Toklar acıkacak açlar doyacak mı?

Tarih: 13.03.2024 - 16:38 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ramazan ayında toklar acıkacak açlar doyacak mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tam insanın bir ruhu / nefsi bir de bedeni vardır. Din dilinde “kalp, ruh, nefs” aynı manada da kullanılır. Bedenin doymaya / beslenmeye ihtiyacı olduğu kadar ruhun da beslenmeye ihtiyacı vardır.

Tam insanlığını idrak edememiş ham adamlar yalnızca bedenlerini beslerler, ölünce bu bedenler kabirde çürür. Tamlığını idrak etmiş olanlar ise az çok ruhlarını da beslerler; ölünce bu ruh / nefs çürümez, yok olmaz, Berzah âlemine yani kabir hayatına gider orada beslenmenin keyfiyet ve kemiyetine göre muamele görür.

Tam insanlar yalnızca kendi beden ve ruhlarını doyurmazlar, başkalarına da yardım eder, onların da açlık ve tokluk hâllerinden istifade etmesini sağlarlar.

Ramazandan ramazana oruç tutanlar (Bunu da tutmayanlar var da Allah onlara orucu tattırmayı nasip etsin) o ay hariç yıl boyu bedeni beslerler, elbette diğer ibadetlerle ruhu da beslerler, lakin ruhun oruçla beslenmesinden on bir ay mahrum kalırlar.

Hamiyetli Müslümanlar, zekât, fitre ve kurban gibi farz ve vacip ibadetler dışında da ihtiyaç sahiplerine yardım ederek “bedence açların doymasını” sağlarlar, âlimler ve mürşitler ise “ruhların açlığını giderirler, bu manada açlar da tok olur, doyarlar.”

Ruhları beslemenin, insanın ta kendisi olan nefisleri eğitmenin, kötülüğü çok isteyen emmareden rıza makamına kadar yükseltmenin genel ve kişilere özel yolları vardır, ama bir eğitim aracı olarak açlık hemen her eğitilende ortaktır.

Az yemek, az uyumak, az konuşmak (yani bunları kontrollü yapmak) ve ibadetler, bedenin günahlara karşı zayıflamasını sağlar, ruhun / nefsin ise yücelere doğru tırmanmasını kolaylaştırır.

Biz kullar eksik veya tam olarak yapabildiğimiz bütün ibadetleri Allah’a yaparız; peki, Allah niçin "Oruç benim içindir!" demiş!

Birincisi, belki oruç görünmediği için ihlas (sırf Allah için olma) hâline daha uygun olmasıdır.

İkincisi ise Ezel Bezmi’nden (Kalu Bela’dan) beri Rabbinin hasretini çeken ruhumuzun, beden hazlarının engellerini aşarak vuslat devletinden nasip alma imkânıdır.

Nefis manevi olarak birkaç basmak yukarıya çıkınca kemal yolcusu, günah işleme gücüm zayıflasın diye aç kalmaz (oruç tutmaz), yeme, içme, cima vb. zevkinden azade kalarak Rabbine yaklaşmanın tarifsiz zevkine ermek için oruç tutar, açlığı tokluğa tercih eder.

Gelin ey ruhu aç, bedeni toklar, şunu tersine çevirelim!.. Bulamadıkları için açlık çekenleri ise doyurarak ruhun ve nefsin açlığını düşünme fırsatı verelim.

Biz şükürden aciziz işte boynumuz bükük
Senin affın rahmetin günahımızdan büyük
Lütfettin üç ayları rahmet ayını gördük
Bu rahmet deryasına soyunup dalmak yeter

Nefsimizi yarattın o bizim özümüzdür
“Kâlû Belâ” ezelde verilmiş sözümüzdür
Namazla seni anmak aydınlık gözümüzdür
En büyük mutluluğu kullukta bulmak yeter

Nefsimin ruha bakan penceresini açtım
Oruçluyum mutluyum hâlbuki susuz açtım
Faniden kurtuldukça Bakî olana kaçtım
Yemek içmek yerine huzurda kalmak yeter

Nefis fâni olunca huzura açlık başlar
Huzur sevinci olur gözden dökülen yaşlar
Masivadan huzura göç edelim kardaşlar
Bu mutlu göç yolunda sararıp solmak yeter

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun