Sahabeler Peygamber buyruğunu nasıl karşılardı?
- Günlük hayatta, çeşitli olaylar karşısında Peygamber Efendimizin emir ve müdahalelerine karşı sahabeler nasıl tepki gösterirdi?
- Peygaberimize karşı geldikleri olur muydu?
- Mümkünse hadis örneğiyle açıklayabilir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Bu soruya, Hz. Aişe (r.anha) validemizin rivayet ettiği iki sahabe arasında geçen bir tartışmaya Peygamber Efendimizin (asm) müdahalesiyle sonuçlanan bir olayı naklederek cevap verelim:
سمِع رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم صَوْتَ خُصُومٍ بالْبَابِ عَالِيةٍ أَصْواتُهُمَا ، وَإِذَا أَحَدُهُمَا يَسْتَوْضِعُ الآخَرَ وَيَسْتَرْفِقُهُ فِي شيءٍ ، وَهُوَ يَقُولُ :
واللَّهِ لا أَفعَلُ ، فَخَرَجَ عَلَيْهِمَا رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فقال :
« أَيْنَ الْمُتَأَلِّي عَلَى اللَّه لا يَفْعَلُ المَعْرُوفَ ؟ »
فقال : أَنَا يَا رسولَ اللَّهِ ، فَلهُ أَيُّ ذلِكَ أَحَبَّ
Resûlullah (asm) birbiriyle kavgalı iki kişinin kapıda bağırıp çağırdıklarını duydu.
Borçlu adam, alacaklı olandan, alacağının bir kısmını bağışlamasını ve kendisine anlayışlı davranmasını istiyordu. Alacaklı olan ise:
- Vallahi yapmayacağım, diyordu.
Onların yanına çıkan Resûlullah (asm):
“Nerede o iyilik yapmayacağım diye yemin eden adam?” diye sordu.
Alacaklı olan:
- Buradayım ey Allah’ın Resûlü! Nasıl istiyorsa öyle olsun, dedi. (Buhârî, Sulh 10; Müslim, Müsâkât 19)
Zenginlik Allah Teâlâ’nın bir lütfudur; lütfunu dilediğine verir. Bu gerçeği bilen varlıklı kişiler, “Mal Allah’ın, mülk Allah’ın; biz sadece bir emanetçiyiz.” diye düşünürler. Varlığın asıl sahibi malının nasıl ve nereye harcanmasını istiyorsa öyle davranmaya çalışırlar. Yunus’un şu kıtası onların dilinden düşmez:
"Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan."
Mala mülke bu açıdan bakabilen bir mümin, Müslüman kardeşlerine hizmet etmeyi, elindeki nimetten onları da faydalandırmayı arzu eder. Geçim sıkıntısı çekenlere, borçlu olanlara, içinde bulunduğu çıkmazı para ile aşabilecek kimselere yardım etmekten haz duyar.
Benzer diğer hadis rivayetlerinden öğrendiğimize göre, borçlu olan sahabî alacaklıya ricada bulunarak, ya borcunun bir kısmından vazgeçmesini veya ödemede kolaylık göstermesini istemişti. Alacaklı sahabî, her nedense, borçluya kızmış ve kendisinden istenen kolaylığı göstermeyeceğine dair yemin etmişti.
Borçluya kolaylık göstermek Allah katında makbul bir davranış olduğu halde, sahabîsinin bir de yemin ederek hayır yapmayacağını söylemesi Peygamber Efendimizi (asm) üzdü. Hemen evinden dışarı çıktı ve o zata hatasını göstermek için:
“Nerede o iyilik yapmayacağım diye yemin eden adam?” buyurdu.
Hatasını hemen anlayan sahabî ikinci bir soruya ihtiyaç bırakmadan:
- Yâ Resûlallah! Nasıl istiyorsa öyle olsun, diyerek kusurunu telâfi etti.
Ashab-ı kiramın çoğu fakirdi. Hz. Peygamber (asm), bu olayda gördüğümüz gibi, borçlular adına birçok defa şefaatçılık etti. Onlara kolaylık gösterilmesi için alacaklılara ricada bulundu.
Yine bir gün Resûlullah Efendimiz evindeyken Mescid-i Nebevî’den bir gürültü geldiğini duydu. Kâ’b İbni Mâlik, İbni Ebû Hadred adlı zattan alacağını istemiş, bunun üzerine bir gürültü kopmuştu. Ümmetinin sıkıntıda olmasına pek üzülen Efendimiz (asm), odasının kapı perdesini aralayarak:
“Kâ’b!” diye seslendi.
Kâ’b İbni Mâlik:
- Emret, Yâ Resûlallah, diye ona doğru yöneldi.
Nebiyy-i Muhterem Efendimiz (asm), ona eliyle, alacağının yarısını bırak diye işaret etti.
Bunun üzerine Kâ’b:
- Bıraktım, Ya Resûlallah, dedi.
Buna memnun olan Efendimiz, İbni Ebû Hadred’e dönerek:
“Kalk, borcunu öde!”, buyurdu (Buhârî, Salât 71, 83; Müslim, Müsâkât 20).
Ashâbı arasında bir anlaşmazlık çıkınca, Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) buna pek üzülür, aralarını bularak onları barıştırmak için elinden geleni yapardı.
Alım satımda kolaylık gösterilmesine dair Peygamber Efendimizin (asm) buyruklarını şu hadis-i şeriflerde de görüyoruz:
Ebû Hüreyre (ra) şöyle dedi:
، أَنَّ رجُلاً أتى النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يتَقاضَاهُ فَأَغْلَظَ لَهُ، فَهَمَّ بِهِ أَصْحابُهُ ، فَقَالَ رسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
« دعُوهُ فَإنَّ لِصَاحِبِ الحَقِّ مقَالاً » ثُمَّ قَالَ : « أَعْطُوه سِنًّا مِثْلَ سِنِّهِ »
قالوا : يا رسولَ اللَّهِ لا نَجِدُ إلاَّ أَمْثَل مِنْ سِنِّهِ ، قال : « أَعْطُوهُ فَإنَّ خَيْرَكُم أَحْسنُكُمْ قَضَاءً »
Bir adam alacağını istemek üzere Nebî (asm)'e geldi ve Peygamberimiz'e karşı ağır bir ifade kullandı. Bunun üzerine ashab ona haddini bildirmek istediler. Resûlullah (asm):
"Onu bırakınız. Çünkü alacaklı olanın söz söylemeye hakkı vardır." buyurdu. Sonra da: "Onun devesiyle aynı yaşta olan bir deve veriniz." diye emretti. Sahabîler:
– Yâ Resûlallah! Ancak onun devesinden daha iyi olan yaşlısını bulabiliyoruz, dediler. Peygamber Efendimiz:
"O halde onu veriniz; şüphesiz ki sizin hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyendir." buyurdu. (Buhârî, İstikrâz 4, Vekâlet 6, Hibe 23; Müslim, Müsâkât 120).
Ebû Safvân Süveyd İbni Kays (ra) şöyle dedi:
جَلبْتُ أَنَا ومَحْرمَةُ الْعبدِيُّ بَزًّا مِنْ هَجَر ، فَجاءَنَا النَّبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَسَاومنَا بسراويلَ ، وَعِنْدِي وَزَّانٌ يزنُ بالأجْرِ ، فَقَالَ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم لِلْوَزَّانِ :
« زِنْ وَأَرْجِحْ »
Ben ve Mahreme el-Abdî, satmak üzere Hecer kasabasından bezden yapılmış elbise getirttik. Nebî (asm) yanımıza geldi ve bizden iç çamaşırı almak istedi. Yanımda paraları tahsil eden bir muhasebecim vardı. Peygamber (asm) ona:
"Alacağın ücreti tart; bir miktar da ilâve et." buyurdu. (Ebû Dâvûd, Büyû‘ 7; Tirmizî, Büyû‘ 66).
Peygamber Efendimiz (asm), çarşı ve pazara çıkarak satıcı ve alıcılarla görüşür, ihtiyacı olan şeyleri satın alırdı. Onun bu davranışı, bizzat hayatın içinde olma anlamına geldiği gibi, kendisine toplumun iktisadî yapısını, ekonomik durumu, halkın alım gücünü müşahade etme imkânı da vermekteydi. Bu sebeple Resûl-i Ekrem Efendimiz'in anılan konularda pek çok hadislerinin olması bizi şaşırtmamalıdır. Gerek Mekke gerek Medine çarşısı ve pazarlarında başka ülkelerden getirilen ithal ürünler de bulunmaktaydı. Peygamberimiz'in bu mallardan alıp kullandığını birçok rivayetten öğrenmekteyiz.
Hadislerden Öğrendiklerimiz
- Hz. Peygamber (asm) bir beşer olarak, başka insanların karşılaştığı her davranışa muhatap olmuştur.
- Borçluya ödeme kolaylığı göstermeli, gerekirse borcunun bir kısmını bağışlamalıdır.
- İhtiyaç olmadan borç almaktan sakınmak gerekir.
- Hayırlı bir işi yapmamaya yemin etmemelidir. Şayet yemin edilmişse, kefaretini vererek o hayrı yapmalıdır.
- Borçlu ile alacaklı arasındaki anlaşmazlığı gidermek ve borçlunun sıkıntısını azaltmak için, Peygamber Efendimiz (asm) gibi, aracılık yapmak Allah Teâlâ’yı memnun eder.
- Borç alınan malın daha iyisini ve daha fazlasını vererek borcunu ödemek câizdir. Ancak bu önceden böyle bir şarta bağlanmamış olmalıdır.
- Peygamber Efendimiz (asm), çoğu kere aldığı mal karşılığında, kararlaştırılan fiatın üstünde bir miktar ödemiştir.
- Piyasaya mal akışını sağlama açısından satıcıları koruyup kollamak gerekir.
- Kâfirle alışveriş ve alacak borç muamelesinde bulunmak câizdir. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., H. No: 252, 1370, 1378)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Yapmayı istediği halde farz kılınır diye vazgeçerdi, hadisini açıklar mısınız?
- Sen buna güç yetiremezsin... hadisini açıklar mısınız?
- Geçmiş ümmetler bana gösterildi, hadisini açıklar mısınız?
- Hastalığın kendi kendine sirayeti yoktur, sözü hadiste geçer mi?
- Vaktinde yapılamayan sünnetler sonra yapılır mı?
- Hanzala münafık mı oldu?
- Merhamet etmeyene merhamet edilmez mi?
- İsteğimizin olması için çok namaz mı kılmalıyız?
- Kıyamet bize çok mu yakın?
- Seni benim elimden kim kurtaracak?