Cimrilerin Allah’ı demenin sakıncası var mı?
Değerli kardeşimiz,
“Cimrilerin Allah’ı!..” demek sakıncalıdır, imana zarar verir, söyleyeni uçuruma götüren sözlerden biridir.
Ağzından çıkan sözü ölçüp tartmayan, konuştuklarının nereye vardığını hesap etmeyen, rastgele, düşünmeden cahilce söz edip duran kimselerden bu tür lafları zaman zaman duyarız.
Kendi aklınca, cimrilik derecesini anlattığı kişiye güya “Çok cimri”, “Kimseye bir şey koklatmaz.”, “Pinti mi, pinti.” ve “Fazla cimri.” demek istiyor.
Bu söz öyle yanlış, öyle kaba, öyle çirkin ve gereksiz bir söz ki, insan birazcık düşünecek olsa, ne kadar büyük bir hataya düştüğünün farkına hemen varır.
Öncelikle iyi veya kötü bir sıfatı abartırken o sıfatı üzerinde taşıyan kişiye “ilahlık” izafesinde bulunmak, çok tehlikeli, imana ters, inanca aykırı, insanı küfrün kenarına götürecek bir ifade şeklidir.
Bir kere şu veya bu şekilde hiçbir kimseye “uluhiyet, ilahlık ve Allah’lık” verilmez, verilmemeli, böyle bir yanlışa düşülmemelidir. Yüce Allah kendi zatında mukaddes ve münezzehtir. Onun has ismi olan “Allah” lafz-ı celali hiçbir insanla hiçbir şekilde kullanılmamalıdır.
Diğer taraftan, cimri bir adamın cimrilik derecesini tarif ederken, Yüce Allah’a cimrilik ithamında bulunuyor. Birisine bir tokat atmaya yeltenirken, yanındakini vurup öldürüyor, bir cinayet işliyor.
Oysa böyle muhtemel hatalara düşmemek için her gün yüzlerce “Sübhanallah” diyoruz, onlarca “Sübhaneke” duasını okuyoruz.
Yani sık sık “Allah’ım, seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Sen her türlü eksiklikten ve noksanlıktan uzaksın ve temizsin.” diyoruz. Bu sözlerle Allah’ı takdis ediyoruz, kutsuyoruz, kutsallaştırıyoruz.
Bu söz (Sübhanallah), bizim için bir tesbih sözü olduğu gibi, aynı zamanda Allah’a olan imanımızın eksiksiz, noksansız dile getirmemizdir, imanımızı sağlam tutmanın bir yoludur. Kendi kendimize, kendi nefsimize bir iman telkinidir. İçimizdeki şeytanın vesvese, şüphe ve desiselerine karşı bir itirazdır, bir ret anlamını taşır.
Demek ki, bir Müslüman’ın böyle tehlikeli sözleri dille ifade etmesi şöyle dursun, kalbine gelse bile hemen Allah’a sığınmalı, kalbinde yer etmesine müsaade etmemelidir.
Çünkü Allah’a cimrilik isnat etmek, –hâşâ– Allah’ı cimrilikle suçlamak, Allah’a “cimri” demek, bir Müslüman’ın şiddetle uzak durması gereken, dolayısıyla imanına aykırı gelen bir sözdür.
Kur'an bu konuya temas ederken çok enteresan bir olaya dikkat çeker. Bu söz bir Müslüman sözü değil, bir Yahudi sözüdür, Yahudilere ait bir sözdür.
Yahudi milleti yapı itibariyle, yaşantı ve hayat tarzları yönüyle aşırı cimri oldukları, kimseye en ufak bir yardıma yanaşmadıkları, sürekli servet biriktirme gibi bir düşünceye sahip oldukları için kendi huylarını Allah’a yöneltiyorlardı.
“Yahudiler bir de, ‘Allah’ın eli sıkıdır’ dediler. Elleri bağlansın onu söyleyenlerin, lanet olsun onlara! Allah’ın iki eli de açıktır; nasıl dilerse öyle bağışlar.” (Maide, 5/64)
Bu ayetin geliş sebebinin ikisi şunlardır:
Mekke’den hicret ederek Medine’ye yerleşen muhacirler, mallarını mülklerini Mekke’de bırakıp geldiklerinden ilk yıllarda fakir ve yoksul durumdaydılar, ihtiyaç içinde bulunuyorlardı. Medine’de yaşayan Yahudiler onların bu durumunu fırsat bilerek fakir Müslümanlarla alay etmek için, “Muhammed’in Allah’ı fakir, eli bağlıdır, onun için onları sıkıntıdan kurtaramıyor.” dediler.
Bir başka rivayete göre ise, Yahudiler bir dönem varlık ve bolluk içinde yaşıyorlardı. Halkın en zengini onların arasında bulunuyordu. Fakat daha sonra Allah’a isyanları yüzünden darlığa ve sıkıntıya düştüler. Kendi fakirliklerinden dolayı Allah’ı suçladılar. Finhas bin Azura gibi Yahudilerin elebaşlarından birisi bu söz söylemişti.
Yine Kur'an’ın işaret ettiği gibi Yahudi ileri gelenleri, “Muhakkak Allah fakirdir, biz ise zenginiz.” (Al-i İmran, 3/181) diyerek, Allah’a ayrı bir iftirada bulunuyorlardı.
Allah’ı “cimrilik”le, “eli sıkılık”la suçlayanlar, Kur'an diliyle lanete uğruyorlar. Böylece daha dünyada iken Allah’ın gazabına çarpılıyorlar, bir felaketle yüz yüze geliyorlar.
Oysa Allah’a inanan insan, onun her ismi, her sıfatı her fiili ve her icraatıyla sonsuz bir servet ve sonsuz bir cömertlik sahibi olduğunu bilir. Çünkü Allah, Ganiyy-i Mutlak’tır yani sonsuz varlık ve nimet sahibidir. Hem de Cevad-ı Mutlak’tır, yani sonsuz bir cud ve kerem sahibidir. O’nun nimetlerinin haddi hududu yoktur. Kuran’ın dile getirdiği gibi, yerde ne varsa, gökte ne varsa tamamı Allah’a aittir, O’nun mülkü içine dahildir.
Bu açıdan bir Müslüman konuşurken dikkat etmeli, imanını tehlikeye atmamalı, Allah hakkında konuşurken imanına zarar verici bir duruma düşmemeli ve bir vebal altına girmemelidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- CİMRİLİK
- Bir kulu Allah’a neler yakınlaştırır, Allah’ın bizi sevdiğini nasıl anlarız?
- CİMRİLİK
- Cimrilik hakkında bilgi verir misiniz?
- El öperken alnı elin üzerine koymak günah mı?
- Stephen Hawking gibi bilim adamları niçin ateist oluyorlar?
- Allah deseydi yapmazdım demenin imana zararı olur mu?
- Allah Hristiyanlığın oluşmasına neden yardımcı oldu?
- Tanrı'nın bileceği her şeyi bilebilecek miyiz?
- Matematik bilimi, Allah’ın varlığını nasıl tanıtır?