Adiy b. Hatem kimdir, zorla mı Müslüman olmuştur?

Tarih: 22.10.2016 - 01:08 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Buraya tam olarak alamadığım hadislerin sıhhatleri / tahkikleri hakkında neler denmiştir?
- Bu rivayetlerin tamamı nasıldır?
- Şube der ki; bana Simâk b. Harb şöyle anlattı: Abbad b. Hubeyş'i Adiy b. Hatem'den şöyle dediğini anlatırken duydum:
- Halam, "Ya Resûlallah! Temsilci kayboldu, baba inkıtaa uğradı, (Öldü) ben de yaşlı bir acizim. Bana cömert davran, Allah sana da cömert davransın!" dedi. Resûlullah (s.a.v) Ona: "Senin temsilcin kimdi?" diye sorunca, "Adiy b. Hâtem’di!" dedi. ..... "(Fatihadaki) Gazab edilenler Yahudîlerdir. Dalalette olanlar da Hıristiyanlardır." buyurdu. Şu'be Hadisin gerisini (altta gelecek haberdeki gibi) rivayet etti. [Müsned 4/378; İbni Hişâm 4/212; Beyhakî Delâil 3/340; Taberî 3/112; Taberânî Kebîr 17/100; İbni Hibban Zevaid/2279; İbni Sa'd 1/322]
- Hammâd b. Zeyd, Eyûb'u Sahtiyanı yolu ile Muhammed b. Sîrîn'den şöyle dediğini nakleder:
- Allah Muhammed (a.s)'ı Peygamber olarak göndermişti. Ben ondan hoşlanmadığım kadar daha önce hiç bir şeyden o derece ikrah etmemiştim. Peygamber (s.a.v) bana: "Yâ Adiy b. Hâtem! Müslüman ol da kurtul!" buyurdu. Ben, "ama benim bir dinim var" dedim. ........
Adiyy (r.a) der ki: - Daha sonra ben bir kadının korumasız, kendi başına Hıyre'den yola gittiklerini gördüm. Medayin şehrine hücum eden ilk süvari bölüğü içinde ben de vardım. Vallah'i (ikisi oldu) kesinlikle üçüncüsü de olacaktır. Zira bu Allah Rasûlünün hadisidir. [Darakutnî 2/221; Beyhakî Delâil 5/342; İbni Hişâm 4/213; Buhârî Menâkıb'da 61/25 hadis no: 3595. Cilt 4/175 buna benzer bir haberi Adiy'den nakleder. Orada hadis şöyle başlar: Ben Peygamberin yanında iken biri gelip fakirliğinden dert yandı. Öteki gelip yol kesen eşkiyadan şikayette bulundu. Nebi (s.a.v) de bana: “Ey Adiy sen Hîreyi gördün mü?” buyurdu]

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet, bu hadisler, hadis kaynaklarında geçmektedir.

- Ahmed b. Hanbel’in Müsned’ini tahkik ve tahric eden Şuayb el-Arnavud, bu rivayeti “bazısı sahih” şeklinde değerlendirmiş ve ravilerden Abbad b. Hubeyş’in zayıf olduğunu bildirmiştir. (bk. İbn Hanbel, 32/125/talik)

- Kaynaklarda sorudaki bilgi değişik başlıklar altında verilmiştir.

- Verilen kaynakların hepsinde sorudaki bilgilerin tamamı yoktur. Mesela, en sahih senetle rivayet edildiği bilinen Buhari’de Adiy b. Hatim’in halasıyla ilgili kıssa yoktur. (bk. Buhari, h no: 3595)

Buna göre, tamamını vereceğimiz bu hadislerden ilki zayıf ise de diğer ikisi sahihtir.

1. Hadis:

Şu'be der ki; bana Simak b. Harb şöyle anlattı:

Abbad b. Hubeyş'i Adiy b. Hatem'den şöyle dediğini anlatırken duydum:

Ben Akrab denen yerde bulunduğum sırada Resulullah'ın süvarileri gelmişti. Halam ve bir kısım insanları yakalayıp Rasûlü Ekrem'e gö­türdüler ve saf halinde dizildiler. Halam, "Ya Resûlallah! Temsilcim kayboldu, baba vefat etti, ben de yaşlı bir acizim. Bana cö­mert davran, Allah sana da cömert davransın!" dedi.

Resûlullah (asm) ona: "Senin temsilcin kimdi?" diye sorunca, "Adiy b. Hatem’di!" dedi.

Nebi (asm): "Şu Allah'tan ve Peygamberinden kaçan adam mı?" buyurdu.

Kadın yine "Bana iyilikte bulun!" diye yalvardı. Nebi (asm)'in yanı başında bir adam daha vardı ve halam onun Ali olduğunu sanıyor. "Sen ihtiyacını ondan iste!" buyurdu. O da isteğini ona arzetti. O da onun ihtiyaçlarını gidermesini emretti.

Adiy b. Hatem der ki. Halam bana daha sonra geldi ve "Sen öyle bir şey yaptın ki, baban olmuş olsaydı böyle yapmazdı." Haydi ister seve­rek ister ürkerek, doğru ona git, falanca ona gitti ve kazandı, falanca gitti ve kazandı." dedi.

Adiy derki: Ben de O'na gittim. Bir de ne göreyim yanında bir kadıncağızla bir ya da iki bebek var. Adiy onların Nebi (asm)'e ne kadar yakında ol­duklarını bahsedip, "O anda ben onun Peygamberliğinin Kisrâ ya da Kayser Kırallığı olmadığını anladım.

Bana: "Yâ Adiy, seni 'La ilahe illallah' demekten kaçıran ne idi. Allah'tan başka ilah mı var? 'Allahû Ekber'den neye kaçtın, ondan daha büyük var mı?" dedi.

Ben de Müslüman oldum. Yüzünde müjde pırıltıları gördüm.

Nebi (asm): "(Fatiha Suresindeki) Gazab edilenler Yahudilerdir. Dalalette olanlar da Hıristiyanlardır." buyurdu.

Şu'be hadisin gerisini (altta gelecek haberdeki gibi) rivayet etti. (Müsned 4/378; İbni Hişâm 4/212; Beyhakî Delâil 3/340; Taberî 3/112; Taberânî Kebîr 17/100; İbni Hibban Zevaid/2279; İbni Sa'd 1/322)

2. Hadis:

Hammad b. Zeyd, Eyûb Sahtiyani yolu ile Muhammed b. Sirin'den şöyle dediğini nakleder: Ebû Ubeyde b. Huzeyfe der ki: Adam'ın biri şöyle anlattı: Ben hadis alimlerine Adiy b. Hatem'in ha­disini soruyordum, meğer o yanı başımdaymış da ona sormamışım. Ni­hayet ona gelip sordum, bana şunları anlattı:

Allah Muhammed (asm)'ı Peygamber olarak göndermişti. Ben on­dan hoşlanmadığım kadar daha önce hiçbir şeyden o derece ikrah et­memiştim. Hemen oradan kaçıp Rum hududunu doğru, Arapların Me­dine'den en uzak yerlerine kadar vardım.

Daha sonra bulunduğum yerimden hoşlanmayıp, "Muhammed'e gi­dip ne dediğini dinlesem ne olur!" deyip Medine'ye geldim. İnsanlar beni karşılayıp, "Adiy b. Hatem geldi, Adiy b. Hâtem geldi" diye se­vinçlerini ortaya koydular.

Peygamber (asm) bana: "Ya Adiy b. Hatem! Müslüman ol da kurtul!" buyurdu. Ben, "Ama benim bir dinim var." dedim.

Nebi (asm): "Ben senin dinini senden iyi bilirim, sen (Hristiyanlık kollarından olan) Rekusî değil misin?" buyurdu.

"Evet" dedim.

"Kavminin reisliğini yapmıyor muydun?" dedi.

"Evet" dedim.

"Peki ganimetin dörtte birini kendine almaz mıydın?" dedi.

"Evet!" deyince, şöyle buyurdu:

"Bu ise, senin dininde de helal değildir."

Ben bu sözde değerimin küçüldüğünü anladım.

Adiy devamla derki: Nebi (asm) de­di ki: "Belki de bizim yanımızda yoksul insanları görmen senin Müs­lüman olmana engel oluyor, sen insanların bize karşı (tek bir güç gibi) birleştiğini görüp (korkuyorsun)dur, sen Hiyre şehrini gör­dün mü?"

Ben, orayı görmedim ama yerini biliyorum, dedim.

Nebi (asm) de:

"Bilesin ki, bir kadın yanında hiçbir koruyucu mahremi olma­dan Hiyre'den yola çıkıp Kabe’yi tavaf edip gelecek (kadar İs­lâm ve güvenlik yayılacak). Kesinlikle Kisra'nın hazineleri bize açılacaktır." buyurdu.

Ben, "Kisra b. Hürmüzün hazineleri mi?" diye sorunca Efendimiz (asm):

"Evet, kesinlikle mal öyle artacak ki, malı olan bir kişi sadaka olarak malını alacak kimse çıkmayacak mı diye endişeye düşecek­tir." buyurdu.

Adiy (r.a) der ki: Daha sonra ben bir kadının korumasız, kendi başına Hıyre'den yola gittiklerini gördüm. Medayin şehrine hücum eden ilk süvari bölüğü içinde ben de vardım. Vallahi (ikisi oldu) kesinlikle üçüncüsü de olacaktır. Zira bu Allah Rasûlünün hadisidir. (Darakutnî 2/221; Beyhakî Delâil 5/342; İbni Hişâm 4/213)

3. Hadis:

Adiy b. Hatim (ra) şöyle demiştir:

Ben Peygamber'in yanında bulunduğum sırada Peygamber'e bir adam gelip, O'na fa­kirlikten şikâyet etti. Sonra Peygamber'e başka bir kimse geldi ve O'na yol kesilmesinden şikâyet etti. Peygamber (asm): "Yâ Adiy, sen Hiyre şehrini gördün mü?" dedi.

Ben: Ben onu görmedim, fakat orası hakkında bana haber verildi, dedim.

Peygamber (asm): "Eğer hayatın uzun olursa muhakkak sen hevdeci içinde yolculuk eden kadının el-Hiyre'den hareket edip Allah'tan başka hiç kimseden korkmayarak ta Kâbe'yi tavaf edeceğini göreceksin." buyurdu.

Ben buna çok şaşırarak kendi kendime: Beldelerde fitne ve fesat ateşini tutuşturmuş olan o Tayy kabilesinin yol kesicileri nerede olacak ki (kadın tek başına yolculuk edecek!) dedim.

Peygamber (asm) devam edip: "Yemin olsun eğer sana hayat uzun olursa, muhakkak Kisra'mn hazineleri fethedilecektir." buyurdu.

Ben: “Kisrâ b. Hürmüz'ün hazineleri mi?” dedim.

Peygamber şöyle dedi:

"Kisrâ b. Hürmüz'ün. Yemin olsun eğer senin hayatın uzun olursa, muhakkak sen elinin dolusu altın yahut gümüşü sadaka ola­rak çıkarıp da bunu kendisinden kabul edecek kimse arayacak, fa­kat kendisinden bunu kabul edecek hiçbir kimse bulamayacak olan kimseyi göreceksin. Yine yemin ederim ki, sizden biriniz Allah'a ka­vuşacağı gün, Allah ile kendi arasında kelâmını tercüme edecek bir tercüman bulunmayarak Allah'a kavuşacak, Allah da ona:

“Ben sana bir Resül göndermedim mi ve O sana tebliğ etmiyor muydu?” diye soracak.

O kul da: Evet (gönderdin ya Rabbi) diye cevap verecek.

Bu sefer Allah: “Ben sana mal vermedim mi; bu suretle sana ihsanda bulun­madım mı?” diye soracak.

Kul: Evet (verdin ve ihsanda bulundun) diyecek.

Bu halde o kimse sağına bakar cehennemden başka bir şey göre­mez. Soluna bakar yine cehennemden başka bir şey göremez."

Adiy dedi ki: Ben Peygamber (asm)'den işittim, şöyle buyuruyordu:

"Şimdi sizin her biriniz bir tek hurmanın yarısı ile bunu da bula­mazsa güzel sözle olsun kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz".

Adiy şöyle demiştir:

Ben el-Hîre'den hevdeci içinde yolculuğa çıkıp, Allah'tan başka hiç kimseden korkmayarak nihayet Kabe'yi tavaf eden kadını gördüm. Ben kendim Kisra b. Hürmüz'ün hazi­nelerini fetheden ordunun içinde bulundum. Yemîn olsun eğer sizlere hayat uzun olursa, elbette sizler Peygamber Ebû Kasım'ın söylediği elinin dolusu altını sadaka olarak çıkaracak olan o kimseleri göre­ceksiniz. (Buhari, Menakıb 25)

Adiy b. Hatim et-Tai

Ebû Tarîf Adiy b. Hâtim b. Abdillâh et-Tâî (ö. 67/686), Tay kabilesinin reisi olan meşhur sahabidir.

Müslüman olmadan önce mutaassıp bir Hristiyan ve amansız bir İslâm düşmanı idi. Hz. Peygamber (asm), Tay kabilesi üzerine Hz. Ali kumandasında bir seriyye sevkedince, İslâm kuvvetlerine karşı koyamadı ve ailesiyle birlikte Hristiyan Arapların bulunduğu Suriye sınırına doğru kaçtı.

Müslümanlar, aralarında kız kardeşi Seffane’nin de bulunduğu pek çok kişiyi esir alarak Medine’ye getirdiler. Seffane Hz. Peygamber’in huzuruna çıkıp Müslüman olduğunu söyledi; Hz. Peygamber de onu sadece azat etmekle kalmayıp elbise, yiyecek, at ve harçlık vererek Şam’a kardeşi Adiy’nin yanına gönderdi.

Seffane’ye yapılan bu muameleden memnun olan Adiy, kız kardeşinin de içinde bulunduğu bir heyetle Medine’ye geldi. Resûlullah’la yaptığı görüşme sonunda hicretin yedinci veya dokuzuncu (628, 630) yılında İslâmiyet’i kabul etti. Müslüman olduğunda yaşı elliyi geçmişti.

İslam Ansiklopedisi’nin eski ve yeni baskılarında “Adiy b. Hatim” maddesini yazan A. Schaade, onun, “ülkesini kati surette kaybetme tehlikesi karşısında Müslüman olduğunu” iddia etmektedir.

Bu iddianın ne derece haksız olduğunu anlayabilmek için Adiy’nin İslâmiyet’i nasıl kabul ettiğini araştırmak yeterlidir.

Bir kısmını daha önce verdiğimiz kaynaklarda ve diğer kaynaklarda bizzat kendisinden nakledilen rivayete göre, Hz. Peygamber’in huzuruna geldiği zaman Resûlullah ona Müslüman olmasını üç defa teklif etmiş, Adiy ise her seferinde, “Benim bir dinim var.” diyerek İslâmiyet’i kabule yanaşmamıştı.

Hz. Peygamber, “Ben senin dinini senden daha iyi bilirim.” diyerek Hıristiyanlık ile Sabiîlik karışımı bir din olan Rekûsîliğe mensup olduğunu söyleyince Adiy b. Hâtim hayret etmişti. Hz. Peygamber ayrıca ganimetin dörtte birini aldığını, bunun ise Rekûsîliğe göre haram olduğunu hatırlatıp sözüne devam edince o hem utanmış, hem de Hz. Muhammed’in başkalarının bilmediği şeylerden haberdar olduğunu görerek peygamberliğini kabul etmişti.

Adiy b. Hatim’in kabile reisliği Hz. Peygamber devrinde de devam etti. Başarılı çalışmalarıyla kabilesinin tamamen Müslüman olmasını ve devlete karşı görevlerini eksiksiz yerine getirmesini sağladı. Böylece, kabilesine ait vergileri devlete tam ödemekle meşhur bir sahâbî vasfını kazandı.

Arap kabilelerinden birçoğunun İslâm’dan döndüğü ve devlete baş kaldırdığı Hz. Ebû Bekir’in hilâfeti döneminde kabilesine hâkim olarak en küçük bir kıpırdanışa dahi fırsat vermediği gibi, vergilerini de eksiksiz ödemeye devam etmelerini sağladı.

Hz. Ebû Bekir devrinde Hâlid b. Velîd kumandasında Suriye seferine, Hz. Ömer zamanında da Irak’ın fethine ve Kadisiyye Muharebesi’ne katıldı.

Cemel ve Sıffîn vakalarında Hz. Ali’nin safında yer aldı. Müslümanlığı kabul etmesine vesile olduğu için Hz. Ali’ye karşı ayrı bir sevgisi ve bağlılığı vardı.

Cemel Vak‘ası’nda bir gözünü ve oğlu Muhammed’i kaybetti. Diğer oğlunu da Hâricîler öldürdü. Irak’ın fethinden sonra Kûfe’ye yerleşti ve orada vefat etti.

Uzun ömürlü sahâbîlerden biri olan Adiy, babası Hâtim et-Tâî gibi cömert bir insandı. Uzun süren kabile reisliğinin kazandırdığı tecrübeler onda sağlam ve köklü bir devlet adamlığı karakteri oluşturmuştu.

 Hz. Ömer’in vefakâr ve sâlih bir insan olarak tavsif ettiği Adiy b. Hâtim, altmış altı hadis rivayet etmiş, bunlardan yedisi Sahîh-i Buhârî’de, elli yedisi de Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde yer almıştır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun