Sünnetin terki dinin terki hadisine göre sünnete uymamak günah olmaz mı?

Tarih: 01.08.2020 - 14:41 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Sünnet hangi durumda terk edilebilir?
- Zaruri veya bir mazeret dolayısıyla sünnete uyulmazsa bir sıkıntı olur mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sünnet iki manada kullanılır:

Birincisi: Hz. Peygamberin (asm) yolu manasında farz, vacip ve -bilinen- sünnetlerin tamamını kapsar.

İkincisi: Farz ve vaciplerin dışında kalan nafile ibadetlerdir.

Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, ikinci şıktaki sünneti terk etmek günah değildir. 

Nitekim, bir hadis-i şerifin rivayetine göre; saçları dağınık biri gelip, Resulullaha sordu:

— Ya Resulallah İslam nedir?

Günde beş vakit namaz kılmaktır.

— Beşten fazla değil mi?

— Hayır, nafile kılmak isteyen kılabilir. Bir de yılda bir ay Ramazan orucu vardır.

— Bundan başka, oruç yok mu?

— Nafile olarak tutmak isteyen tutabilir. Bir de zengin için malının zekâtı vardır.

— Bundan fazlası var mıdır?

— İsteyen nafile olarak sadaka verebilir.

— Vallahi bundan ne fazla, ne de noksan yaparım.

Bu adam sözünde durursa, kurtuluşa erer. (bk. Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai, Fethu’l-Bari, 1/106)

Rivayete göre Peygamberimiz (asm) şöyle buyurdu:

“Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar.” (Darimi, Mukaddime 16/Hadis no: 98; Kurtubi, el-Bide' ve'n-Nehyu Anha, Dımeşk, 1400/1980, s. 66)

Bu ve benzeri hadislerin çoğunda zikredilen “sünnet” ifadesinden maksat, Kitap ve Sünnet yoludur. Hz. Peygamber (asm) ve Raşit halifelerin yoludur. Ehl-i sünnet yoludur. Selef-i salihin yoludur; mendub ve müstehab anlamındaki sünnet değildir. 

Tabiîn fakihlerinden Mekhul b. Ebu Müslim sünneti işlenmesi doğru yolu izleme (hüdâ), terkedilmesi sapkınlık (dalâlet) olan ve işlenmesi iyi (hasen) olmakla birlikte, terkedilmesinde sakınca bulunmayan sünnet şeklinde iki kısma ayırmıştır.

Bu ayırımı benimseyerek birincisine “sünnetü’l-hüdâ”, ikincisine “sünnetü’z-zevâid” adını veren Hanefî usulcülerine göre bayram namazları, ezan, kamet ve cemaatle namaz gibi fiiller birinci tür sünnete örnek teşkil eder.

Bazı usulcülerce dinin temel alamet ve işaretleri niteliğindeki bu sünnetler için vacip derecesinde ve vacibe benzer gibi ifadeler kullanılmıştır. (Şemsüleimme es-Serahsî, Usul, 1/114)

İbadetlerle ilgili olmakla birlikte birinci türdeki sünnetler derecesinde olmayan sünnetlerle Hz. Peygamber’in (asm) dinî anlam taşımayan beşerî davranışları ikinci kısma girer. Dolayısıyla bu grupta ibadet niteliği taşıyan ve terkedilmesi mekruh sayılan sünnetler yanında işleyenin iyi bir iş yapmış olacağı, fakat terk edenin mekruh işlemiş sayılmayacağı örnekler de vardır.

Resûl-i Ekrem’in (asm) yiyip içme, giyinme vb. hususlardaki fiillerini ona olan sevgisi ve bağlılığından ötürü taklit eden kişi sevaba hak kazanır; böyle yapmayan ise kötü bir davranışta bulunmadığı gibi, dinen kınanma ve azarlanmaya da müstahak olmaz, çünkü bu tür fiiller âdete dayalıdır. (Şemsüleimme es-Serahsî, 1/114-115; Molla Fenarî, Fusulü’l-bedâyiʿ1/219)

Malikilere göre, Sünnet müekked olan nafilelerdir. Mendub ise gayr-ı müekked olan sünnettir. Her ikisinin de yapılmasında sevap var, fakat terkinde günah yoktur.

Şafiilere göre, Sünnet müekked ve gayr-ı müekked olmak üzere ikiye ayrılır. Müekked sünnetin terki mekruhtur (günah değildir), gayr-ı müekkedlerin terkinde kerahet yoktur.

Hanbelilere göre, Sünnete, mendub ve müstehab eş anlamlı kelimelerdir. Yapılmasında sevap var, terkinde günah yoktur. (bk. Cezeri, el-Fıkhu ala’l-Mezahibi’l-erbaa, 1/60-61)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun