Rad suresi, 33 ve 34. ayetlere göre sapan kişi ölünceye kadar iman edip kurtuluşa eremez mi?
- Kişi her ne günah işlerse işlesin tövbe edip kurtuluş şansı var mıdır?
Değerli kardeşimiz,
Elbette kurtuluşa erebilir. Vefat etmeden önce iman eder ve iman ile vefat ederse, bu durum bütün insanlar için geçerlidir.
İman eden kişinin daha önce yaptığı iyilikler boşa gitmediği gibi, iman ettiği andan itibaren diğer (önceki) bütün günahları affolunur.
Bu durum şu ayette açık ve net olarak müjdelenmiştir:
"Ancak şu var ki dönüş yapıp iman edenler güzel makbul işler işleyenler bundan müstesnadır. Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara çevirir. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur)." (Furkan, 25/70)
Soruda geçen ayetlerde, iman etmeden vefat edenlerin, ahiretteki durumları haber verilmektedir.
İlgili ayetlerin mealleri şöyledir:
“Herkesi hak ettiğine göre yönetip gözeten Allah, -bir de O'na ortaklar koşuyorlar- hiç başkalarıyla bir olur mu? De ki: 'Söyleyin bakalım onların isimlerini? Siz Allah'a yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi bildiriyorsunuz? Yoksa kuru laf mı söylüyorsunuz?' Doğrusu inkâr edenlere tuzakları güzel göründü de doğru yoldan saptırıldılar. Allah'ın saptırdığı kimseyi doğru yola iletecek yoktur."
"Onlar için dünya hayatında büyük bir azap vardır; ahiret azabı ise elbette daha çetindir; onları Allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur.” (Rad, 13/33-34)
Müfessirler, "Söyleyin bakalım onların isimlerini?" mealindeki cümleyi sahte tanrıların hiçbir isimlendirmeye, nitelendirmeye veya tanımlamaya değmeyecek kadar anlamsız şeyler olduğuna işaret eden küçültücü bir ifade olarak yorumlamışlardır.
Bir görüşe göre de bu cümle tehdit ifade etmektedir yani, "İddia ettiğiniz gibi onları ilâh olarak isimlendirin, sonunda ne olacağını göreceksiniz!" anlamındadır. (Şevkânî, ilgili ayetin tefsiri)
“Kuru laf” diye tercüme ettiğimiz "zahir mine'l-kavl" ifadesini müfessirler, "gerçek olmayan, yok olmaya mahkûm, boş, yalan söz veya müşriklerin iddiasına göre zahirî bir delil" anlamlarında yorumlamışlardır. (Şevkânî, a.y.)
Yerlerde ve göklerde olup biten her şeyden haberdar olan yüce Allah, sahte tanrıların şefaatçi olacaklarına dair iddiaların batıl olduğunu da bilmektedir.
Buna rağmen müşrikler O'na ortak koştukları için, "Siz Allah'a yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi bildiriyorsunuz? Yoksa kuru laf mı söylüyorsunuz?" sorusuyla onları kınamaktadır.
Allah'ın yeryüzünde ortağının bulunmadığının ifade edilmesi, başka yerlerde bulunduğu anlamına gelmez. Şüphesiz ki gökte de yerde de ilâh sadece Allah'tır. (Zuhruf 43/84)
Allah'ın saptırmasından maksat, inkarcılıkta ısrar edenleri kendi hallerine bırakmasıdır. Allah'ın yardımsız olarak kendi haline bıraktığı kimseyi doğru yola iletecek kılavuz yoktur. Böyleleri hem dünyada hem de ahirette Allah'ın azabını hak etmişlerdir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hz. Ebu Bekir'in, Hz. Osman’a selam verince duymaması olayı doğru mu?
- Kim Rahman'ın zikrinden gafil olursa... ayetini nasıl anlamalıyız?
- Çevremizde, az da olsa, "Görmediğime inanman" diyen kişilerle karşılaşıyoruz. Bunlara bu yanlış düşüncelerinden vazgeçirmek için neler söylemeliyiz?
- Hidayet Allah'tandır, sözü nasıl anlaşılmalıdır?
- Mekke müşriklerinin Peygamber Efendimiz (asv)'e, "Sana öğretilenlerin Yemame'li Rahman tarafından öğretildiğini duyduk. Bu sebeple biz Rahman'a asla inanmayız." dedikleri iddiasına ne dersiniz?
- İslam dinindeki yasaklar, öteki dinler için de geçerli midir? Gayrimüslimler, İslam'ın hükümlerinden mesul müdür?
- Hidayet ve dalalet sadece inanç esaslarında mı olur?
- Mekke'de doğan bir çocukla, dünyanın her hangi bir yerinde doğan İslam'dan habersiz bir çocuk, manevi mesuliyet yönünden bir tutulabilir mi?
- Dünyanın ıssız bir köşesinde yaşayan ve İslâm dininden habersiz olan bir insan, âhirette nasıl sorumlu tutulabilir?
- Yanımızda dine yada haşa mukaddesata küfür edenler oluyor ne yapmalıyız?