Şeytanların özellikleri ve insanlara vesvese vermeleri hakkında bilgi verir misiniz?

Tarih: 30.06.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bunlar, hayra hiç bir kabiliyeti olmayan, sırf şer işleyen ruhanî bir varlık nev’idir. Şeytanların başı olan İblis, nar-ı semûm’dan, yani dumansız ve harareti çok şiddetli bir ateşten yaratılmıştır. (Bk: el-Hicr, 27; M.Vehbi, Hülâsatü’l-Beyân, VII/2742-2743)

 

İblis’in asıl adı, Azâzil idi. Âdem (A.S.)’e secde etmekten yüz çevirmesi ve Cenâb-ı Hakk’ın bu secde emrine kibirlenerek isyan etmesinden sonra, “İblis” ve “Şeytan” isimlerini aldı.

 

Şeytanların bütün meşguliyet ve gayretleri, insanları imandan çıkarmak, günah işletmek ve küfre girmelerine sebeb olmaktır. İnsanlığın manevî ilerlemesinde, Allah’a kulluk vazifesini yerine getirmesinde en büyük engel, şeytandır. Kur’ân-ı Kerîm’de şeytan, insan için “adüvv-ü mübin — apaçık bir düşman” olarak nitelendirilmiştir. (el-İsrâ, 53; el-A’râf, 22; Yûsuf, 5) Mü’minlerin her an onun şerrinden Allah’a sığınması (istiâze etmesi) lâzımdır. Nitekim, Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de pek çok âyet-i kerimede mü’minleri şeytandan istiâzeye, yani Allah’a sığınmaya davet etmiştir. (en-Nahl, 98; el-Mü’minûn, 97; el-A’râf, 200)

 

Aslında şeytanın vesvese ve desiseleri zayıftır. (en-Nisâ, 76) Fakat yaptığı işler, tahrip, yıkıp bozmak nev’inden olduğu için, küçük bir vesvese ve desise ile büyük neticeler meydana getirmekte; korkunç zararlara sebeb olmaktadır. Bir binayı yapmak ne kadar zor, yıkmak ise ne kadar kolaydır. Bir insanın yaşaması için, ne çok şartların bir arada bulunması lâzımdır. Halbuki diğer bütün şartlar mevcut olduğu halde, bir uzvun kesilmesiyle veya birkaç dakika nefes alamamakla o insan ölüme maruz kalmaktadır. Şeytanın da yaptığı ve yaptırdığı bütün işler, hep böyle tahribat cinsinden şeylerdir. İşte desiseleri aslında gayet zayıf olduğu halde, büyük tahribat ve zararlar meydana getirdiği içindir ki, müslümanlar her zaman şeytanın şerrinden Allah’a sığınırlar.

 

Hem insanın nefsi, şehvet ve gazab gibi his ve duyguları da, şeytanın her türlü telkin ve desiselerine karşı alıcı verici durumunda olduklarından, bazan şeytanın ufak bir vesvese ve desisesi, insanı hemen etkisi altına almakta ve manevî pek büyük felâket ve zararlara atabilmektedir.

 

İşte mü’minlere şeytanın şerrinin büyük gösterilmesi ve aldanmamaları için tekrar tekrar ihtarlarda bulunulması bu yüzdendir

 

Yoksa şeytanların kâinatta îcad ve fiil cihetinde, hiçbir kuvvetleri, Allah’ın mülküne hiç bir müdahaleleri yoktur.

 

Şeytanın vesveselerinden ve şerrinden kurtulmak mümkün olur mu?

 

İnsan için şeytandan kurtuluş yoktur. Hayatı boyunca ona musallat olur, vesvese vermeye çalışır.

 

Resûl-i Ekrem (S.A.V.) bu hususta:

 

“Sizden herbirinizin bir şeytanı vardır.” buyurmuşlardır.

 

Mü’min için şeytandan kurtuluş bulunmamakla beraber, onu kendinden uzaklaştırmak ve zayıflatmak için çareler vardır. Resûl-i Ekrem (S.A.V.):

 

“Yolculukta insan devesini zayıflattığı gibi, mü’min de şeytanını zayıflatabilir.” buyurmuştur. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, Ebû Hüreyre’den.)

Şeytanın vesvesesi, Allah’ı anmak ve O’ndan yardım dilemekle giderilir. Min şerri’l-vesvasi’l-hannâs âyet-i celîlesinin tefsirinde Mücahid der ki: “Bu Hannas, kalbe yayılır. Allah’ı zikrettiği vakit toparlanıp kaçar, kalp gaflete dalınca yeniden faaliyete geçer. Âdeta karanlık ile aydınlığın çarpışması gibi çarpışıp dururlar. Aydınlığın gelmesiyle karanlığın gitmesi gibi, Allah’ı hatırlamakla Şeytan uzaklaşır. Bu sırra işareten Kur’an’da: “Şeytan, onlara galebe çaldı da, Allah’ı hatırlamayı onlara unutturdu.” (Mücadele, 19) buyrulmuştur.”

 

Şeytanın insana vesvese ve nüfuz yolları nelerdir? şeytanın hileleri ve desiseleri...

 

Şeytan, insanı kandırmak için pek çok yolları dener, birçok desise ve hileye başvurur. Bu hile ve desiselerin en mühim bazıları şunlardır;

 

1. Şehvet ve gazab... Bunlar şeytanın giriş yollarının en büyükleridir. Bu sebebledir ki, hadîs-i şerifte:

 

“Şeytan kanın bedende dolaşımı gibi insan vücuduna sızıp dolanır. Onun yollarını açlıkla (oruçla) daraltınız.” (İmam-ı Gazali, İhyâu Ulumiddin, III, 61) buyurulmuştur. Çünkü şeytanın insana en büyük giriş yolu şehvettir. Açlık ise şehveti kırar.

 

2. Hased ve hırs... Kul bir şeye hırslandı mı, artık hakkı görmekten kör ve hakikati duymaktan sağır olur.

 

3. Tama’... Şeytan insana bazı şeyleri çeşitli riya ve hilelerle sevdirir. Açgözlü hale getirir. Öyle ki, âdeta tama’ ettiği şey, insanın mabudu olur.

 

4. Acelecilik... Acele anında insan düşünmeye fırsat bulamaz. Şeytan da bu anda ona vesvese verebilir.

 

5. Cimrilik ve yoksulluk korkusu... Bu korku, insanı cömertlikten alıkor ve mal yığmaya davet eder. Süfyan-ı Sevri: “AdemoğIunu tuzağına düşürmek için şeytanın en kuvvetli silâhı, yoksulluk korkusudur.” demiştir.

 

6. Şeytanın kalbe nüfuz ettiği kapılarından biri de dinde mezheb ve meşreb fanatizmidir. Böylece onu, kendi mezheb ve meşrebinde olmayanlara karşı kin tutmaya, onları küçümsemeye ve hakaretle bakmaya sevkeder. Bu hâl çok tehlikelidir. Fâsıklar gibi, âbidleri de helâka götürür.

 

İnsanları hakir görüp onlarda kusur aramak kötü bir haslettir. Fakat şeytan bu kötü hasletleri dine hizmet perdesi altında insana hoş gösterir ve yerleştirir. Kişi bu hareketiyle din namına bir gayret sarfettiğini sanarak kendisinde sevinç ve neş’e hisseder. Halbuki o, tamamen şeytanın tuzağına düşmüştür.

 

7. Şeytanın aldatma yollarından biri de, kulu, insanlar arasındaki meşreb ve görüş ihtilâfları  ile ve  bu  husustaki dedikodularla, lüzumsuz işlerle meşgul etmesidir.

 

İbn-i Mes’ud anlatıyor:

 

“Bir cemaat Allah’ı zikretmek üzere bir yere toplanmıştı. Şeytan onları dağıtmak için ne kadar çalıştı ise başarılı olamadı. Bu defa yakındaki dünya işlerini konuşan başka bir cemaate gitti. Onların arasına kolaylıkla fesad tohumu ekti ve birbirlerine düşürdü. Kavgaya başladılar. Şeytanın maksadı, bu dünya ehli değildi. Az ötedeki zikir meclisini dağıtmaktı. Nitekim muvaffak da oldu. Dövüş ve kavgayı gören zikir erbabı onları ayırmak için hemen koştular ve ayırdıktan sonra da dağılıp gittiler... Şeytanın isteği de böylece yerine gelmiş oldu.”

 

8. Şeytanın kalbe giriş kapılarından biri de cehalet ve gafletleri yüzünden veya günahlara dalmaları sebebiyle akılları darlaşan, muhakemeleri kıtlaşan bazı kimseleri, akıllarının almayacağı imanî mes’eleler üzerinde düşünceye sevkedip, şüpheye düşürmesidir.

 

9. Sû-i zan... Kim bir insan hakkında kötü düşünmeye başlarsa, şeytan bu kimseyi o adamın aleyhinde gıybet etmeye sevkeder. Yahut o adamın hakkına riayet ettirmez. Ona hakaret gözüyle baktırır.

 

Her şeyden önce şeytanın bu vesvesesini kesmek için sû-i zanna vesile olacak hallerden uzak kalmak gerektir. Sonra herkes hakkında mümkün mertebe hüsn-ü zan etmeli, sû-i zandan kaçınmalıdır.

 

Şeytanın hile ve desiseleri, insana nüfuz yolları, elbette sadece bunlardan ibaret değildir. Kişilere, devirlere, şartlara göre çok değişik şekiller arzeder.

 

Vesveseden nasıl kurtuluruz? Cevabı okumak için tıklayınız...

 

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun