Allah sadece insanları mı kendi nurundan yaratmıştır yoksa bütün varlık alemlerini de mi kendi nurundan yaratmıştır? Eğer öyle ise yaratma nasıl oluyor? Kendi nurunu şekillendirmiş olmuyor mu?

Tarih: 12.12.2012 - 16:04 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Eğer öyle ise yaratma nasıl oluyor?

- Kendi nurunu şekillendirmiş olmuyor mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam literatüründe “Allah’ın insanları kendi nurundan yarattığı”na dair kabul görmüş bir bilgi yoktur. Bilakis, Allah’ın hiçbir varlığı kendi nurundan (veya bilinen şekliyle kendi ruhundan) yaratmış değildir. Çünkü, "Allah’ın nuru" denildiğinde, onun maddi şekilde tasavvur edilen bir nurundan söz edemeyiz. 

Bir ayette, meal olarak şöyle belirtilmiştir:

“Allah insana / Âdem’e kendi ruhundan üfledi.”(Secde, 32/9).

Bu ayeti yorumlayan alimler, bunun gerçek anlamda kendi ruhundan bir üfleme olmadığını belirtmişler. Burada “ruh” kelimesini kendine izafe etmesi “ruhu” demesi, bir teşrif / şereflendirme izafesidir. Yani “benim yarattığım ruhdan...” manasına gelir. Nitekim, Kur’an’da “Allah’ın devesi, Allah’ın evi” ifadeleri de kullanılmıştır. Allah’ın “kendi ruhu” ifadesine yer vermesi insana verilen ruhun diğer canlılara verilen ruhtan çok farklı olduğu, acip ve harika bir mahluk olduğuna işaret etmek içindir.(bk. Zemahşeri, Razî, Beyzavî, Kurtubî, Ebu’s-Suud, Alusî, İbn Aşur,  ilgili, ayetin tefsiri).

Nitekim, bir kimseye hediye edeceğimiz bir kalemi verirken, “Kendi kalemimi size özel hediye ediyorum.” ifadesi, “Şu kalemi size hediye ediyorum.” ifadesinden çok daha şık, daha onurlandırıcıdır. 

Yaratma işi insanlarca en meçhul olan konuların başında gelir. Allah’ın sonsuz ezeli ilmi her şeyi kuşattığı için gerçek anlamda “adem/yokluk” diye bir şey yoktur. Bu sebeple “Allah yoktan var eder.” dediğimiz zaman, bunun anlamı: “Allah sonsuz ilminde var olanları 'vücud-u ilimîden' çıkartıp 'vücud-u harici'ye mazhar eder. Yani, Allah’ın kudreti, onun ilminde mevcut olan gizli varlıkları dışa yansıtarak gözle görülen harici vücut mertebesine çıkartır.” demektir. 

Son olarak Bediüzzaman Hazretlerinin şu mütalaasına da bakmakta yarar vardır:

 “Eşyanın icadı, ya ademden olur ya terkib suretinde sair anasırdan ve mevcudattan toplanır. Eğer bir tek zâta verilse, o vakit her halde o zâtın her şeye muhit bir ilmi ve her şeye müstevli bir kudreti bulunacak. Ve bu surette onun ilminde suretleri ve vücud-u ilmîleri bulunan eşyaya vücud-u haricî vermek ve zahir bir ademden çıkarmak ise, bir kibrit çakar gibi veya göze görünmeyen bir yazı ile yazılan bir hattı göze göstermek için, gösterici bir maddeyi üstüne geçirmek ve sürmek gibi veya fotoğrafın âyinesindeki sureti kâğıt üstüne nakleden kolay ameliyat gibi gayet kolay bir surette Sâni'in ilminde plânları ve proğramları ve manevî mikdarları bulunan eşyayı, 'Emr-i Kün Feyekûn' ile adem-i zahirîden vücud-u haricîye çıkarır.” (Şualar, s. 24)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun