Sebe suresinde Allah’ın sıfatları neden ters olmuş?

Tarih: 15.07.2022 - 16:03 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Sebe Suresi (34):2.
“Allah, yere gireni, yerden çıkanı; gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O, çok merhamet edicidir, çok bağışlayıcıdır.”
- Kuran'ın çoğu yerinde Allah, kendisini “Çok bağışlayıcı ve çok merhametli” olarak adlandırmıştır. Fakat bu ayette neden ters çevrilmiştir? “Çok merhametli ve bağışlayıcıdır…”
- Genellikle Allah kendisini “bağışlayıcı ve çok merhametli” olarak adlandırırdı. Ama burada tam tersi. Bu nasıl açıklanabilir, bunun hikmeti nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu güzel sorunun tahkiki münasebetiyle soru sahibini tebrik ediyoruz.

Gerçekten, gerek mensup gerek diğer irablarla (ötre, esre şeklinde) gelen “Rahim-Ğafur” isimlerinin birlikte zikredildiği tekrarların sayısı 72’dir. Bütün bu yerlerde Ğafûr ismi Rahîm isminden önce zikredildiği halde, Sebe suresinin ikinci ayetinde Rahim ismi Ğafur isminden önce zikredilmiştir.

Her tarafı hikmet dolu Kur'an-ı Hakîm'in bu istisnasının elbette bir / birkaç hikmeti vardır. Birinci ayetin fezlekesinde yer alan Allah’ın “Hakîm” ismi bu ayetin üslubundaki farklılığın bir hikmeti olduğuna bir işaret olabilir.

- Bir hikmeti şu olabilir:

Ayette meal olarak zikredilen “Allah, yere gireni, yerden çıkanı; gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O, çok merhamet edicidir, çok bağışlayıcıdır.” ifadesinde, önce gökten (rızkın) indirildiğine, sonra da (ruhların ve amellerin) göğe yükseldiğine işaret edilmiştir.

Mücessem bir rahmet olan yağmurun ve rızkın indirilmesi bir rahmet eseri olduğu için önce Rahîm ismi zikredilmiştir.

Yapılan iyi amellerin, ölen ruhların yukarıya çıkması ise, bir ilahi lütuf ve ihsan olduğuna işarettir. Kusurlarıyla birlikte amellerin, günahlarıyla birlikte ruhların yukarıya kabul edilmesi, Allah’ın -bağışlamayı ifade eden- Ğafur isminin bir tecellisidir. Onun için ikinci mertebede bu ismin zikredilmiş olması, “mevcut hale mutabakattan ibaret olan” belağat nokta-i nazarında çok harika düşmüştür. (krş. Razi, Maverdi,Maturidi, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

- Şöyle bir hikmet de düşünülebilir:

Gökten inen melekler, vahiyler, rızık, yağmur ve benzeri şeylerin makamı bir nevi melekût ciheti olduğundan, doğrudan mukaddes kudretin, kutsal hikmetin ve esbaba bulaşmamış saf merhametin bir tezahürüdür. Buna işaret etmek üzere, bu makama uygun olarak önce rahmeti sonsuz Allah’ın Rahîm ismine yer verilmiştir.

Sonra, bitkiler, hazineler, defineler, ölüler ve benzeri şeylerin yerden çıkmalarını ifade eden ve eşyanın sebeplere bulaşan mülk cihetinin bu durumuna uygun olarak “kusurları, hataları bağışlayan” manasına gelen Ğafûr ismine yer verilmiştir.

- Keza denilebilir ki, bu ayette yaratılan her şeyin varlığına özetle işaret edilmiştir. Kâinatın varlığına iki açıdan bakılabilir:

a) Kâinatın yoktan var edilmesi.

Bu cihetten bakıldığında her şeyin arka planında sonsuz bir rahmetin yattığında şüphe yoktur. Sonsuz ilim, kudret, hikmetin oluşturduğu pozisyon, nihayetsiz bir rahmetin kompozisyonudur.

Yaratılışın bu ilk safhasına dikkat çekilirken, Rahîm isminin ilk önce zikredilmesi, yaratılışın bu ilk safhasına muvafıktır. 

b) Yeniden yaratılması.

Yaratılışın ikinci safhasında ise varlığın varlıkta durup devam etmesiyle ilgili olup sırr-ı kayyumiyete bakar.

Bu safhada değişik sebepler, inşalar söz konusu olduğundan onlardan ileri gelen kusurlar ve noksanlıklar bulunur.

Sebeplerin bu kusurlarına rağmen, kâinatın varlıkta durdurulması, kusurları görmezlikten gelen, icap ettiği yerde düzeltmeler yapan ve bağışlayıcı manasına gelen Ğafûr isminin tecellisi söz konusudur.

Bu sebeple ayetin ikinci cümlesinde bu isme yer verilmiştir. Bu da “nazm-ı mebaninin nazm-ı maaniye” olan mutabakatını ortaya koymaktadır ki, bu çok önemli bir belagat misyonu ve bir i’caz parıltısıdır. Fe sübhanellah!..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun