Sabahleyin Übnâ'ya baskın yap, sonra yak, hadisini açıklayabilir misiniz?

Tarih: 30.04.2015 - 07:24 | Güncelleme:

Soru Detayı

1) ''Sabahleyin Übnâ'ya baskın yap, sonra yak!" (Ebû Dâvûd, Cihâd: 91; Ibn Mâce, Cihâd: 31) hadisini açıklayabilir misiniz?
- Übna halkı Müslümanlara bir saldırıda mı bulunmuştur?
2) ''Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, (düşmana) sabah namazı (vakti girince) baskın yapardı. (Sabah namazı vakti girdimi) iyice kulak verirdi. Eğer ezan sesi duyarsa (baskından) vazgeçerdi. Yoksa hücuma geçerdi.'' ve "Eğer (uğradığınız memleketlerde) bir mescid görür ya da bir müezzin (sesi) işitirseniz, (oranın halkından) kimseyi öldürmeyiniz.”
- Bu hadislere göre Müslüman olup-olmadığı bilinmeyen, Müslümanlara karşı da bir düşmanlıkta bulunmayan ve hiç İslama davet etmeden bir yere baskın yapıp onları kılıçtan geçirmenin caiz olduğu mu anlaşılıyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, bu rivayetler savaş hukukuyla ilgilidir ve savaş anında söylenmiştir.

1) Übnâ baskını, durup dururken yapılmış bir şey değildir. Üsame b. Zeyd, Hz. Peygamber (asm)'in Rumlara karşı savaşması için en son hazırladığı bir ordunun komutanıdır.

Rivayete göre Peygamberimiz (asm) Usame’ye, babasının öldürüldüğü yere (Mute’ye) kadar gitmesini ve o yolun üzerinde bulunan Übna bölgesine vardığı zaman onlara sabahleyin baskın yapmasını emretmiştir. Çünkü o bölge halkı Müslümanları sürekli rahatsız ediyordu. Peygamberin elçilerini öldürmüşlerdi. Onlara bir ders vermek gerekiyordu. Hz. Peygamber (asm), Üsame kumandasında bir ordu göndermek istedi. (krş. İbn Sad, Tabakat, 2/190-191)

İşte bu konuyla ilgili Üsâme, Hz. Peygamber (asm)'in, kendisine şöyle emrettiğini söylemiştir:

“Sabahleyin Übnâ'ya baskın yap, sonra (o bölgenin bağ-bahçesini, ağaçlarını) yak!" (Ebû Dâvûd, Cihâd: 91; Ibn Mâcc, Cihâd: 31)

Bu hadiste, insanların yakılması diye bir şey söz konusu değildir. Yakılması emredilenler bağ-bahçe ağaç, arazi gibi ürünlerdir.

- Alimlerin büyük çoğunluğuna göre icap ettiği takdirde düşmanın bağ bahçesini yakmak caizdir. (bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 6/155)

Beni Nadr Yahudileriyle yapılan savaşta onların ağaçları, bağ bahçeleri tahrip edilmiş ve yakılmıştı. Bu davranış hakkında yapılan dedikodular üzerine,

 “Hurma ağaçlarından kestikleriniz veya kökleri üzerinde kaim kılarak (dikili olarak) bıraktıklarınız da ancak Allah’ın izniyledir ve bu, fasıkların perişan olmaları içindir.” (Haşr, 59/5)

mealindeki ayet inmiş ve bu işin doğruluğu onaylamıştır.

Bu hadise de söz konusu alimlerin görüşünü desteklemektedir. (bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri; Avnu’l-Mabud, 7/197)

2) Kaynaklarda bu konuda “İslam daveti kendilerine ulaşan kâfirlere -haber vermeden- baskın yapmanın caiz olduğu bölümü” şeklinde başlık kullanılmaktadır. (bk. Müslim, Cihad, 1;  Nevevi, Şerhu Müslim, 12/35)

Rivayete göre, “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, (düşmana) sabah namazı (vakti girince) baskın yapardı. (Sabah namazı vakti girdi mi) iyice kulak verirdi. Eğer ezan sesi duyarsa (baskından) vazgeçerdi. Yoksa hücuma geçerdi.” (Nevevi, 4/84)

- Önce hadis kaynaklarında genellikle bu baskınların yapıldığı bölgeler “kafirlerin ikamet ettiği yerler” olarak bildirilmiştir. Bu ise, prensip olarak -insanların malumatı dairesindeki bilgilere göre- oralarda Müslümanların bulunmadığı yerler olduğunu göstermektedir.

- İslam davetinin kendilerine ulaşmış kâfirlere karşı -onlara haber vermeden- baskının yapmanın caiz olup olmadığı hususunda İslam alimleri ihtilaf etmişlerdir. Burada genellikle üç görüş söz konusudur:

a) Davet ulaşsın ulaşmasın, kâfilere haber vermeden onlara baskın yapmak caiz değildir. İmam Malik ve daha başkalarına ait olduğu bildirilen bu görüş zayıftır.

b) Davet ulaşmasa da onlara haber vermeden baskın yapmak caizdir. Bu görüş daha da zayıf kabul edilmiştir.

c) Üçüncü görüşe göre, eğer ilgili kâfirlere İslam daveti daha önce ulaşmışsa, bunlara karşı yapılan bir baskını önceden haber vermek vacip değil, müstahaptır. Şayet davet ulaşmamışsa, önceden haber vermek vaciptir. Alimlerin büyük çoğunluğuna ait olan bu görüş en sahih olarak kabul edilmiştir. (bk. Nevevi, 12/35-36)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun