Allah, kibriya, gani olmak ve yaratmak sıfatını kimseye vermedi mi?

Tarih: 06.09.2017 - 00:16 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah Teala'nın isimleri hakkında.
- Temel kaynaklarda "Allah teala, sıfatlarından üçünü hiçbir mahlukuna vermedi. Bunlar, kibriya, gani olmak ve yaratmak sıfatlarıdır." diye bir bilgi bulunmaktadır.
- Bu sözün manası ve kibriya ve gani olmak sıfatlarının anlamı nedir?
 "Allah teala, sıfatlarından üçünü hiçbir mahlukuna vermedi." sözünden maksat herhangi bir mahlukun bu sıfatlara cüzi manada da olsa sahip olamayacağı anlamına mı gelmektedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Soruda yer alan “Allah Teala, sıfatlarından üçünü hiçbir mahlukuna vermedi. Bunlar, kibriya, gani olmak ve yaratmak sıfatlarıdır.” şeklindeki bilginin “temel kaynağı”nın zikredilmemesi, biraz tuhaf kaçmıştır.

Bizim bildiğimiz, Kur’an ve hadislerden sonra İslami ilimlerin temel kaynakları büyük İslam alimlerinin kaleme aldığı değerli kitaplardır. Bunlardan hangi kitapta geçtiğini görseydik, oradaki ifadelerden neler kastedildiğini anlamamız daha kolay olacaktı.

Bununla beraber, bu konuda şunları söyleyebiliriz ki;

a) Konuyla ilgili İslami temel kaynaklarda şu bilgiler meşhurdur: Rabbimizin kendine mahsus olup başkası için kullanılması caiz olmayan iki ismi vardır. Bunlar: Allah ve Rahman isimleridir.

Rahman, Zat-ı Akdes'in "Allah" ism-i celilinden sonra ikinci ism-i hassıdır. "Allah" lâfza-i celâli gibi, “Rahman” isminin de Allah'tan başkasına nispet edilmesi, onlara isim olması caiz değildir. (Taberi, 1/59)

Bu sebeple "De ki: ‘İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır.’" (İsra, 17/110) mealindeki ayette Rahman ismi, Allah isminden sonra ikinci sırada yer almıştır. (Taberi, a.g.y)

"O’nun (Allah'ın) bir adaşı olduğunu biliyor musunuz?" (Meryem, 19/65) ayetini tefsir eden İbn Abbas, "Allah'tan başka hiçbir kimse, Rahman ismiyle adlandırılmaz." (Hâkim, Müstedrek, 2/474) demiştir.

b) İslam alimlerine göre, Allah ve Rahman gibi Rabbimizin özel isimleri olan bir kaç isim dışında insanlar o ilahi isimlerle isimlendirilebilir. (bk. Esna’l-Metalib, 4/243)

c) Kur’an’da geçen Allah’ın “Alî, Kebîr, Reşîd, Bedî’” gibi isimler müşterek isimlerdir. İnsanlar için de kullanılabilir. (bk. Berika Mahmudiye, 3/234)

d) Bazı alimlere göre, “Ahad, Samed, Halik, Rezzak, Cebbar, Mütekebbir, Evvel, Ahir, Zahir, Batın, Allamu’l-ğuyub” gibi isimlerle de anılmaları caiz değildir. (bk. Tuhfetu’l-Mevdud, s.125)

e) Soruda yer alan Allah’ın “Kebîr, Ğanî, Hâlık”  isimlerinin menşei olan “Kibriya, Gına, Halk” sıfatlarını şöyle değerlendirebiliriz:

Lafızların gösterdiği manalar hakiki ve mecazi olmak üzere iki kısma ayrılır. Bu her iki mana da yerine göre doğrudur. Bu hakikati konumuza şöyle tatbik edebiliriz. Mesela;

- Kibriya: Büyüklük demektir. Bu vasıf hakiki manasıyla yalnız Allah için kullanılır. Zira ondan başka hakiki büyük yoktur. Şairin dediği gibi:

“Kibriyâ-u azamet Hakka yarar,
Kul olanda bu sıfatlar ne arar.”

Bu konuyu işleyen hadisler de vardır.

Fakat mecazi manasıyla bu sıfat insanlar için de kullanılabilir. Yusuf Suresinin 78. ayetinde Hz. Yakub için “Şeyhen Kebiren”, Kasas suresinin 23. ayetinde Hz. Şuayb için “Şeyhun kebir” (Yaşı büyük, oldukça yaşlı) ifadesinin kullanılması bunu doğrulamaktadır.

Ayrıca, put için "kebir" kelimesi (Enbiya, 21/63), insanların da kibirlendiklerini gösteren ‘istekberû” kelimesinin kullanılması bu mecazi manaya uygundur.

- Gına sıfatı: Zenginlik manasına gelir.

Gerçek Ğanî / zenginlik sahibinin Allah olduğunda şüphe yoktur. Fakat, insanlar için de bu sıfat mecazi olarak kullanılır.

“Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve Allah için şahitlik eden kimseler olun, isterse kendi aleyhinize veya anne baba yahut yakınlarınızın aleyhine olsun. Onlar ğanî / zengin de olsa, fakir de olsa, Allah onlara sizden daha yakındır.” (Nisa, 4/135)

mealindeki ayette gına vasfı insanlar için de kullanılmıştır.

- Halık kelimesi, yaratan / yaratıcı manasına gelir.

‘Halk’ sıfatı da hakiki manasıyla sadece Allah’a mahsus bir vasıftır. “Allah’tan başka bir hâlık / yaratıcı var mı/olur mu!” (Fatır, 35/3) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.

Bununla beraber, mecazi manada (yapmak, inşa etmek anlamında) insanlar için de kullanılır. Nitekim, Hz. İsa’nın bir mucizesinden söz edilirken, “onun çamurdan kuş şeklinde bir tablo yaptığına” dair gerçek, “halk” lafzıyla belirtilmiştir. (bk. Al-i İmran, 3/49; Maide, 5/110)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun