100'e yakın hadis kitabı mı var?

Tarih: 07.02.2024 - 11:58 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamber Efendimiz zamanından itibaren yazılan hadis kitapları hakkında detaylı bilgi verirseniz memnun olurum.
- Bir hoca 100'e yakın hadis kitabı vardır demişti, bunları isimleriyle beraber vermeniz mümkün mü?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Peygamber (asm) Efendimize nisbet edilen söz ve haberlerin ilk kaynağına dayandırılması önemli olduğundan Müslümanlar, daha sahabe devrinden itibaren Peygamberimizin manevi otoritesinin istismarını önlemek, dini en doğru şekilde gelecek nesillere aktarmak için büyük gayret sarfetmişler ve isnad sistemini icat edip geliştirmişlerdir.

Resul-i Ekrem’in (asm) sağlığında yazılmaya başlanan hadislerle ilgili olarak tedvin döneminden itibaren eserler kaleme alınmıştır. M. Mustafa el-Azamî, "İlk Devir Hadis Edebiyatı" (Studies in Early Hadith Literature) adlı eserinde (İstanbul 1993) I (VII) ve II. (VIII.) yüzyıllarda hadis yazanlarla onlardan hadis yazanlar hakkında bilgi vermektedir (bk. age., s. 34-162).

Hadislerin tasnif şekline göre “müsned, mu‘cem, musannef, câmi‘, sünen” vb. adlarla anılan eserlerle ilgili olarak müstedrek, müstahrec, kırk hadis, etrâf, zevâid gibi değişik türde çalışmalar yapılmıştır.

Ayrıca hadis usulü, isnad zincirindeki raviler, hadislerdeki garîb kelimeler, ihtilâflar, müşkiller, nâsih-mensuh ve hadislerin şerhi vb. dallarda birçok eser yazılmıştır. (DİA, XV, 47-63)

Başka sahalarda olduğu gibi hadis, siyer ve megazi müellifleri hakkında bilgi veren ilk bibliyografik eser İbnü’n-Nedîm’in "el-Fihrist"idir. Müellif eserinin altıncı makalesinin altıncı bölümünü muhaddislere, aynı makalenin birinci bölümünü İmam Malik ve ondan rivayette bulunanlara, ikinci bölümünü Ebû Hanife ve ashab-ı reye, üçüncü bölümünü İmam Şafiî ve ondan rivayette bulunanlara ayırmıştır.

Daha sonra İbn Hayr el-İşbîlî "Fehrese"sinde hadis ilminin muhtelif dallarında, siyer ve megāzî konularında 300 kadar esere dair bilgi verir. (s. 77-240)

Katib Çelebi’nin "Keşfü’ẓ-ẓunûn"u ile onun zeyli olan Bağdatlı İsmâil Paşa’nın "Îzaḥu’l-meknûn"u diğer dallarla birlikte hadis, tarih ve megazî ile ilgili çalışmalara yer vermiştir.

Hadis ilmindeki en geniş bibliyografik çalışmalardan biri, Muhammed b. Cafer el-Kettanî’nin hadisin çeşitli dallarında 1400 kadar eser hakkında bilgi verdiği "er-Risâletü’l-müsteṭrafe li-beyâni meşhûri kütübi’s-sünneti’l-müşerrefe" adlı kitabıdır.  Eser dipnot ve ilâvelerle birlikte Yusuf Özbek tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir (İstanbul 1994)

Aynı aileden Abdülhay el-Kettânî de "Fihrisü’l-fehâris ve’l-es̱bât ve muʿcemü’l-meʿâcim ve’l-meşyeḫat ve’l-müselselât’ında (nşr. İhsan Abbas, I-III, Beyrut 1402/1982) 662 müellif ve eserini tanıtmaktadır.

Genel olarak hadis bibliyografyasına dair en geniş bilgi veren eserlerden biri de Muhyiddin Atıyye, Selâhaddin Hifnî ve Muhammed Hayr Yusuf tarafından hazırlanan "Delîlü müʾellefâti’l-ḥadîs̱i’ş-şerîf el-maṭbûʿa el-ḳadîme ve’l-ḥadîs̱e" olup burada hadisin çeşitli dallarında yazılan 3.392 kitap ele alınmıştır (bk. I-II, Beyrut 1416/1995).

Resul-i Ekrem’in (asm) sözlerinin yazıya geçirilmesiyle ortaya çıkan sahifeler hadis literatürünün ilk yazılı örneğini teşkil etmiştir. Daha sonra hadislerin tedvîni, ardından da çeşitli metotlarla tasnifi suretiyle erken dönemlerden itibaren çok sayıda hadis kitabı görülmeye başlanmıştır. Hadis kitapları Resulullah’ın söz ve davranışlarını, dolayısıyla onun İslâm’ı anlama ve uygulama tarzını görüp öğrenen sahabenin bu konudaki müşahedelerini ve sahabe neslinin talebesi olan tabiîlerin dinî yorumlarını daha sonraki Müslümanlara aktaran birer kaynak olmuştur.

Bu eserlerin ihtiva ettiği malzemenin dikkatli bir şekilde nakli “rivâyetü’l-hadîs” kitaplarını, bunlardaki malzemenin sağlamlık derecesini tesbit etmeyi konu alan çalışmalar da “dirâyetü’l-hadîs”le ilgili eserleri meydana getirmiştir.

Biz sadece Rivâyetü’l-hadîs Kitapları hakkında bilgi vermeye çalışacağız.

Hadislerin Hz. Peygamber devrinden itibaren sözlü ve yazılı olarak tesbit edilmesi faaliyeti Müslümanları değişik türde çalışmalar yapmaya sevketmiştir. Önceleri herhangi bir sistem gözetilmeden hadislerin aynen tesbiti en önemli mesele iken sonraki dönemlerde hadis malzemesinden daha kolay faydalanma ve aranan hadislere daha çabuk ulaşma gibi ihtiyaçlar farklı metotlarla kitap telifini zaruri kılmıştır. Önemli bir kısmı günümüze ulaşan bu eserler çeşitli sistemler altında gruplandırılmıştır.

1. Sahifeler.

Muhtelif vesilelerle Hz. Peygamber (asm) Efendimiz tarafından yazdırılan mektuplar, musalahanâmeler ve ahidnâmelerle bazı sahabîler tarafından kaleme alınan sahifeler Asr-ı saâdet devrinin ilk yazılı belgeleridir.

Sahifesi bilinen bazı sahabiler:

Abdullah b. Amr
Muâz b. Cebel
Ali b. Ebû Tâlib
Semüre b. Cündeb
Abdullah b. Abbas
Abdullah b. Ebû Evfâ
Enes b. Malik

Ebu Hüreyre tarafından talebesi Hemmâm b. Münebbih’e yazdırılan "Ṣaḥîfetü Hemmâm b. Münebbih" (eṣ-Ṣaḥîfetü’ṣ-ṣaḥîḥa) ilk defa Muhammed Hamîdullah tarafından yayımlanmıştır.

Sahâbe döneminin mahsulü olan, senedinde hadisi Resûl-i Ekrem’den duyan sahabîden başka kimsenin bulunmadığı sahifelere “nüsha” da denmiştir.

2. Cüzler

Bir sahabinin veya daha sonraki nesilden bir kimsenin rivayet ettiği hadisleri veya belli bir konuya dair rivayetleri ihtiva eden eserler cüz adıyla da anılmış ve bu türde birçok kitap telif edilmiştir (Geniş bilgi için bk. Kettânî, s. 132-172; Koçak, tür.yer.; DİA, VIII, 147-148).

3. Kitaplar

Hadislerin tedvîni tamamlandıktan sonra bunlar ya konularına veya ravi adlarına göre tasnif edilmeye başlanmıştır. Kütüb-i Sitte gibi konulara göre tasnif edilen eserlerin “iman”, “ilim”, “edeb” gibi bazı bölümleri ilk devir muhaddislerinden bir kısmı, bazen da câmi‘ ve sünenlerin musannifleri tarafından birer müstakil eser hâlinde de kaleme alınmış ve bu çalışmalar genellikle “kitâb” adıyla anılmıştır.

Bunlardan bazıları:

Abdullah b. Mübarek’in (ö. 181/797), Hz. Peygamber (asm) ile ilk iki neslin ibadet, ihlâs, tevekkül, doğruluk, tevazu, kanaat gibi konulara dair sözlerini ihtiva eden "Kitâbü’z-Zühd ve’r-rekaiḳ"i.

Buhârî’nin güzel ahlaka dair hadisleri topladığı "el-Edebü’l-müfred"i

Tirmizî’nin Hz. Peygamber’in (asm) ahlakı, dış görünüşü, giyimi ve yaşayış tarzı hakkındaki hadisleri topladığı "Şemâʾilü’n-nebeviyye" adıyla da bilinen Kitâbü’ş-Şemâʾil’i bu türün belli başlı örnekleridir (Bu konudaki geniş literatür için bk. Kettânî, s. 42-90)

4. Müsnedler

Müsnedlerin temel özelliği, konularına veya sahih ve zayıf oluşlarına bakılmaksızın hadislerin sahâbe adlarına göre sıralanmasıdır. Bu tertipte, İslâm’a girişteki öncelikleri veya soylarının asaleti yahut kabileleri dikkate alınabildiği gibi sahâbîlerin adları alfabetik olarak da zikredilebilir. Bazı sahâbîlere veya daha sonraki devirlerde yaşayan kimselere nisbet edilen müsnedler yine onların adına vefatlarından sonra tasnif edilmiştir. Meselâ Ebû Bekir Ahmed b. Ali el-Mervezî (ö. 292/905), Hz. Ebû Bekir’in rivayet ettiği 142 hadisi "Müsnedü Ebî Bekri’ṣ-Ṣıddîḳ" adıyla bir araya getirmiş, daha sonra Süyûtî "Cemʿu’l-cevâmi"inde Ebû Bekir’in naklettiği veya onunla ilgili olarak rivayet edilen 695 hadisi yine Müsnedü Ebî Bekri’ṣ-Ṣıddîḳ adıyla derlemiştir.

Diğer sahâbîlerin de günümüze kadar ulaşan müsnedleri vardır.

Ebû Hanîfe’nin talebelerinin ondan rivayet ettikleri hadisleri derleyerek meydana getirdikleri yirmiyi aşkın müsned bulunmaktadır.

Ebü’l-Müeyyed Muhammed b. Mahmûd el-Hârizmî, bu müsnedlerden onunu Câmiʿu’l-mesânîd adlı çalışmasında bir araya getirmiştir.

Aynı dönemde kaleme alınan Abdullah b. Mübârek’in el-Müsned’i, İmam Şâfiî’nin el-Müsned’i bu geleneğin devam ettiğini göstermektedir.

En tanınmış müsnedler arasında Ebû Dâvûd et-Tayâlisî’nin, 281 sahâbenin rivayetlerini ihtiva eden ve ölümünden sonra onun adına telif edilen el-Müsned’i, Abdullah b. Zübeyr el-Humeydî’nin 1.300 rivayeti derleyen el-Müsned’i, 904 sahâbî tarafından rivayet edilen 30.000 hadisin yer aldığı Ahmed b. Hanbel’in "el-Müsned"i zikredilebilir.

Bakī b. Mahled tarafından kaleme alınan ve 1013 sahâbînin rivayet ettiği 30.969 hadisi ihtiva ettiği belirtilen el-Müsnedü’l-kebîr’i ise günümüze ulaşmamıştır.

5. Mucemler

Ravi adlarına göre tertip edilen kitap türlerinden biri olan mu‘cemlerde rivayetler, ya müsnedler gibi sahâbe adına veya mu‘cemi tasnif eden muhaddisin hocalarının adına yahut ravilerin şehirlerine, kabilelerine göre alfabetik olarak düzenlenmiştir.

Bu türün ilk örneklerinden biri Ebû Yalâ el-Mevsılî’nin, Muhammed adını taşıyanları başa almak suretiyle alfabetik olarak sıraladığı 330 kadar hocasından birer hadis ihtiva eden "el-Muʿcem"idir.

Ebû Saîd İbnü’l-Arâbî de 336 hocasından rivayet ettiği hadisleri aynı şekilde düzenleyerek el-Muʿcem’ini meydana getirmiştir.

Bu tasnif türünün en tanınmış olanları ise Taberânî’nin üç mu‘cemidir. Bunların ilki, müellifin 1000 kadar şeyhinden duyduğu birer hadisi kaydettiği ve eserin son kısımlarında aynı isnadla birden fazla hadisi zikrettiği el-"Muʿcemü’ṣ-ṣaġīr" olup 1198 hadis ihtiva etmektedir.

Muhammed Şekûr Mahmûd el-Hâc Emrîr, hadislerin senedleri hakkında bilgi vererek bu eseri ilmî usullere göre yayımlamış ve çalışmasına er-Ravżü’d-dânî ile’l-Muʿcemi’ṣ-ṣaġīr adını vermiştir (Beyrut 1405/1985).

İkinci kitap Taberânî’nin çok beğendiği, ancak birçok zayıf hadise de yer verdiği "el-Muʿcemü’l-evsaṭ"tır. Müellif, 9.485 rivayeti ihtiva eden eserde şeyhlerinin adlarını alfabetik sıraya koymuş ve her birinden duyduğu nâdir rivayetleri isimlerinin altında vermiştir.

Taberânî’nin mu‘cemlerinin en muhtevalısı, aşere-i mübeşşereden başlamak üzere adları alfabetik olarak sıralanan ashabın 25.000 kadar rivayetini ihtiva eden "el-Muʿcemü’l-kebîr"dir (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî, I-XXV, Bağdat 1401-1415/1980-1994; eserin 200 cüzden meydana gelen yazmasının 14-16 ve 21. cüzleri bulunamadığı için yayımlanamamıştır).

Taberânî, Ebû Hüreyre’nin rivayetlerini bu eserine almayarak onları ayrı bir kitapta toplamıştır.

6. Musannefler

II. (VIII.) yüzyılın ortalarından itibaren konularına göre ve “terceme” denen bab başlıkları altında tasnif edilen kitaplar, daha sonra bir kısmı “câmi‘” veya “sünen” gibi adlarla anılsa bile yaklaşık aynı tasnif sistemine sahip oldukları için “musannef” adını almıştır. “Muvatta’” olarak da adlandırılan bu eserleri, fıkıh bablarına göre tertip edilen diğer kitap türlerinden ayıran en belirgin özellik, bunların merfû hadislerin yanı sıra pek çok mevkuf ve maktû haberi de ihtiva etmesidir.

Hammâd b. Seleme ile Vekî‘ b. Cerrâh’ın tasnif ettikleri belirtilen ilk musanneflerin günümüze kadar gelip gelmediği bilinmemektedir.

Bu tür eserlerin ilk örneklerinden biri, güvenilir rivayetleri ihtiva etmesi sebebiyle Buhârî ve Müslim’in sahîhleriyle birlikte anılan Mâlik b. Enes’in el-Muvaṭṭaʾ adlı eseridir.

Abdürrezzâk es-San‘ânî’nin el-Muṣannef fi’l-ḥadîs̱’inin ihtiva ettiği 21.033 rivayetin bir kısmı ağır tenkitlere uğramıştır.

Ebû Bekir b. Ebû Şeybe’nin aynı özellikleri taşıyan ve -Kemâl Yûsuf el-Hût neşrine göre- 37.943 rivayeti ihtiva eden el-Muṣannef’i bu türün en önemli örneklerindendir.

Sünen ve câmi türlerine dahil hadis kitaplarının daha çok Mağrib’de “musannef” adıyla anıldığı da bilinmektedir.

7. Cami‘ler

Hadislerde ele alınan bütün meseleleri kapsadığı düşünülen, başlıca sekiz ana konuyu ihtiva eden ve genellikle bablara göre düzenlenen bir tasnif türüdür. Bilinen ilk örneği Ma‘mer b. Râşid’in (ö. 153/770) Kitâbü’l-Câmiʿ adlı eseridir. Talebesi Abdürrezzâk bu eseri hem rivayet etmiş hem de el-Muṣannef’inin sonuna eklemiştir. Eserin günümüze ulaştığı bilinen iki nüshasından biri Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi’nde diğeri İstanbul’da Millet Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.

Büyük kabul gören câmi‘ler ise III. (IX.) yüzyılda tasnif edilmiş olup bunların en meşhurları Ṣaḥîḥayn diye de anılan Buhârî ile Müslim’in eserleridir. Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i bazı âlimler tarafından tek başına, bazılarınca da Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i ile birlikte hadislerinin sağlamlığı dolayısıyla Kur’an’dan sonra en güvenilir kitap olarak kabul edilmiştir.

Bu eseri, bir hadisin bütün rivayetlerini bir araya getirmesi, ayrıca hadis metinlerinin bir kısmını değil tamamını zikretmesi gibi tertip özellikleriyle Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i takip etmekte, hemen arkasından da ihtiva ettiği hadislerin sağlamlık derecesini tek tek belirten Tirmizî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i gelmektedir.

Mecdüddin İbnü’l-Esîr, Kütüb-i Sitte’nin tamamını konularına göre alfabetik olarak sıralayıp meydana getirdiği eserine "Câmiʿu’l-uṣûl li-eḥâdîs̱i’r-Resûl" adını vermiştir. Bu eser üzerinde çeşitli şerh, ihtisar, zevâid çalışmaları yapılmış olup İbnü’d-Deyba‘ tarafından kaleme alınan Teysîrü’l-vüṣûl ilâ Câmiʿi’l-uṣûl min ḥadîs̱i’r-Resûl adlı muhtasarı önemlidir.

Daha sonra bütün hadisleri bir araya toplama amacıyla yapılan çalışmaların en önemlisi, Süyûtî’nin yetmiş bir kaynaktan derlediği 100.000’e yakın hadisi ihtiva eden Cemʿu’l-cevâmiʿ (el-Câmiʿu’l-kebîr) adlı eseridir. Aynı müellife ait el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġī, bunu ikmal maksadıyla Muhammed Abdürraûf el-Münâvî tarafından yazılan el-Câmiʿu’l-Ezher ve bunlara başka ilâvelerle birlikte 34.220 rivayeti ihtiva eden yine Süyûtî’nin Câmiʿu’l-eḥâdîs̱’i kayda değer çalışmalardır Müttakī el-Hindî’nin, Cemʿu’l-cevâmiʿ ile yine Süyûtî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr ve Ziyâdetü’l-Câmiʿi’ṣ-ṣaġīr adlı eserlerini birleştirip hadislerini kitap ve bablara göre tertip ettiği Kenzü’l-ʿummâl fî süneni’l-aḳvâl ve’l-efʿâl adlı eseri elde mevcut en kapsamlı hadis kitabıdır.

Adı geçen câmi‘lerle aynı tertipte olmamakla beraber belli konulardaki hadis ve rivayetleri bir araya getirmeleri sebebiyle câmi‘ diye adlandırılan kitaplar da vardır. Abdullah b. Vehb’in (ö. 197/813) fıkhî hadisleri bir araya getirdiği el-Câmiʿ (fi’l-ḥadîs̱, fi’l-ʿilm ve’l-fıḳh) adlı eseri, İbn Ebû Zeyd el-Kayrevânî’nin ahlâk ve âdâb konusundaki hadisleri derlediği Kitâbü’l-Câmiʿi, İbn Abdülber en-Nemerî’nin ilimle ilgili rivayetleri topladığı Câmiʿu beyâni’l-ʿilm’i  bunlara örnek olarak zikredilebilir.

8. Sünenler ve Ahkâm Kitapları

Öncelikle ahkâma dair hadisleri fıkıh kitaplarındaki sıraya göre derleyen sünenler genellikle III. (IX.) yüzyıldan itibaren kaleme alınmıştır. Bununla beraber Evzâî’nin (ö. 157/774) Kitâbü’s-Sünen fi’l-fıḳh, İbn Ebû Zi’b ve İbn Ebû Zâide’nin Kitâbü’s-Sünen adlı eserleri gibi daha önceki yüzyılda kaleme alınmış sünenler de vardır.

İmam Şâfiî’nin es-Sünenü’l-meʾs̱ûre’si de bu türün zikredilmesi gereken kaynaklarındandır.

Büyük kabul görmüş ilk sünenler arasında yer alan Saîd b. Mansûr’un es-Sünen’i, Hz. Peygamber’in (asm) ahkâma dair hadisleri yanında sahâbe devrindeki günlük hayatın çeşitli meseleleri hakkında diğer kaynaklarda yer almayan bilgiler ihtiva etmesi bakımından önemlidir.

Dârimî’nin el-Müsned adıyla da anılan ve bir hadisi ihtiva ettiği konulara göre çeşitli bölümlerde tekrarlaması sebebiyle Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’yi andıran es-Sünen’i, mürsel ve maktû rivayetleri de ihtiva etmekte olup bazı âlimler tarafından İbn Mâce’nin es-Sünen’i yerine Kütüb-i Sitte’nin altıncı kitabı olarak kabul edilmiştir.

İbn Mâce’nin es-Sünen’i, babların fıkıh bakımından mükemmel sıralanışıyla farklı bir özelliğe sahiptir.

Ebû Dâvûd es-Sicistânî’nin es-Sünen’i hem sahih hem de zayıf rivayetleri ihtiva etmekte, bu rivayetlerden ileri derecede zayıf olanlar musannifi tarafından belirtilmektedir.

Nesâî ise önce es-Sünenü’l-kübrâ adlı geniş çaplı eserini kaleme almış bundan daha sahih kabul ettiği hadisleri seçerek el-Müctebâ adını verdiği es-Sünen’i meydana getirmiştir.

Daha sonra telif edilen bu türün önemli eserlerinden biri de Dârekutnî’nin es-Sünen’idir.

Erken devirlerden itibaren sünenlerden ayrı olarak ahkâm hadislerini yine sünen tertibinde bir araya getirmek üzere eserler kaleme alınmıştır. Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin (ö. 189/805), hocası Ebû Hanîfe’den rivayet ettiği merfû, mevkuf ve mürsel hadislerden oluşan el-Âs̱âr adlı derlemesi bu türün ilk örneklerindendir.

Ebû Ca‘fer et-Tahâvî’nin, birbirine zıt gibi görünen hadisleri telif etmek amacıyla kaleme aldığı Şerḥu Meʿâni’l-âs̱âr da burada anılmalıdır.

Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī’nin, diğer hadis kitaplarında yer almayan pek çok hadisle birlikte sahâbe ve tâbiîn sözlerini toplayıp değerlendirdiği ve Şâfiî fıkhını ön planda tutarak rivayetleri fıkıh bablarına göre tertip ettiği es-Sünenü’l-kübrâ adlı hacimli eseri, ravilerin tenkidini, muhtelif mezhep imamlarının görüşlerini de ihtiva etmektedir. Müellifin bu esere giriş mahiyetinde kaleme aldığı el-Medḫal ilâ Kitâbi’s-Sünen’i de önemlidir.

Yine Beyhakī’nin, Şâfiî fıkhının usul ve fürûda dayandığı hadislerle sahâbe ve tâbiîn sözlerini topladığı ve Ebû Ca‘fer et-Tahâvî’nin adı geçen eserine reddiye mahiyetinde kaleme aldığı Maʿrifetü’s-sünen ve’l-âs̱âr’ı ile es-Sünenü’ṣ-ṣuġrâ’sı da bu türün kayda değer örneklerindendir.

Şâfiî âlimlerinden Ferrâ el-Begavî Şerḥu’s-sünne’sinde, tanınmış muhaddislerin eserlerinden derlediği hadisleri aynı zamanda âlimlerin ihtilâf ettiği fıkhî problemlere dikkat çekerek açıklamıştır.

İbnü’l-Harrât’ın el-Aḥkâmü’ṣ-ṣuġrâ’sı da burada zikredilmelidir.

Şevkânî, hadislerin sağlamlık derecesini ortaya koyarak ve hadisin yer aldığı diğer hadis kaynaklarını da belirterek telif ettiği eserin adı Neylü’l-evṭâr’dır.

9. Müstedrekler

Sahih hadisleri derleyen bazı muhaddislerin kitaplarını kaleme alırken gözettikleri şartlara uyduğu halde göremedikleri veya başka sebeplerle kitaplarına alamadıkları hadisler daha sonraki hadis âlimleri tarafından bir araya getirilmiş ve bu eserlere “ilâve ve zeyil” anlamında “müstedrek” adı verilmiştir. Müstedrek çalışmaları daha çok Ṣaḥîḥ-i Buḫârî ve Ṣaḥîḥ-i Müslim üzerinde yapılmıştır.

Belli başlı müstedrekler arasında Dârekutnî’nin, Ṣaḥîḥayn’da yer almayan yetmiş hadisi müsned tertibinde bir araya getiren el-İlzâmât ʿale’ṣ-Ṣaḥîḥayn (ʿalâ ṣaḥîḥayi’l-Buḫârî ve Müslim) adlı eseri anılabilir.

Sahih hadislerin 10.000’i geçmeyeceğini, bunların da Ṣaḥîḥayn’da bulunanlardan ibaret olduğunu ileri süren bazı çağdaşlarının görüşünü reddetmek üzere Hâkim en-Nîsâbûrî’nin Ṣaḥîḥayn tertibinde kaleme aldığı 8803 rivayeti ihtiva eden el-Müstedrek ʿale’ṣ-Ṣaḥîḥayn bu türün en tanınmış örneğidir. Müellif, Buhârî veya Müslim’in şartlarına uyduğu halde kitaplarına almadıkları kanaatiyle güvenilemeyecek derecede zayıf olan bazı hadisleri de derlemiştir.

IV. (X.) yüzyıldan itibaren, genellikle hadis kitaplarındaki rivayetlere kolayca ulaşabilmek ve bir hadisin çeşitli rivayetlerini bir arada görebilmek amacıyla kaleme alınan etrâf kitapları, ya sahâbe adına göre müsned türünde düzenlenerek rivayetlerin baş tarafından bir kısmı zikredilmiş veya hadis metinlerine göre alfabetik olarak sıralanmıştır. (bk. DİA, Hadis md. Literatür)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun