Zuhruf suresi, 61. ayette geçen "O" zamiri hakkındaki açıklamalar ihtilaflı mıdır? Buradaki zamir kime işaret etmektedir?

Tarih: 04.05.2011 - 12:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Zuhruf Suresi 57-64. Ayetlerin Mealleri:

57. Ve ne vakit ki, Meryem oğlu misâl verildi, senin kavmin hemen gülerek çığrıştılar, yaygara  kopardılar.

58.  Ve dediler ki: «Bizim tanrılarımız mı hayırlıdır, yoksa O mu ha­yırlıdır?» Bu misâli sırf bir tartışma ve sürtüşme konusu olsun diye sana getirdiler. Zaten onlar yaygaracı, hasmane tartışan bir mîllettir.

59. O (Meryem oğlu İsâ) kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek gösterdiğimiz bir kuldur.

60. Eğer biz, dileseydik yeryüzünde yerinize geçecek melekler yara­tırdık.

61. Ve şüphesiz O, kıyâmetin kopuş saati için bir bilgidir. Artık siz, o saat hakkında şüphe etmeyin; bana uyun.  Dosdoğru yol da budur.

62. Sakın şeytan sizi (doğru yoldan) alıkoymasın. Çünkü gerçekten o açık bir düşmandır.

63, 64. İsa, açık belgeler ve mu'cizelerle gelince, «Ben gerçekten size hikmetle ve görüş ayrılığına düştüğünüz bazı hususları size açıklamakla geldim; artık Allah'tan korkun da bana itaat edin. Şüphesiz ki, Allah, benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O hâlde O'na ibâdet edin. Dosdoğru yol budur.» dedi.

İlgili Ayetin Açıklaması:

61. ayette geçen "O" zamiri hakkında tefsirlerde üç farklı değerlendirme yapılmıştır. Bunlar:

1. Kur'an-ı Kerim.

2. Son Peygamber Hz. Muhammed.

3. Hz. İsa (Yani Hz. İsa'nın tekrar dünyaya gelmesi).

Farklı görüşler olmakla birlikte müfessirlerin ekseriyetinin görüşü ayetteki "O" zamirinin Hz. İsa'ya işaret ettiği hakkındadır.

Ayette ifade edilen "O" zamiri hakkında "Kur'an ve Hz. Muhammed" değerlendirmesini yapanların açıklaması şöyledir:

"O, kıyamete ait bir bilgidir" cümlesi ile müşriklere kıyamet hatırlatılmakta, dünyada düzenlerini bozmamak için saplandıkları putperestliğin âhirette başlarına neler getireceğine dikkat çekilmektedir. "Kıyamete ait bilgi"nin ne olduğu konusunda "Kur'an, âhir zaman Peygamberi, Hz. îsâ'nın tekrar dünyaya gelmesi" şeklinde farklı yorumlar yapılmıştır. Bazı tefsirciler, bu âyetten biraz önce Hz. İsa'dan söz edildiği için "o" zamirinin Hz. İsâ'ya işaret ettiği yorumunu yapmışlardır. Halbuki İsâ'dan bahseden âyetler bittikten sonra başka bir konuya, 40-44. âyetlerde zikredilen "son Peygamber'e tabi olmanın gerekliliği" konusuna geçilmiştir. Zaten diğer peygamberlerin örnek olarak zikredilmesi de ana konu (son Peygamber'e inanma ve onu izleme konusu) ile ilgilidir.

Aynca bu âyetler gelirken henüz Hz. İsâ gelmiş olmadığına göre âyetin müşrikler için bir şey ifade etmesi, "kıyamet bilgisi veya alâmeti "nin, görüp anlayabilecekleri bir şey olmasına bağlıdır; bu da İsâ değil, Kur'an'dır, kendisinin son peygamber olduğunu söyleyen hâtemü'l-enbiyâdır (s.a.). Müşriklere düşen görev, akıllarını başlarına devşirmeleri, şeytana değil, kıyametten önce gelen son Peygamber'e kulak vermeleri ve böylece doğru yolu bulmalarıdır. (bk. Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu: IV/671.)

Ayette ifade edilen "O" zamiri hakkında "Hz. İsa" değerlendirmesini yapanların açıklaması şöyledir:

Ayetlerin İniş Sebebi: «Siz ve taptığınız (putlar) cehennem yakıtlarısınızdır.» mealindeki âyet inince, Kureyş Kabilesi'nin ileri gelenleri sordular: «Ya Muhammed! Bu herkes için geçerli bir hüküm müdür?» Resûlullah (asm.) Efendimiz onlara: «Evet...» deyince, o inkârcılar gülüştüler ve İsa'ya da tapıldığını söyleye­rek tartışmak istediler ve sonra İsa Peygamberin hayatından bazı misâller verdiler. Arkasından şöyle dediler: «Muhammed bize yalnız Allah'a ibâdet etmemizi önermekte ve O'ndan başkasına ibâdetin küfür olduğunu söyle­mektedir. Oysa Hristiyanlar İsa'ya tapmaktadırlar. Bu durumda bizim ilâh­larımız mı hayırlıdır, yoksa İsa mı hayırlıdır?» Bu sebeple yukarıdaki âyetler indi. (Lübabu't-te'vîl;  4/108-Esbab-ı Nûzül/Nişabûri: 252)

Konuyla İlgili Hadîsler:

«Hiç bir kavim, üzerinde bulunduğu doğru yoldan sapmamış, ancak haklı çıkmak için aralarında çıkan tartışma ve sürtüşme (duygu ve hevesi) kendilerine (telkin edilip) verilince sapılmıştır...»

Resûlüllah (asm.) Efendimiz bu açıklamayı yaptıktan sonra 58. âyeti okudu. (Tirmizi, Tefsir, 43; İbn Mâce, Mukaddeme, 7; Ahmed, V/252, 256)

«Canımı kudret elinde tutan zata and olsun ki, çok sürmez Meryem oğlu İsa, size âdil bir hakem olarak inecek, haçı kıracak, domuzu öldüre­cek, cizyeyi kaldıracak; malı köpürüp taşarcasına akıtacak, o kadar ki onu kabul eden kimse bulunmayacak.» (Buhari, Büyû', 102, Mezâlim, 3, Enbiyâ, 49; Müslim, İmân, 54; İbn Mâ­ce, Fiten, 33)

«Benimle İsa arasında peygamber yoktur. Şüpheniz olmasın ki, İsa si­ze inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyınız; çünkü O orta boylu, kırmızı beyaz tenlidir. Hafif sarı renkli iki elbise arasında (bir giyim-kuşamla) iner. Islaklık dokunmadığı hâlde başından su damlar. İslâmiyet adına insanlarla savaşır; haçı kırar, domuzu öldürür, cizyeyi kaldırır. Cenâb-ı Hak Onun za­manında İslâm'dan başka bütün milletleri yok eder. O, Deccal'ı da helak eder. Sonra İsa yeryüzünde kırk yıl eyleşir de öylece vefat eder. Müslüman­lar Onun cenaze namazını kılarlar.» (Ebû Dâvud, Melahim, 14; Ahmed, II/437)

«Meryem'in oğlu inip imamınız da sizden olduğu zaman, nasıl (bir dö­nemde ve hâlde) olacaksınız?» (Buharî/enbiyâ, 49; Müslim, İmân, 244, 246; Ahmed, 2/272, 336)

Hz. İsa (a.s.) Kıyametin Alâmetlerinden Biridir:

«Ve şüphesiz O (İsa veya Kur'ân), Kıyâmet'in kopuş saati için bir bilgidir...»

«İnne» harfine bitişik gelen üçüncü şahıs zamirinin siyak ve sibak iti­bariyle Hz. İsa'ya (a.s.) râci' olduğu anlaşılıyor. Bu zamirin Kur'an'a râci' ol­duğunu diyenler de var; ama birinci tesbit daha isabetlidir. Çünkü âyeti, ilgili hadîslerle karşılaştırıp tefsir ettiğimiz zaman bu daha da kuvvet ka­zanır.

Yukarıda mealini yazdığımız hadisler, İsa Peygamberin (a.s.) kıyame­te pek yakın bir zamanda âdil bir hakem olarak ineceğini haber vermekte ve böylece Onu kıyametin yakın alâmetlerinden biri olarak göstermekte­dir. Böylece Âyet-i Kerîme'de Onun kıyametin kopuş saatinin ilmi, yani bilgi ve alâmeti olduğu belirtilmekte ve konu hakkında bize bilgi verilmek­tedir.

Ancak İsa (a.s.)ın kıyametin alâmetlerinden olması iki yönlüdür:

Biri, henüz göğe yükseltilmeden önce ölüleri diriltmesidir ki bu, kıyamet kopup düzen değiştikten sonra Cenâb-ı Hakk'ın ölüleri dirilteceğini yansıtmakta ve İsa Peygamber'e verdiği böyle bir kudretin bütünüyle ilâhî kudretinin eseri olduğuna işarette bulunmaktadır.

Diğeri ise, Hz. İsa'nın (a.s.) kıyamete çok yakın bir zamanda yeryüzüne inmesi ve böylece ilâhî kudretin yüceliğini apaçık göstermesidir.

İslâm'ın son ve cihan dini olduğu bir defa daha isbat edilecek; İsa'nın (a.s.) Allah'ın oğlu olmadığı bütün yanlarıyla açıklanacak; imân edenler kurtulacak, inkârda ısrar edenler her iki âlemde de azaba uğratılacaktır.

Allah'ın bu açıklaması karşısında şüphenin yeri ve anlamı yoktur; her yanı ve yünüyle imân ve irfana dayanır. O bakımdan kıyametin kopuş saati hakkında mü'minler aslâ şek ve şüphe etmezler. İsa Peygamber (a.s.) inin­ce, mü'minlerin bu hususta sadece imânı artar ve gönül yatışkanlığına ka­vuşmaları sağlanır.

Gerek gelip geçen kavim ve milletler, gerek Musa (a.s.) ile İsa (a.s.), gerekse kıyamet hakkında en sağlıklı ve en doğru bilgiyi Kur'ân vermek­tedir. Kur'ân'ı iyi anlayabilmek için de mutlaka Hz. Muhammed'i (asm.) iyi bilip tanımak ve Ona uymak gerekir. «Sırat-ı Müstakiym» yani «en doğru yol» işte budur. Gerisi şek ve şüpheyle, duygu ve düşünceyle şekillenmiş haberlerdir. 61 ve 62. âyetlerle bu hususlar gayet net ve açık bir anlatımla özetlenmekte, araştırıcılar için hareket noktası belirlenmektedir. (bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur'an Tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun