Vefat eden kişinin namazları velisi tarafından kaza edilebilir mi?

Tarih: 13.12.2020 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Iskat-ı devir meselesinde İmam Şâfiî’nin kavl-i kadîmine göre, velisi meyyitin namaz ve oruçlarını kaza eder deniyor.
- Oruç konusunda kaza edebileceğine dair bir görüş var ehli sünnette bunu biliyorum. Ancak İmam Şafii’nin eski görüşüne göre namazın veli tarafından kaza edilme meselesi Hanefi mezhebindeki gibi mi anlamak lazım?
- Yani Hanefilerde namaz borcu yerine fidye verilmesi meselesinde kesin namaz borcu düşer diye bir şey söz konusu değildir. Sadece Allah’ın bu borcu affetmesi ümit edilir.
- İmam Şafii de ölünün namaz borcunu bir yakını tarafından kaza edilmesini de böyle mi anlamak lazım? Yani İmam Şafii de bu namaz meselesinde Allah’ın bu borcu bu şekilde affetmesini mi ümit etmiştir.
- Mazeretten dolayı oruç tutamayan bir adam bunun fidyesini mesela 30 lira olsun, bir fakirle 100 defa 30 lirayı devir yaptıktan sonra 100 kaza borcu silinecek mi?
- Çünkü bu şekilde adam imkanı olmasına rağmen çok para vermekten kurtulmuş oluyor. Vefat edenler için uygulanan devir ve ıskatı kendisi için de uygulamış oluyor.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Iskat, kişinin sağlığında çeşitli sebeplerle eda edemediği namaz, oruç, kurban, adak, kefaret gibi dini mükellefiyetlerinin, ölümünden sonra fidye ödenerek düşürülmesi, böylece o kişinin bu tür borçlarından kurtulması anlamını taşır.

Kur'an-ı Kerim’de, “...Oruca gücü yetmeyenler bir yoksul doyumu fidye öder...” (Bakara, 2/184) buyurulmaktadır.

Bu ayete göre, oruca dayanamayan veya mazeretleri sebebiyle Ramazan’da ve diğer zamanlarda oruç tutmaktan aciz kimselerin, her bir oruç günü için bir fidye ödemeleri gerekir.

Fakihlerin çoğunluğu, bu ayetteki oruç yerine fidye ödenmesi hükmüne illet olan vasfın “acz” olduğuna hükmederek, mazeretli veya mazeretsiz oruç tutmamış ve kaza etmeden vefat etmiş olan kimselerin oruç borçları için de fidye ödeneceğini, hatta bu kimselerin bu konuda vasiyette bulunmaları gerektiğini ifade etmişlerdir. Oruç tutmaktan aciz olma yönüyle ölen kişinin durumu mazeret sebebiyle oruç tutamayan kimselerin durumuna kıyas edilebilir.

Ölenin bu konuda vasiyeti varsa, bu kıyas hükmü daha da kuvvet kazanmış olur. Vasiyet yoksa mirasçılar bunu yapmaya mecbur değildir. Ölen kişi miras bırakmamışsa veya bıraktığı mal yetmezse, mirasçılar kendi mallarından teberru (bağış) olarak da verebilirler. Oruç için bu şekilde yapılacak ıskat, dini hükümlere uygundur.

Namazların ıskatına gelince; bir kişinin namaz borçlarının fidye ile ödenebileceğine dair Kur'an ve sünnette ne bir delil ne bir işaret vardır. Bu itibarla fidye ile namaz borçlarının düşeceği söylenemez.

Ancak ihtiyaç sahiplerine yapılacak yardımlar ölü adına yapılmış sadaka gibi olacağından günahların bağışlanmasına ve Allah’ın affının tecellisine vesile olacağı umulur. Nitekim Kur'an-ı Kerim’de, “...Şüphesiz, iyilikler kötülükleri giderir...” (Hûd, 11/114) buyurulmuştur.

Fakat, belli bir miktar paranın fakire verilmesi ve onun da güya hamiyetli davranarak aldığı parayı veren kişiye hibe etmesi (bağışlaması) ve ödenmesi gereken meblağ tamamlanıncaya kadar bu kabul ve hibe işinin tekrar ettirilmesi demek olan “devir” uygulamasının akli ve nakli hiçbir mesnedinin olmadığı söylenebilir.

Sonuç olarak, imkanlar dahilinde fakirlere sadaka vermek, hayır işleri yaptırmak, hayır kurumlarına yardımda bulunmak, geride kalanların ölüler için yapabilecekleri en uygun davranıştır. Fakat ölenin varisleri arasında fakirler, yetimler, ihtiyaç sahipleri, eş ve çocukların bulunması halinde (ölenin vasiyeti dışında) bunların mallarından ıskat, sadaka ve devir yapılarak mağdur edilmeleri asla caiz değildir. (İbn Nüceym, el-Bahr, 4/117; İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, 2/532-534)

Şafii mezhebindeki ağırlıklı görüş, namaz veya adanmış itikaf borcuyla ölen kimsenin yakınlarının ölen adına bu ibadetleri ifa etmesinin de fidye vererek bu borçları düşürmesinin de caiz olmadığı yönündedir. (Nevevi, el-Mecmu, 6/372)

Not: Oruç tutma gücünde olmayan kimse, fidye verebilecek kadar imkanı da yoksa, yapacağı iş, Allah'tan af ve mağfiret dilemektir. Fidye vermek mecburiyeti, onun üzerinden kalkmıştır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Oruç fidyesi vermeye gücü yetmeyen dedenin veya nenenin, bu ...
Oruç tutamayan ve maddi imkanı da olmayan fidye vermeli mi ...
Oruç fidyesi bir hayır kurumuna verilebilir mi? 
Tutulmayan oruçların kazası ve bu oruçlar için fidye vermek ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun