Yakını ölen insan sevaba girer mi?
- Bir kişinin küçük yaşta yani 15 -16 yaşında babası annesi ve bir kardeşinin ölmesi bir imtihan mıdır?
- Böyle bir zorluğu Allah o kulunu sevdiğinden mi veriyor?
- Bu acıya sabrederek sevaba mı gireriz?
- Bu aslında bir nevi kötülük değil midir, çünkü anne babasına bir görevini yerine getirememiş ve onlara bakamamıştır?
- ve de onlara ettiğimiz dualarla onları azaptan kurtarmış olur muyuz?
- Bu konularla ilgili bilgi verir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Evvela müminler olarak şu gerçekleri bilmemiz ve kabullenmemiz gerekmektedir:
1. Kur'an ifadesiyle “Her canlı ölümü tadacaktır.” (Al-i İmran, 3/85) Başka bir ayette de “Her ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir ân erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.” (Araf, 7/34) denilmektedir. Bu sabit bir gerçektir. Kimin nerede ve ne zaman, hangi saatte öleceğini de Allah’tan başka kimse bilemez.
2. Yine müminler olarak inanırız ki, ölüm yok olmak değil, bir alemden başka bir aleme, bir hayattan başka bir hayata geçmektir:
“İnsan bir yolcudur. Sabavetten (çocukluktan) gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.” (Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, s. 189)
İnsan dünyaya bir görev için, bir imtihan için gönderilmiştir, görev süresi bitince dünyadan ayrılır. Ölümle dünyadaki görevinden bir nevi terhis olmaktadır.
3. Bazı insanlar, genel olarak olaylara, insanın başına gelen bela ve musibetlere, ölüm sebeplerine bakıp değerlendirirken, geçici olan dünya hayatını esas alır, ona göre değerlendirmeler yapar ve hüküm vermeye kalkışırlar.
Halbuki Allah, bu olayları, insanın sonsuz olan ahiret hayatını esas alarak yaratır. Allah adildir, hiç kimseye zulüm etmez, sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir. Yaptığı her işte pek çok hikmetler gözetmiştir. Onun için, mümin her zaman neyin hayır neyin şer olduğunu anlamayabilir. Her şeyi bilen sadece Allah’tır. “... O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez...” (Enam, 6/59)
Mademki şu dünya da Allah’ın izni olmadan bir yaprak bile düşmez, öyleyse Allah’tan gelen her şeye hikmetle bakılmalı. Bize göre hayır görülen şeylerde şer, şer görülen şeylerde de hayır olabilir. Onun için insanın bu dünyada maruz kaldığı sıkıntı, bela, musibet ve ölümlere bu gözle, ahiret hayatı hesabı adına bakılmalıdır. Yeter ki musibet dine gelmesin iman tehlikeye girmesin.
4. Ölen kimselerle irtibat kesilmez, onlara dua eder, Kur'an okur ve sadaka-i cariyelerle onların amel defterlerini açık tutabiliriz. Ölmüş yakınımız için yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi, onun için dua etmek ve istiğfarda bulunmaktadır
Bu konuda Allah ve Resulünün emir ve tavsiyeleri vardır. Her namazda tahiyatta okunan şu ayet, ölmüşlerimize sürekli yapılan bir duadır.
"Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, anamı, babamı ve inananları bağışla.” (İbrahim, 14/41)
Vefat edenlere yapılan dua ve istiğfarın faydalı olacağını, şu ayet belirtmektedir:
"Onlardan, sonra gelenler şöyle derler: Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce imanla geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma.” (Haşr, 59/10)
Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, daha önce iman edip de göçmüş olan kardeşleri için istiğfar eden müminleri övmüştür. Eğer istiğfarın ölülere bir faydası olmasaydı, Allah Teâlâ onları övmez kabul et etmeyeceği duayı ettirmezdi.
Peygamber Efendimiz (asm) de "Ölüye namaz kıldığınız zaman ona gönülden dua edin." (Ebu Davud, Cenaiz, 59) buyurmuş ve kendisi de kıldığı cenaze namazlarında ölü için dua etmiştir. Şayet bu namaz ve duanın ölüye bir faydası olmasaydı, Rasulullah (asm) bunu ne kendi yapardı ne de başkalarına emrederdi.
Ölüye yapılan diğer bir iyilik de Kur'an okumaktır. Kur’an dirilere fayda sağladığı gibi ölülere de fayda sağlar. Ölüye, Fatiha, İhlas, Yasin, Tebareke ve Amme sureleri okunduğu gibi hatim olarak da okunabilir.
Ölüye Kur'an okununca sevapları çoğalır. Ölü çok günahkar olup azabı şiddetli ise, Kur'an okununca azabı hafifler.
Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurur:
"Her kim kabristana girer de Yâsin'i okur ve sevabını ölülere bağışlarsa, o gün Allah Teâlâ onların azabını hafifletir. Kendisinin de bu kabristandaki ölüler sayısınca sevabı olur." (İbn Abidin, 2/243; Umdetu'l-Kari, Şerhu Sahihi Buhari, 3/118 )
Başka bir hadiste de “Ölülerinize Yâsin suresini okuyun.” (İbn Mace, Sünen, Cenaiz, 24) buyurmuştur.
Bütün bu ve benzeri ayet ve hadis çerçevesinde, ölümü Allah’ın bir takdir ve tasarrufu bilen, ölülerine dua eden, Kur'an okuyan ve hayır hasenatta bulunan kişi, ölülere fayda sağlayıp sevap kazandırdığı gibi, kendisinin de aynı sevabı kazandığını ve ahirette karşılığını bulacağını Ehl-i sünnet uleması tarafından ifade edilmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Mezarlık Ziyareti
- Ölü adına yapılan hayırların ve okunan surelerin ölüye fayda vereceğini ayet ve hadislerle açıklar mısınız?
- Kabir ziyaretinin faydaları nelerdir? Ölüler kabrine gelenleri görür mü?
- Ölünün arkasından hayır, dua ve iyilik olarak neler yapılabilir? Yasin suresi ve başka hangi dualar ölünün kabir azabını hafifletmek için okunmalıdır?
- Yapılan bir iyiliğin sevabı ve o iyilikten kazanılacak hayır, yaşayan bir başka kişiye hediye edilebilir mi? Ya da ölen birine?
- Ölünün arkasından Kur'an okunur mu?
- Ölüye Kur'an okuma
- KABİR
- Mümin ölüler için af dilemek, dua etmek onların günahlarını affettirir mi?
- Ölüye Kur'an okumak caiz mi ve faydası var mı?