Zina eden kimselerin ve zinadan doğan kimsenin (veled-i zinanın) şahitliği geçerli midir?

Tarih: 11.09.2006 - 11:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

Bir kişinin annesi ile babası zina etmişse, bu kişinin şahitliği ne derecede geçerlidir? Şahitliği sayılır mı? (Duyduğuma göre böyle kişinin şahitliği sayılmıyor, ama bir kaynaktan okumadığım için araştırmak zorunda kaldım.)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Zina, içki, hırsızlık ve buna benzer haddi gerektirecek büyük günahları işleyenlerin şahitliği kabul görmemiştir. Ancak tövbe ederlerse tövbesi kabul edilir. Zina eden kadın veya erkeğin çocuklarının şahitliği kabul edilir. Nitekim zinadan olma bir çocuğun da şahitliği kabul edilir.

Fakihler, fasığın fıskından tövbe etmesi halinde şahitliğinin kabul edileceği üzerinde ittifak etmişlerdir. Hanefîler ise, kazif (iffetli bir Müslümana zina isnad edip dört şahit getiremeyen ve bu yüzden kazf cezası uygulanan kişi) sebebiyle had vurulanı bundan istisna etmişlerdir. Tövbe etmiş bile olsa, onun şahitliği kabul edilmez. Diğer mezheplerin mensuplarına göre, tövbe ettiği zaman bu suçu işleyenin şahitliği de kabul edilir. Bu ihtilaf Nûr Sûresinin 4. âyetinin farklı yorumundan kaynaklanmaktadır (Zühaylî, İslam Fıkhı, VI/567).

Böyle birisinin Hanefilere göre -diğer fakihlere muhalefet ederek- şahitliği kabul edilmez. Bu görüş ayrılığının kaynağı ise Yüce Allah'ın şu buyruğundaki istisnanın neye ait olduğu hakkındaki yorumdur:

"Ve onların ebediyyen şahitliklerini kabul etmeyiniz ve onlar fasıkların tâ kendileridir. Ancak bundan sonra tövbe edenler... müstesna."(Nur, 24/4-5).

Hanefîler şöyle der: Tövbe etse dahi, kazif sebebiyle had uygulanmış olan kimsenin şehadeti kabul edilmez. Çünkü Yüce Allah, "Ve onların ebediyyen şahitliklerini kabul etmeyiniz." diye buyurmuştur. İstisna ise onlara göre sadece son cümleye, yani ona en yakın olan kendisinden en son söz edilen cümleye racidir.

Fakihlerin cumhuru ise şöyle demektedir: Kazif sebebiyle had uygulanmış olan kimsenin tövbeden sonra şahitliği kabul edilir. Çünkü birbirlerine "vav" atıf edatı ile bağlanmış olan cümlelerden sonra istisna gelmiştir ve bu durumda istisna bütün bunlara racidir. Ancak hükmün icma ile tahsis edilmesi hali müstesnadır. Burada ise icma tövbe halinde sözü geçen hükümlerden birisini tahsis etmiştir ki, bu da haddin tövbe ile düşmeyeceği görüşüdür.(bk. Bidâyetü'l-Müctehid, II/452; Fethu'l-Kadir, VI/29; el-Bedâyi', VI/271; Muğni'l Muhtâc, IV/438)

İlave bilgi için tıklayınız:

Kimlerin şahitliği kabul edilmez?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun