Rüyetullah nedir?

Değerli kardeşimiz,

İnsan, Allah'ın özel muhatabıdır. Allah ona akıl vermiş, latifeler bahşetmiş, hislerle zengin kılmıştır. Bu insanın mazhar olacağı en büyük bir lütuf ise rüyetullah olacaktır. Rüyetullah, Allah'ın cennetten kullarına görülmesidir. Gariban birisine tanımadığı bir kimse her ay yüklü miktar para gönderse, o kimsenin en ziyade merak ettiği husus “Acaba bana bu ikramı yapan, nasıl biridir?” sorusu olur. Benzeri bir şekilde bu insan, kendisine sayısız ikramlarda bulunan Allahı elbette merak eder, Onun rüyetine çok ciddi bir iştiyak duyar.

“Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insan kalbine gelmemiş...” (bk. Buhâri, Tefsir 32/1) bir âlem olan cenneti, bu dünyada hakkıyla anlamak mümkün değildir. Dolayısıyla, cennetteki ihsanların en ilerisi olan rü’yet de bu dünyada kavranamaz. Rü’yetin hak olduğuna inanırız, keyfiyetini ise bilemeyiz.

Cennet ehlinin görmeleri bu dünyadakinden çok ileri seviyededir; aralarında gölge ile asıl kadar fark vardır. Böyle olunca o kâmil ruh, o anda bir feyze gark olacak ve Rabbini cihetten, mesafeden ve şekilden münezzeh bir keyfiyetle seyrederek kendinden geçecektir. Bu mazhariyet, cennet nimetlerinden edinilen zevklerle kıyaslanmayacak kadar ileri bir hazdır. 

Şu ayet, rüyetullah nimetini anlatır:

إِلَى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ   وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ 

 “O gün bir kısım yüzler parlaktır. Rablerine nazırdır.” (Kıyame, 75/22-23)

Mutezile, ayette geçen  نَاظِرَةٌ kelimesine “bakmak” değil, “beklemek” manası vererek “Rablerinin lütfunu beklerler” şeklinde değerlendirirler, rüyetullaha delil olan bu ayeti tevil ederler. “Hâlbuki gayeye ermeyen bir bekleyişin neticesi neşe değil, hayal kırıklığı ve elemdir.” (Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, VIII, 5483)

Sahih hadislerde belirtildiğine göre müminler, bulutsuz bir günün öğle vaktinde güneşi ve bulutsuz bir gecede dolunayı gördükleri gibi Allah’ı ahirette görecektir. (İbn Hanbel, III, 16; IV, 13-14; Buhârî, Tevḥîd, 24; Müslim, Îmân, 299, Zühd, 16)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet