Sancağı bir yiğide vereceğim...

Tarih: 04.07.2024 - 14:46 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamberimiz Haber Savaşında sancağı kime vermiştir?
- Bu olayı anlatıp açıklamasını yapar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hayber savaşı zorlu geçmiştir. Kuşatma uzun sürmüştür; fetihten ümit kesilir gibi olmuştur. Konuyla ilgili bir hadis-i şerifi ağağıya alıyoruz.

Ebû Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (asm) Hayber Savaşı’nda şöyle buyurdu: 

«لأعطِينَّ هذِهِ الراية رجُلا يُحبُّ اللَّه ورسُوله، يفتَح اللَّه عَلَى يديهِ»

قال عمر رضي اللَّهُ عنه: ما أَحببْت الإِمارة إلاَّ يومئذٍ فتساورْتُ لهَا رجَاءَ أَنْ أُدْعى لهَا، فدعا رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم عليَ بن أبي طالب، رضي اللَّه عنه، فأَعْطَاه إِيَّاها، وقالَ:

«امش ولا تلْتَفتْ حتَّى يَفتح اللَّه عليكَ»

فَسار عليٌّ شيئاً، ثُمَّ وقف ولم يلْتفتْ، فصرخ: يا رسول اللَّه، على ماذَا أُقاتل النَّاس؟ قال:

«قاتلْهُمْ حتَّى يشْهدوا أَنْ لا إله إلاَّ اللَّه، وأَنَّ مُحمَّداً رسول اللَّه، فَإِذا فعلوا ذلك فقدْ منعوا منْك دماءَهُمْ وأَموالهُمْ إلاَّ بحَقِّها، وحِسابُهُمْ على اللَّهِ»

“Bu sancağı, Allah’ı ve Resûlünü seven, Allah’ın fethi kendisine nasip edeceği bir yiğide vereceğim.”

Ömer (ra) demiştir ki, “Emirliği o günkü kadar hiçbir zaman arzu etmedim. Beni çağırır ümidiyle Resûlullah’a kendimi göstermeye çalıştım durdum. Resûlullah (asm) Ali İbni Ebû Tâlib’i çağırdı, sancağı ona teslim etti ve şöyle buyurdu:

“Yürü, Allah fethi müyesser kılıncaya kadar sağa-sola bakınma!”

Ali derhal hareket etti, sonra durdu ve arkasına dönmeden (gözlerini hedeften ayırmadan) seslendi:

- Ey Allah’ın elçisi, onlarla ne (yapmaları) için savaşayım?

Peygamber (asm) şöyle buyurdu:

“Onlarla, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şehadet getirmelerine kadar savaş. Bunu yaptıkları an, -dinin yasaklarını çiğnemedikçe- kanlarını ve mallarını senden korumuş olurlar. Asıl hesapları(nı görmek ise) Allah’a aittir.” (Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 33. Ayrıca bk. Buharî, Fezâilü’l-ashâb 9)

Hayber’in fethi, zorlu savaşlardan sonra hicrî yedinci yılda gerçekleştirilmiştir. Zira Hayber, o devre göre pek sağlam kalelere sahipti. Medine civarından sürülen Yahudilerden bir kısmı da buraya gelip yerleşmişlerdi. Bu hâliyle Hayber Müslümanlar için büyük bir tehdit oluşturmaktaydı. Bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için Hayber üzerine yürünmüştü. Hudeybiye Antlaşması’ndan yaklaşık bir ay sonra gerçekleştirilen Hayber Savaşı sırasında Kamûs Kalesi şiddetle direnmişti. Fetihten ümit kesilmeye başlandığı bir günün akşamında Hz. Peygamber (asm), hadis-i şerifte yer alan açıklamada bulunmuş ve fethi müjdelemiştir.

Hz. Ömer’in (ra) emirliği o gün çok arzu ettiğini belirtmesi, hem fetih şerefine ermek istemesi hem de sancağı alacak kişinin “Allah ve Resûlü’nü sevdiği”, bir başka rivayete göre de “Allah ve Resûlü’nün de kendisini sevdiği” bildirilmiş olmasındandır. Böyle bir mazhariyete ulaşmayı kim istemez ki?..

Konuya ait başka rivayetlerden öğrendiğimize göre, Hz. Ali (ra)’nin o günlerde gözleri ağrıyormuş. Hz. Peygamber (asm), kendisini çağırmış, tedavi etmiş, sancağı teslim etmiş ve  emri vermiştir. Hz. Ali, emre uygun olarak derhal yola çıkmış, “sağa-sola bakınma” talimatını da zahirî manada anlamış, dönüp sorması gereken soruyu bile talimata aykırı davranmamak için yönünü değiştirmeden ve gözünü hedeften ayırmadan, yüksek sesle sormuştur. Hz. Ali’nin, fethi gerçekleştirmek maksadıyla ne kadar süratli ve dikkatli davrandığını gösterdiği için hadis burada zikredilmiş olmaktadır.

Bu demektir ki, hayra koşmak, uluslararası ilişkilerde de aynen geçerlidir. Yani Müslüman her yerde her seviyede her meşrû görevde tereddüt göstermeden, görevini süratle yapar.

İslamda savaş, kelime-i şehâdet getirilinceye kadardır. Müslüman olanlar, can ve mallarını güvence altına almış olurlar. Müslüman olmayan fakat cizye vermeyi kabul edenler de aynı sonuca ulaşırlar. Müslüman olduktan sonra, İslam esaslarına göre sorumlu tutulmaları gerekli bir suçları varsa ve bu sebeple can ve mal emniyetlerini ortadan kaldırmışlarsa, bunun hesabını vereceklerdir. Başkalarından gizledikleri hesaplarını ise, zaten Allah Teâlâ görecek, dilerse hesaba çekecek, dilerse affedecektir. Zira kalplerdekini bilen sadece Allah Teâlâ’dır.

Buna göre;

1. Ashâb-ı kirâm hayra koşmakta tereddüt etmezlerdi. Hz. Ali’nin davranışı bunun örneklerindendir.

2. Hz. Ali’nin Allah ve Resûlü’nü sevdiği, Allah ve Resûlü’nün de Hz. Ali’yi sevdiği Hz. Peygamber (asm) tarafından bildirilmiştir.

3. Resûlullah (asm) bazen olacakları önceden bildirirdi. Hayberin Fethi’ne dair müjdesi bunun örneklerindendir.

4. Harbte düşman, önce Müslüman olmaya davet edilir. Özellikle İslâm’dan haberi olmayan düşmana bu davet mutlaka yapılır.

5. Müslüman olmak için kelime-i şehadeti söylemek yeterlidir. Dilsizlerin inandıklarını işaretle belirtmeleri kâfidir.

6. Hayırlı işlerde sürat göstermek tavsiye edilmiştir.

7. Allah Teâlâ hiçbir şeyi yapmaya mecbur değildir. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., Hadis No: 95)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 72
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun