası "benden size bir hidayet gelirse" (Bakara, 2/38) ifadesince kitap ve peygamberliğe işarettir ki, sonunda Muhammed (asm)'in gönderileceğini idrakleri ve Medine'ye nebevî hicretle gelen ilâhî hidayet vardır. Vaktiyle olduğu gibi bilhassa şimdi üzerinize gelen büyük nimeti takdir ediniz, ve benim ahdimi (bana verdiğiniz sözü) yerine getiriniz. Ta Âdem (as)'in yeryüzüne inmesinden bağlandığınız ve Tevrat ile söz verip anlaşma yaptığınız bir ahdin gereğince, siz herhangi bir zamanda göndereceğim hidayet sebebine uyacak, iman ve itaat edecektiniz ve Musa (as)'ın haber verdiği peygamberlerin sonuncusuna iman edecektiniz. Benim bu ahdimi Resulüm Muhammed (asm)'e uymakla yerine getiriniz ki ahdinizi (size verdiğim sözü) yerine getireyim. Sizi cümlesine sokayım, artık benden ve ancak benden korkup sakınınız.

Anlaşmayı bozmak ve diğerleri gibi fesatlar, ahlâksızlıklar yapmayınız, ve özellikle, imanın esası itibariyle yanınızdaki Tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğim Kur'ân'a iman ediniz ve bütün amellerinizi buna uydurunuz. Baksanıza Tevrat'taki Âdem kıssası bunda ne güzel hatırlatılmıştır. ve bunu ilk inkâr eden siz olmayınız. Vahiy nimetini, nübüvvet (peygamberlik) nimetini ilk anlayıp tasdik edecek olan siz olmanız gerekir. Siz buna iman etmezseniz, bazı dünyaya ait faydalar düşüncesiyle etmezsiniz. Fakat benim âyetlerimi, mucizelerimi az paraya satmayınız. Birkaç para gibi kıymetsiz dünya menfaatlerine değişmeyiniz. Bu âyetlere iman ederseniz, elinizden kaçacağını sandığınız paraların, dünya ile ilgili düşüncelerin kat kat üstünde nimetlere erişeceğinizi bilmeniz gerekir. artık benden ve ancak benden layıkıyle korkunuz, yalnız benim korumama giriniz, takva ehli olunuz. Önceki âyette "rehbet", (korkmak) burada "ittikâ" (sakınmak) ile emredilmesi, onun avam (halk) tabakasına ve seçkin zatlara genel (umumi) ve bunun havass (seçkinler)a özel bir hitabı hedef alması dolayısıyledir.

Kur'an-ı Kerim'den önce gönderilen İlahi Kitaplara insan eli karışmış ve değiştirilmiştir. Ancak bu durum, içindeki her bilginin yanlış olduğu ve aslında olanlardan hiç bir şeyin kalmadığı anlamına gelmez. Nitekim o kadar değiştirildiği halde Hüseyin Cisri Peygamberimize (asm) işaret eden 114 tane delil çıkarmıştır.

Sizin sorduğunuz da Tevrat'ta kalan bazı doğrulardandır. Tevrat'ın değiştiirldiğine işaret eden bazı ayetler şöyledir:

"Kitap ehlinden öyle bir güruh da vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler. Halbuki o, kitaptan değildir. 'Bu, Allah katındandır.' derler; oysa o, Allah katından değildir. Allah'a karşı, kendileri bilip dururken, yalan söylerler." (Âl-i İmran, 3/78)

"Yahudilerden bir kısmı, (Allah'ın kitabındaki) kelimeleri esas mânâsından kaydırıp; dillerini eğerek ve dine saldırarak, 'Sözünü işittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olası ve râinâ (bizi gözet).'diyorlar. Halbuki onlar, 'İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak.' deselerdi bu, kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler." (Nisa, 4/46)

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an'da ''şüphelenirsen kendilerine kitap verilenlere sor'' denilmektedir. Tevrat ve İncil'e niye sorsun ki?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun