Al-i İmran Suresi 78. ayette bahsedilen, dini kötü yönde kullanan kişiler kimlerdir?

Tarih: 14.08.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Al-i İmran Suresi, ayet 78:

"Onlardan bir grup, kitapta olmayanı ondan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler ve Allah katından olmadığı halde, 'Bu Allah katandandır.' derler. Onlar bile bile Allah hakkında yalan uydurmaktadırlar."

Ayetin Tefsiri:

Bu ve devamındaki âyetlerde ehlikitaptan bir grubun kendi kitapların­daki bilgileri çarpıtmalarına özel olarak değinildikten sonra, her akıl sahibinin ka­bul edeceği hakikatleri göz önüne almamalarının Müslümanlarla, kendi aralarında­ki diyaloga engel teşkil ettiğine dikkat çekilmektedir.

Al-i İmran 69-74. âyetlerde ehlikitaptan bazılarının, Müslümanların Kur'ân-ı Kerîm'e olan güvenlerini sarsmaya yönelik şaşırtma taktiklerine yer verilmiş ve onların gerçekte sadece kendilerini aldattıkları belirtilmişti. 78. âyette ise bir de kendi kitaplarındakileri yanlış aksettirmeyi hedefleyen bir şaşırtma taktiği uygula­dıkları ve bile bile yüce Allah hakkında yalan uydurdukları bildirilmektedir.

Müfessirler genellikle 78. âyetin bir kısım Yahudiler hakkında olduğu kanaatindedirler. Kur'ân-ı Kerîm'in birçok âyetinde Yahudilerin Tevrat'ı aslî hüviyetine aykırı biçimde göstermek için değişik yollar denediklerine işaret edilir.(1)

İşte bunlardan biri olan ve bu âyette belirtilen, dili eğip bükme diye ifade edilen bu davranışın başka bir âyette(2) açıkça Yahudilere nispet edilmiş olması bu kanaati destekleyici niteliktedir. Âyette geçen bu deyim ağzı eğip bükerek okumak suretiyle metni anlaşılmaz veya yanlış anlaşılır hale getirmeyi ifade eder; ancak bunun icra tarzı hakkında farklı açıklamalar yapılmıştır.

Zemahşeri, doğru şekli yerine tahrif edilmiş şeklini okumanın ya da kitapta olmayan ifadeleri ondakilere benzeterek okumanın kastedilmiş olabileceğini belirtir (1,197). Kaffâl'den nakledilen bir yoruma göre, nasıl ki Arapça'da kelimelerin harekelerinde yapılan değişiklikle anlam değişikliği sağlanabiliyorsa aynı şeyin İbrânîce açısından düşünülmesi uzak ihtimal değildir.

Yanlış bilginin ne olduğunu açıklarken ise müfessirler daha çok ehlikitabın kendi kutsal kitaplarında Özellikle Hz. Muhammed (asm)'ın gele­ceğini ve onun sıfatlarını haber veren kısımları değiştirmeleri, anlaşılmaz hale ya da yanlış anlaşılacak bir şekle getirmeleri üzerinde dururlar. Bazı müfessirler de bu âyeti İbn Abbas'tan gelen şu rivayetin ışığında yorumlarlar:

"Kıyamet günün­de Allah'ın kendileriyle konuşmayacağı ve kendilerine bakmayacağı kimseler, Muhammed hakkındaki bilgileri karmaşık hale getiren bir kitap yazıp, onu Hz. Muhammed'i anlatan kutsal kitaba karıştıran, sonra da: 'İşte bu Allah katındandır' diyenlerdir."

Bununla birlikte sonraki iki âyetin muhtevası dikkate alınırsa burada, ehlikitaptan bir kısım din adamlarının Kitâb-ı Mukaddes'teki -"baba" kelimesinin "evrenin sahibi, koruyan, gözeten" anlamında olmak üzere yüce Allah hakkında kullanılması gibi- bazı mecazi ifadeleri çarpıtmalarından ve açıkça tek tanrı inancını ihlâl eden bir yola girmelerinden söz edildiği sonucu çıkarılabilir.

"Kitapta olmayanı ondan sanasınız diye" İfadesiyle "Allah katından olmadı­ğı halde, 'Bu Allah katındandır' derler" ifadesinin aynı anlama geldiğini ve ikin­cinin birinciyi teyit için olduğunu söyleyenler varsa da, konunun inceliklerine İnen bilginler bunların arasındaki farkı şöyle açıklarlar:

Kitapta olmayan her şey İçin "Bu Allah katından değildir" denemez; zira dinî hüküm kitapla sabit olabileceği gibi sünnet, icmâ ve kıyasla da sabit olabilir.(3) Bu izahta dinî hü­kümlerin bilinmesi ve kaynaklardan çekip çıkarılması açısından İslâmî metodoloji ve terminolojiden yararlanılmışla da, bunu şu şekilde anlamak uygun olur:

Kutsal kitaba izafeten yanlış bilgi veya izlenim vermeleri iki yönde cereyan ediyordu:

a) Kitaptaki ifadeleri değiştirme,

b) Kitabı kendi kişisel arzularına ve eğilimlerine göre yorumlama.

Kanaatimizce de konu Yahudilerin ilâhî kelâma sadakatsizlikle­rini anlatan diğer Kur'an âyetleri ışığında incelendiğinde, bu iki ifade arasında böyle bir anlam farklılığının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bu ayırım dikkate alındığında, âyette Müslümanlara da şöyle bir ikazın bulunduğu düşünülebilir:

Ehliyetsiz veya kötü niyetli kişilerin gerek hadis uydurmak gerekse nasları keyfi yoruma tâbi tutmak suretiyle "Bunlar Allah kalındandır" iddiasında bulunabilecekle­rine ve dini aslî hüviyetinin dışına çıkarmaya çalışabileceklerine dikkat edilmeli­dir. Nitekim Müslümanlar asırlar boyu bu tür menfur çabaların acı sonuçlarım görmüş, bunun sıkıntısını yaşamışlardır.

Bu iki ifade arasındaki farklılıkla ilgili diğer bir yorum da şöyledir: Çarpıtarak verdikleri bilgileri, Tevrat'ı bilmeyenlere "Bunlar Tevrat'tandır" diye takdim ederlerken, Tevrat hakkında bilgisi olanlara da bunların Hz. Musa (as)'dan sonra gelen peygamberlere vahyedilenlerden, yani yine Allah katından olduğunu söylüyorlardı.(4)

Dipnotlar:

1. Bu yol­lar hakkında bk. Âl-i İmrân 3/ 3-4; özellikle "tahrif hakkında bk. Bakara 2/75
2. Nisa 4/46.
3. Râzî, VIII, 108.
4. Râzî, VIII, 108.

(Kur’an Yolu, Diyanet Tefsiri, I, 451-453.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun