Şeyh Şamil ve Hacı Murat hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
ŞEYH ŞÂMİL (1797-1871)
Rus işgaline karşı direnişiyle tanınan Dağıstanlı lider ve mücahid.
Dağıstan’ın Glmri köyünde dünyaya geldi. Babası Avarlar’dan Muhammed, annesi Avar beylerinden Pîr Budak’ın kızı Bahu Mesedu'dur. Doğduğunda kendisine dedesi Ali’nin adı verildi. Ancak sürekli hasta olduğundan ad değiştirmenin iyi geleceğine dair geleneksel inancın etkisiyle, ailesi adını Şâmil (Şâmûîl, Şemûîl) olarak değiştirdi. Kısa bir süre sonra sağlığına kavuşan Şâmil ilk eğitimini dayısından aldı. Ardından arkadaşı Molla Muhammed ile birlikte Harakinili Said ve ileride kayınpederi olacak olan Nakşibendî şeyhi Cemâleddin Gazi-Kumuki’den dinî ilimleri tahsil etti ve yirmi yaşlarında ileri bir seviyeye ulaştı. Kuzey Kafkasya müslümanlarının XVIII. yüzyılın sonlarında Ruslar’a karşı başlattıkları, Ruslar’ın müridizm, kendilerinin gazavât adını verdikleri direniş hareketi, bu hareketin lideri İmam Mansûr’un ölümünden sonra uzun yıllar liderden mahrum kalmıştı. Nakşibendî-Hâlidî şeyhi İsmâil Şirvânî’ye intisap ederek hilâfet aldıktan sonra 1823'te Dağıstan’a dönen Şeyh Şâmil’in arkadaşı Molla Muhammed 1829’da gazavât hareketinin liderliğine seçildi ve Kafkasya halklarını Ruslar’a karşı cihada davet eden bir bildiri yayımlayarak hareketi yeniden başlattı. Şeyh Şâmil imam ve gazi unvanıyla anılan Molla Muhammed'in en önemli yardımcısı oldu.
Molla Muhammed ve Şâmil 1830'da Hunzak Kalesi’ni almaya teşebbüs ettilerse de başarı sağlayamadılar. Aynı yıl Hazar denizi sahilindeki ’förku’ya saldırdılar, ancak Rus kuvvetlerinin yetişmesi üzerine geri çekilmek zorunda kaldılar. Ertesi yıl Tarku’yu ele geçirip Derbend ve Kızılyar’ı kuşattılar. 1832'de Vıladi Kafkas şehri önlerindeyken Ruslar’ın Çeçen ve Avar topraklannda ilerleyip Gimri’ye kadar gelmeleri üzerine Dağıstan’a döndüler. Yapılan savaşta Molla Muhammed şehid düşerken Şâmil ağır yaralı olarak kurtuldu (20 Kasım 1832). Ruslar bu olaydan sonra Dağıstan’da direniş hareketinin sona erdiğini düşünürken Molla Muhammed’in yerine imam seçilen Hamza Bey (Hamzat Bek) mücadeleyi sürdürdü. Hamza Bey’in bir suikast sonucunda öldürülmesinin (19 Eylül 1834) ardından Şâmil, Avar ulemâsı ve ileri gelenleri tarafından imam seçildi. Şâmil, Hunzak’a yürüyerek Avaristan’ın tamamını kontrolü altına aldı. Kısa bir süre sonra Kuzey Dağıstan’daki Rus kuvvetlerinin yeni kumandanı General Lanskoy, Gimri köyünü tahrip etti. Ruslar Hunzak’a bir sefer düzenleyip Akuşa ve Girgil’i ele geçirdiler. Böylece Kuzey Kafkasya Rus hâkimiyetine girdi. Şeyh Şâmil, Dağıstan’da kendi varlığını güçlendirmeye çalıştı. Çeçenistan’da yeni bir güç haline gelen Kibid (Kebed) Muhammed ile bir anlaşma yaparak Dağıstan ve Çeçenistan'da hâkimiyetini sağlamlaştırdı. Bunun üzerine Ruslar, Şâmil’in otoritesini kırmak ve halkı ikna etmek amacıyla Rus hükümetine sadık müslüman bir din âlimi olan Kazanlı Tâceddin Efendi’yi bölgeye gönderdiler. Fakat halk onun bölgeye gelmesini istemedi. Bu başarısız girişimin ardından Ruslar, Şâmil’i ortadan kaldırmak için Çeçenistan ve Dağıstan’a bir askerî harekât yapmaya karar verdiler. Zandak ve İrgin’i ele geçirdikten sonra Şâmil’in savunmada kalmasından yararlanarak Aşilta’ya bir harekât düzenlediler. Ancak bu çarpışmalarda büyük kayıplar verdiler; Avremenko ve Pisaref adlı kumandanları öldürüldü. Diğer taraftan General Fesze, Ocak 1837de Grozni’ye ulaşmasının ardından Aşağı Çeçenistan ve Büyük Çeçenistan’a iki sefer yaptı. Aşilta yenilgisinden sonra General Feszâ, Mayıs 1837de Dağıstan seferine çıkıp Hunzak, Ensal ve Aşilta’yı ele geçirdi. 8 Temmuz'da Şâmil'in bir aydır kuşatma altında olduğu Tilitl önlerine vardı. Şâmil’in direnişiyle karşılaşan Ruslar onun ateşkes önerisi üzerine Hunzak’a geri çekildiler. Bu sırada Çar I. Nikola Tiflis’te Şâmil ile görüşmek istediyse de Şâmil bunu reddetti. Daha sonra çarın görüşme isteğini bildiren mektubuna verdiği cevapta Kafkasya'da çarın hâkimiyetini kesinlikle tanımayacağını, vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmasa bile kararını asla değiştirmeyeceğini bildirdi.
1838 yılı Dağıstan ve Çeçenistan’da oldukça sakin geçti. 1839 Mayısında General Grabbe, Rus hatları ile geçiş yollarına baskınlar düzenleyen Hacı Tâşo’yu etkisiz hale getirmek için haziran ayı başlarında 30.000 kişilik ordusuyla Şeyh Şâmil’e karşı sefere çıktı. Şâmil, Ruslar’ı durduramayıp Ahulgoh’a çekilmek zorunda kaldı. Ruslar Ahulgoh’u kuşattılar. 1000 kadarı savaşçı, geri kalanı kadın, çocuk ve yaşlı 4.000 kişiyle Ahulgoh’u savunmaya çalışan Şâmil ateşkes istemek zorunda kaldı. Grabbe bu teklifi kabul etmek için Şâmil’in oğlunu rehine olarak göndermesi, Ahulgoh’un şartsız teslimi, bütün silâhların Ruslar’ın emrine verilmesi gibi şartlar ileri sürdü. Ancak dört gün süren müzakerelerin ardından Şeyh Şâmil bu şartlan reddetti. Seksen gün süren çarpışmalardan sonra Ruslar 4 Eylül 1839’da Ahulgoh’u ele geçirdilerse de binlerce kayıp verdiler. Ahulgoh savunması Kafkasya direnişinin bir dönüm noktası oldu. Kuşatmadan yedi müridiyle birlikte kurtulan Şeyh Şâmil önce İçkeri’ye (Küçük Çeçenistan) gitti. Nâibleri Şuayb Molla, Hacı Haşov ve Dargili Cevad Han da buraya geldi. Şeyh Şâmil kendisine itirazsız itaat edilmesi şartıyla İçkeri’nin yönetimini kabul etti ve ilk iş olarak Çeçenistan’ı dört nâibi arasında paylaştırdı. Nâibleri Ahverdil Muhammed ile Şuayb Molla Nazran, Gurzul ve Grozni’ye saldırılarda bulunurken kendisi Kuzey Dağıstan’a yönelip Rus kuvvetlerini İşkarti ve İrpili yakınlarında ağır bir yenilgiye uğrattı (Temmuz 1840). General Grabbe, Aşağ Çeçenistan ile Büyük Çeçenistan’a iki sefer düzenledi, ancak başarılı olamadı. Bölgedeki bazı nâiblerle hanları kendi yanına çeken Şâmil, 1841 yılının ilk yarısını Çeçenistan ve Dağıstan’da Ruslar’a karşı düzenleyeceği saldırılar için hazırlık yapmakla geçirdi. Yaz sonunda nâibleri Kibid Muhammed ile Cevad Han doğudan, Hacı Murad batıdan Avaristan’a, kendisi de Kasım 1841 sonlarında Dağıstan’a girdi. Ruslar, Şâmil’in bu saldınlanna karşılık veremedi. 1842 yılına girerken Şeyh Şâmil, Çeçenistan ve Dağıstan’ın tek hâkimi oldu. General Grabbe’nin Mayıs 1842’de 10.000 kişilik bir orduyla başlattığı Dargiye (Dargi) harekâtı, Şuayb Mol-la’nın baskınları karşısında başarı sağlayamadı. Rus generalinin bu başarısızlığı Kuzey Kafkasya’da Şâmil’in gücünü sağlamlaştırdı. 1843 Eylülünde Şâmil, bir günden daha az zamanda 70 kilometreden fazla yol katederek Ensal’i ve Avaristan’daki bütün Rus kalelerini fethetti.
Şeyh Şâmil, General Argutinsky-Dolgurukov’un Avaristan’a gelmesi üzerine ekim ayında geri çekilmek zorunda kaldı. Buna rağmen yaptığı harekât Ruslar için tam bir yenilgiyle sonuçlandı. Ruslar, Kafkas orduları başkumandanını değiştirip General Neidhardt’ın yerine Vladimir Osipoviç Gurko’yu getirdiler. Ancak Gurko da Şâmil’in Girgil ile (Gergebil) Tarku’yu ele geçirmesini ve kumandanlanndan Şuayb Molla’nın Vnezapnia’ya yaptığı saldırıyı önleyemedi. Şâmil 1844 yılı başlannda Kuzey Dağıstan’ın kesin hâkimi durumunda idi. Çar I. Nikola, 30 Aralık 1843’te General Neidhardt’a gönderdiği emirnâmede Şâmil’in bütün ordularının dağıtılmasını istiyor, ayrıca onun bazı destekçilerinin kazanılması için 45.000 ruble gönderildiğini belirtiyordu. Çar özellikle, Şâmil’in hocası ve kayınpederi Şeyh Cemâleddin ile Akuşa ve Tsuhadar kadılarının ve Ttlitli Kibid Muhammed’in Rus tarafına çekilmesinin önemli olduğunu söylüyor, bunun yanında güçlü bir ordunun Kafkasya’ya sevkedileceğini bildiriyordu. Fakat Avaristan’a yönelik Rus askerî harekâtı Şâmil’in güçlü savunması karşısında başarılı olamadı. Sonunda General Neidhardt görevinden alındı ve yerine Prens Vorontsov, Kafkas orduları başkumandanı ve Kafkas genel valisi olarak tayin edildi. 8 Nisan 1845’te Tiflis’e gelen Prens Vorontsov tek koldan saldırıya geçmeye karar verdi. 21.000 asker, kırk iki parça top ve bir roket bataryasıyla Gertme’den ilk seferine başladı. Aynı gün Şâmil’in terkettiği Terengul’u aldı. Ardından Salatav ile Gumbet arasındaki Kırk Geçidi’ni geçmeye başladı. 4.000 asker ve on topla Andi Geçidini aşan Vorontsov 23 Temmuz’da Şâmil’in idari merkezi Dargiye’ye girdi. Ruslar’ın büyük gücü karşısında savunma veya meydan savaşı yapmanın uygun olmayacağını düşünen Şâmil, Dargiye’yi fazla direnmeden ter ketti. Çeçenistan’a çekilip âni baskın hareketlerine yöneldi. Bu arada Dargiye’yi tahrip ettikten sonra dönmekte olan Rus kuvvetlerine saldıran mücahidler üç general. 195 subay ve 3.000'den fazla askeri öldürdüler.
1846 Nisanında Şeyh Şâmil, Kabartay bölgesi üzerinden batıdaki Çerkezlerle birleşip Kafkasya’nın birliğini sağlamak amacıyla 14.000 asker ve sekiz sahra topundan oluşan bir orduyla Şali’ye yürüdü. Nisan sonlannda Aşağı Kabarta da Kupra nehrine ulaştı. Ancak Ruslar’ın gelmekte olduğunu öğrenince geri döndü. 1847 yılının ilk aylarını Dargiye-Vedan (Vedeno) diye adlandırılan yeni karargâhında geçireni Şâmil, haziran ayında Gergebil önlerine gelen Prens Vorontsov kumandasındaki Rus kuvvetlerine karşı kahramanca bir direniş gösterdi. Yaklaşık bir hafta süren çarpışmalarda Ruslar büyük kayıplar vererek geri çekildi.
Şeyh Şâmil, Mart 1853’te Sultan Abdülmecid’e bir mektup yazarak durumu ona bildirdi. Buna rağmen henüz resmen savaş başlamadan Kafkasya'da ve özellikle Dağıstan’da Rus askerî yığınağını sekteye uğratacak eylemlere girişti. Nâibi Muhammed Emin, haziran ayında Suca bölgesinde Ruslar’a ait iki karakol-kaleyi ele geçirirken kendisi Zakartala tepesiyle Meseldeger’e hücum etti. Bir an evvel Tiflis’e ulaşmak isteyen Şâmil’in Güney Kafkasya’daki bu eylemlerinin amacı, muhtemel bir Osmanlı-Rus savaşına karşı Ruslar’ın bölgede askerî yığınak yapmasını önlemekti. Osmanlı hükümeti Ağustos 1853'te, Anadolu ordusu müşiri Abdülkerim Paşa’ya muhtemel bir Osmanlı-Rus savaşında kendilerine yardımda bulunması için bir kişiyi Şeyh Şâmil’e göndermesini emretti. 4 Ekim 1853'te Kırım savaşının başlaması Osmanlı Devleti’nin Kafkasya ile daha yakından ilgilenmesini zorunlu hale getirdi. Sultan Abdülmecid 9 Ekim 1853’te Şeyh Şâmil’e bir ferman yollayarak onu Ruslar’a karşı cihada çağırdı. Bu çağrıya 13 Aralık 1853’te cevap veren Şeyh Şâmil Tiflis üzerine bir askerî harekâta girişilirse Ruslar’ın Kafkaslar'dan çıkarılabileceğini bildirdi. Ancak bu teklif Osmanlı Devleti’nce kabul görmedi. Osmanlı Devleti Mayıs 1854’te, Dağıstanlı Halil Bey’in teklifiyle Şeyh Şâmil'e Dağıstan serdar-ı ekremi unvanını verdi. Oğlu Gazi Muhammed, Danyal Sultan ve İsmâil Paşayı mirlivalık, Şemhal Hanı Ebû Müslim'i feriklik rütbesiyle ödüllendirdi. Tiflis’e karşı askerî bir harekât yapılması konusunda ısrarlı olan Şâmil, Temmuz 1854’te Gürcistan’ın Kaheti bölgesine girdi. Bu sırada nâibi Muhammed Emin, Çerkezistan’da bulunuyordu. Osmanlı-Batum ordusu da Özürgeti bölgesindeydi. Şeyh Şâmil, bütün gayretlerine rağmen Osmanlı ordusunun Tiflis’e doğru hareket etmesini sağlayamadı ve karargâh yeni Dargiye'ye çekildi.
Haziran 1853’ten itibaren yaptığı saldırılarla Güney Kafkasya’daki Ruslar’ın seferberlik hazırlıklannı sekteye uğratan Şeyh Şâmil'in bu hareketi, Kasım-Aralık 1853 aylarında Kars-Gümrü yönünde cereyan eden muharebelerde Ruslar’ın savunmada kalmasında önemli rol oynadı. Osmanlı bahriyesinde görevli İngiliz Amirali Adulphus Slade bir raporunda Rusya’yı barışa zorlamak için Kafkasya’nın fethedilmesinin, bunu sağlamak için Çerkezler’in yanı sıra Şeyh Şâmil ile iş birliği yapılmasının gerekli olduğunu söylüyordu. Fakat gerek Şeyh Şâmil’in Dağıstan’daki kritik durumu gerekse Osmanlı Devleti’nin pasif tututumu Kafkasya’daki Rus varlığını sona erdirecek harekâtın gerçekleşmesini önledi, böylece tarihî bir fırsat değerlendirilemedi.
Paris Antlaşması’ndan (30 Mart 1856) sonra Rusya’nın Prens Baryatinsky’i yeniden Kafkas orduları başkumandanlığına ve Kafkas genel valiliğine tayin etmesi, Kafkasya’nın ve dolayısıyla Şeyh Şâmil’in durumu açısından en önemli gelişme oldu. Prens Baryatinsky, Kafkasya’daki kuvvetlerini beş gruba ayırarak her birinin başına bir kumandan tayin etti. Haziran 1857’de 8.500 piyade, 1.400 süvari ve on toptan oluşan Prens Orbelyani kumandasındaki güçler Salatav’ı ve Burtinah’ı ele geçirdi. 12-28 Kasım tarihlerinde Zandak ve Dilim ile bu ikisi arasında bulunan bölge talan edildi. Lezgi hattından harekete geçen Baron Vrevsky, 14 Temmuz’dan itibaren üç hafta içinde Kafkas sıradağlarını güneyden aşarak Didolar’ın ülkesinin güneybatı ve kuzeydoğu kısmını tahrip etti. Çeçenistan kuvvetleri kumandanı Yevdokimov, 28 Ocak 1858’de Argun Geçidi'ni ele geçirip nisan ayında Aşağı Çeçenistan’da 15.000 kişinin yaşadığı doksan altı köyü itaat altına aldı. Hazar hattının yeni kumandanı VVrangel’in temmuz ayında başlayan ve ağustos boyunca devam eden askerî harekâtı neticesinde bölgedeki on beş Çeçen topluluğu Ruslar’a teslim oldu.
1859 yılına girerken Şeyh Şâmil yine savunma pozisyonundaydı. Yevdokimov 19-21 Şubat 1859’dayeni Dargiye’yi kuşattı. Yevdokimov ve VVrangel eş zamanlı olarak 26 Temmuz’da büyük bir saldın başlattılar. Şâmil, ailesi ve 400 müridiyle Gunib’e çekildi. Ruslar 21 Ağustos’ta 70.000 kişilik bir orduyla Gunib’e ulaştılar. Prens Baryatinsky Şâmil ile görüşmek istediyse de red cevabı aldı. Şeyh Şâmil önce vuruşarak ölmeyi düşündüyse de sonunda oğulları Gazi Muhammed ve Muhammed Şâfıî ile birlikte teslim olmak zorunda kaldı (6 Eylül I859). Prens Baryatinsky’nin karargâhına götürülen Şeyh Şâmil saygıyla karşılandı; Ruslar uzun zamandan beri direnişini kırmaya çalıştıkları Şâmil’e iyi davrandılar. Şeyh Şâmil ertesi gün Temirhanşura’ya, oradan Saint Petersburg’a, ardından Kaluga’ya götürüldü. Çar Aleksandr onunla burada görüştü; çarın onu kucakladığı rivayet edilir. 1869’da kendi isteğiyle Kiev’e gönderilen Şeyh Şâmil Ruslar’ın izin vermesi üzerine hacca gitmek amacıyla 31 Mayıs 1869’da İstanbul’a gitti. Aynı gün sadrazamla görüştü. daha sonra Şeyhülislâmı ve Dâhiliye nâzırını ziyaret etti. 15 Ağustos 1869’da Sultan Abdülaziz tarafından Dolmabahçe Sarayı’nda kabul edildi. Yedi ay Koska’da kendisine ayrılan köşkte oturdu. Sultan Abdülaziz, Şeyh Şâmil’e ve aile fertlerine maaş bağlattı. Hac farizasını yerine getirdikten sonra İstanbul'a dönmesi beklendiği için Zarif Paşa Konağı kendisine tahsis edildi. 15 Ocak 1870’te Sultan Abdülaziz’e bir veda ziyaretinde bulunup 25 Ocak’ta İstanbul’dan ayrılan Şeyh Şâmil hac görevini ifa etmesinin ardından 1871 yılında Medine’de vefat etti ve Cennetü’l-bakî da defnedildi. Şeyh Şâmil’in oğullarından Gazi Muhammed, Osmanlılar’ın hizmetine girmiş ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar’a karşı savaşmıştır. Muhammed Şâfıî, Rus ordusunda tuğgeneralliğe kadar yükselmiş, bir süre Moskova’da, daha sonra Kazan’da yaşamıştır. Küçük oğlu Muhammed Kâmil’den olan torunu Said Şâmil 1920’li yıllarda Dağıstan’ın bağımsızlığı için Ruslar’la savaşmıştır.
Bir Nakşibendî şeyhi olan Şâmil lider (imam) seçildikten sonra güçlü hitabeti, kararlı tutumu, askerî ve siyasî dehasıyla Dağıstan’da ve bütün Kafkasya’da temayüz etmiştir. Hem idarî hem dinî otoriteydi. Bundan dolayı yazışmalarında imam ve emîrü’l-mü’minîn unvanlarını kullanmış, hükmü altındaki bölgelerde idari sistemi yeniden düzenlemiştir. Siyasî, idari, dinî ve adlî görevlerde kendisine yardımcı olan bir divan mevcuttu. Ülkeyi nâibliklere ve vilâyetlere ayırarak başlarına idari ve askerî yetkilere sahip nâibler tayin etmiştir. Her nâibin bir müftüsü vardı. Üç dört nâibliğin bir vilâyet oluşturduğu bu yapıda vilâyetlerin başında yüksek rütbeli nâibler bulunuyordu. Ahverdil Muhammed, Kibid Muhammed, Şuayb Molla, Hacı Tcişov, Danyal Sultan ve Hacı Murad ile Gazi Muhammed bunlar arasında sayılabilir. Bunun yanında nâiblerin faaliyetlerini kontrol etmek için muhtesib adı verilen görevliler vardı. Şeyh Şâmil’in oluşturduğu idarî ve askerî yapı, Ruslar’a karşı Dağıstan ve Kafkasya'da yirmi beş yıl boyunca büyük direniş göstermiştir. Rus İmparatorluğu’nun güçlü orduları karşısında unutulmaz destanî bir mücadele veren Şeyh Şâmil'in adı Rus işgaline karşı direnen Kafkas kavimlerinin hâfızasına nakşedilmiştir.
(Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. 39, Şeyh Şamil Md.)
HACI MURAD (1812-1852)
Kuzey Kafkasya'da Ruslar'a karşı istiklâl mücadelesi veren Şeyh Şâmil'in en meşhur naibi.
Kuzey Kafkasya'da (Dağıstan) Avar Hanlığı'nın merkezi Hunzak (Hunzah) şehri yakınlarındaki Zai köyünde doğdu. Babası Hitinav Mahomat (Küçük Muhammed), annesi Fadimat'tır. Avar hanlarının çocuklarına sütanneliği yapan ve bu yüzden kocası ile anlaşamayıp Avar sarayına sığınan annesi tarafından götürülen Murad burada akranı Avar prensiyle beraber büyüdü. On dört yaşında evlendi. İlk ciddi savaş tecrübesini Şubat 1830'da Kafkaslar'da Ruslar'a karşı cihad eden Şeyh Gazi Muhammed'in Hunzak'a saldırısı sırasında yaşadı. Avar hanının ölümünden sonra idareyi ele alan karısı Bahu Bike'nin Ruslar'la iyi geçinmek istemesi üzerine, büyük bölümünü ele geçirdiği Hunzak'ı almak için harekete geçen Gazi Muhammed şiddetli bir direnişle karşılaştı; birçok ölü ve yaralı bırakarak geri çekilmek zorunda kaldı. Bu çarpışmada Bahu Bike'nin yanında yer alan Murad, Avarlar'ın Ruslar'a bağlılığını göstermek için Gazi Muhammed'in müridlerinin savaş alanında bıraktıkları bayrak ve flamaları toplayarak Tiflis'e gönderdi. Gazi Muhammed'in Ruslar tarafından öldürülmesinden sonra onun yerine geçen Hamzat, 25 Ağustos 1834'te Hunzak'ı ele geçirip Bahu Bike'yi ve oğullarını öldürttü. Hacı Murad, Avar prenslerini ortadan kaldırdıktan sonra ülkede tütün ve içki yasağı koyan, tütün içtikleri için kendilerine de hakaret eden Hamzat'ı ağabeyi Osman'la birlikte öldürmeye karar verdi. Hamzat'ı Öldüren Osman aynı anda yakalanıp katledildi (1 Ekim 1834). Hamzat'ın öldürülmesinden cesaret alan Hunzak halkı Hacı Murad'ın etrafında toplandı. Hacı Murad Hamzat'ın müridlerini kılıçtan geçirerek Hunzak'ta duruma hâkim oldu.
Daha sonra Avar hanlığına Mehtule Hanı Ahmed Han'ın getirilmesi Hacı Murad'ın hoşuna gitmedi. Hacı Murad Ruslar'ın Ahmed Han'a gösterdiği itibarı kıskanırken Ahmed Han da cesaretiyle şöhret kazanan Hacı Murad'ı kıskanıyordu. Öte yandan Hamzat'ın yerine geçen Şeyh Şâmil'in gücü gittikçe artıyordu. Ahmed Han Ruslar'a, Şâmil tehlikesine karşı Hunzak'a bir askerî garnizonun yerleştirilmesini teklif etti. Bunun üzerine Ruslar 1837 yılı yazında Avaristan'a bir sefer düzenlediler. Ahmed Han bu fırsattan istifade ederek Hacı Murad'ın gizlice Şeyh Şâmil'le ilişkide bulunduğuna dair Ruslar'a şikâyette bulununca Rus garnizonu kumandanı Lazeryef Hacı Murad'ı tutukladı. Rus Generali Glegenau, Hacı Murad'ın sorgulanmak üzere Temirhanşura'ya getirilmesini emretti. Hunzakta on gün kadar bir topa zincirlenmiş halde kaldıktan sonra Temirhanşura'ya doğru yola çıkarılan Hacı Murad Bustro köyü civarında kaçmayı başardı ve Hunzak yakınlarındaki Tselmes'e yerleşti. Kısa bir müddet sonra Hamzat'a karşı giriştiği hareketlerden dolayı affedilmesi için Şeyh Şâmil'e bir mektup gönderdi. Şeyh Şâmil isteğini kabul ederek kendisini Avaristan'a nâib tayin etti (Ocak 1841). Bu arada General Klegenau Hacı Murad'ı kazanmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Bunun üzerine 2000 kişilik bir Rus birliği Hunzak'tan Tselmes'e yürüdü. Rus kumandan General Bakunin'in ağır yaralandığı çarpışmalarda Ruslar geri çekilmek zorunda kaldılar. Hacı Murad babasıyla iki kardeşinin öldüğü, kendisinin de yaralandığı bu savaştan sonra Tioh'a giderek faaliyetlerine orada devam etti. 29 Kasım 1841'de Şeyh Şâmil'in Avaristan seferine katıldı ve Ruslar'a karşı girişilen mücadelede onun yanında yer aldı. Hunzak hariç Avaristan'daki bütün Rus kaleleri ele geçirildi. 1846'da Kabartay bölgesine yönelik akınlara da katılan Hacı Murad, Terek ırmağı kıyısında büyük bir Rus ordusunu bozguna uğrattıktan sonra Dağıstan'a döndü. Gergebil köyünde bulunduğu sırada Rus ordusunun saldırısına uğradı, yoğun top ateşi altında 1.000 kadar kayıp verdikten sonra geri çekilmek zorunda kaldı.
Hacı Murad'ın 1849'da küçük bir süvari birliğiyle Temirhanşura'yı yeniden basması onun Kafkasya'daki ününü daha da arttırdı. Ocak-Şubat 1850'de, Şâmil'in otoritesini kabul ettirmek için Said Abdullah ile birlikte Aşağı Çeçenistan'ın Yukarı Şunca bölgesine iki defa akın yaptıysa da beklenen sonucu alamadı. Aynı yıl içinde Doğu Gürcistan'a da bir akın düzenleyerek küçük Babaratminskaya Kalesi'ni ele geçirdi. Şeyh Şâmil tarafından Hazar kıyılarındaki Kaytak ve Tabasaran halkını Ruslar'a karşı ayaklandırmakla görevlendirildi. 500 adamıyla Çoha'dan (Chokha) hareket ederek 14 Temmuz'da Derbend ile Temirhanşura arasındaki Boynak'a (Buynak/Buinaki) girdi. Ertesi gün Karakaytak'ı geçerek Tabasaran'a ulaştı. Tarku Şemhali'nin kardeşi Şahveli'yi öldürüp karısıyla çocuklarını kaçırması bölge halkının tepkisine yol açtı ve Şâmil'e kadar ulaşan şikâyetlere sebep oldu. Ruslar 29 Temmuz 1851'de Kuyurih (Kuiarykh) yakınlarında Hacı Murad kuvvetlerine saldırdılar; bu saldırıdan Hacı Murad ve adamları kaçarak kurtulabildiler. Hacı Murad, General Argutinsky'nin Kuşni'ye (Ghozhni / Khoshni) hücumu üzerine Avaristan'a çekildi. Onun Avaristan'a dönmesinin hemen ardından Tabasaran'dan gelen bir heyet Şeyh Şâmil'e, Hacı Murad'ın bu bölgedeki hareketlerinden şikâyetçi olduklarını bildirdi. Bu olay Şâmil ile Hacı Murad'ın arasının açılmasına sebep oldu. Hacı Murad, oğlu Gazi Muhammed'i halef seçmesi dolayısıyla Şâmil'i eleştirmeye başladı. Şeyh Şâmil'in birçok zaferini kendisine borçlu olduğunu söyleyince Şeyh Şâmil muhaliflerinin de etkisiyle onu nâiblikten azlederek yerine Avar hanedanının uzak bir akrabası olan Feth Ali'yi getirdi. Ayrıca mallarının müsadere edilmesini emretti. Hacı Murad çeşitli akınlarda ele geçirdiği ganimeti teslim ederken kendi malını vermek istemedi. Durum silâhlı çatışma noktasına gelmek üzere iken geçici bir uzlaşmaya varıldı. Ancak bu arada Hacı Murad'ın elindekilerin hepsini kılıçla kazandığını, Şâmil'in bunları kılıçla geri alabileceğini söylediği şeklinde rivayetler yayılmaya başladı. Bunun üzerine Şeyh Şâmil Çeçenistan'ın Avturi (Avtiri / Avtur) köyünde nâibleriyle gizli bir toplantı yaparak Hacı Murad'ı hiyanetle suçladı, nâibler meclisi de daha sonra gıyabında onu ölüme mahkûm etti. Hacı Murad, bir söylentiye göre toplantıya katılan bir naibin uyarısı üzerine Vodveezhenskoye (Chakheri) Kalesi'ne giderek Ruslar'a sığındı. Kale kumandanı Prens Vorontsof onu derhal Tiflis'e gönderdi. Bir rivayete göre ise Hacı Murad. karısının doğum yeri olan Aşağı Çeçenistan'daki Gehi köyüne giderken Şâmil'in emriyle Feth Ali'nin adamlarının sürekli ateş tacizi altında girdiği ormanlık alanda yolunu kaybederek Rus askerlerinin eline düşmüş, bir esir muamelesi görmemek için de gönüllü olarak Ruslar'a teslim olduğunu söylemişti. Hacı Murad'ın Şeyh Şâmil ile danışıklı bir şekilde Ruslar'a teslim olduğuna dair bazı görüşler de vardır.
Tiflis'te Ruslar'ın gözetimi altında yaşamaya başlayan Hacı Murad, bir ara ailesini kurtarmak amacıyla Grozni'ye gittiyse de daha sonra Tiflis'e geri döndü. General Dolgorokofun Dağıstan'daki birliklerine katılmasına izin verilinceye kadar Nuha'ya (Nuka) gönderilmesini istedi. Bir süre Nuha'da kaldı. Dağ hayatına ve ailesine duyduğu özlemin artması üzerine kaçmaya karar verdi ve atla yaptığı bir akşam gezintisinde dört arkadaşıyla birlikte kaçtı. Ancak Nuha'daki Rus kuvvetleri kumandanı Albay Korganof'un takibi sonucunda kıstırılarak arkadaşlarıyla birlikte öldürüldü. Cesedi Nuha'ya getirilip halka gösterildi. Bir rivayete göre İlisu'da veya Kuzey Azerbaycan'daki Kıpçak köyünde toprağa verildi. Kesik başı Tiflis'te bulunan Kafkasya genel valisi Prens Vorontsofa gönderildi. Prens Vorontsof'un Hacı Murad'ın kesik başını görünce, "Yaşadığı gibi cesurca öldü" dediği, Şeyh Şâmil'in de onun ölümünden sonra imzasını sol eliyle atmaya başladığı, sebebi sorulduğunda "Sağ kolum kırıldı" cevabını verdiği kaydedilir.
Hacı Murad'ın kızından olma torunu 1914 yılında Azerbaycan'a gelerek dedesinin defnedildiği yeri tahmini olarak belirledi ve üzerine bir mezar taşı koydu. Bu mezar taşı günümüzde Azerbaycan Tarih Müzesi'ndedir. Azeri bilim adamları, 1957'de onun Tengit köyü yakınlarındaki kabrinin yerini kesin olarak tesbit ettiler. Hacı Murad'ın sefer nişanı, bayrağı, seccadesi, testisi, sefer yemek takımı ve ölümünden bir süre önce çekilmiş bir fotoğrafı Dağıstan Müzesi'nde korunmaktadır. Ünlü Rus yazarı L N. Tolstoy, "Hacı Murad" adlı eserinde onun hayatını romanlaştırmıştır.
(Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. 14, Hacı Murad Md.)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Milli Mücadele'de sufilerin rolü hakkında bilgi verir misiniz?
- Yahudileri Ruslar mı mağlup edecek?
- Osmanlı Devletinde devşirme usulü nasıldı? Yeniçeri Ocağı İslam Hukukuna uygun mudur? Hacı Bektaş-ı Veli kimdir? Osmanlı yeniçeri teşkilâtı Bektaşi midir?
- Tolstoy Müslüman mıydı?
- Emir Sultan Hazretleri hakkında bilgi verir misiniz?
- Osmanlı neden çocuklarını ve kardeşlerini öldürtmüştür? "Fatih ve kardeş katli" konusunda detaylı bilgi verir misiniz?
- İMARET
- Osmanlı padişahlarının bağlı olduğu tarikatlar hangileridir?
- Takiyüddin Rasathanesi niçin kapatılmıştır?
- Zahid el Kevseri ve Makalat adlı eseri hakkında bilgi verir misiniz?