Putperest ve Zerdüşt kadın esirlerle cinsel ilişki caiz mi?

Tarih: 15.10.2021 - 20:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Aşağıda Wikipedia’nın “Sexual slavery ın Islam” başlığı altında yazılanların kendimce yaptığım Türkçe tercümesi bulunuyor. Bu bilgiler doğru mu öğrenmek istiyordum. İnternette araştırmama rağmen cevapları bulamadım. Sizin yardımınızı rica edecektim.
1) “Çoğu geleneksel bilgin, gerekirse zorla bile olsa, cinsel ilişkiden önce bir pagan cariyenin ihtidasını talep eder. Hukukçuların çoğu, Zerdüşt veya putperest kadın esirlerle cinsel ilişkiye izin vermez. O kadınların dönüştürülmesini gerektiğini söylerler. Bu kadınlar cinsel ilişkiden önce dönüştürülebilir. İbn Hanbel, Müslüman olmaya zorlanmaları halinde putperest ve Zerdüşt kadın esirlerle cinsel ilişkiye girmesine izin vermiştir. Birçok gelenek, kadın esirlerin isteyerek dönmedikleri takdirde İslam'ı kabul etmeye zorlanmaları gerektiğini belirtir. Hasan el-Basri, Müslümanların bu amaca çeşitli yöntemlerle ulaşacaklarını anlatır. Zerdüşt cariyeye kıbleye dönmesini, şehadet etmesini ve abdest almasını emreder. Onu kaçıran kişi, bir adet döngüsünden sonra onunla cinsel ilişkiye girecekti. Bununla birlikte, diğer bilginler, efendisi onunla cinsel ilişkiye girmeden önce yapmadan önce, cariyeye dua etmeyi ve kendini temizlemeyi öğretmesi gerektiği koşulunu ekler.”
2) “Hanefiler, potansiyel erkek alıcıların bir kadın kölenin kollarını, göğüslerini ve bacaklarını açmasına ve dokunmasına izin verdi.”

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, kölelik ve cariyelik İslam’ın getirmediği, ama önce ıslah ettiği ve zamanla tamamen kalkmasını hedeflediği bir statü idi; dünya milletlerinin de aynı noktaya gelmeleri sonunda geri dönüşsüz olarak tarihe karıştı.

Bu nedenle, köle ve cariye konusunu İslam’a mal etmek ilmi olmadığı gibi objektif de olamaz.

Ayrıca, savaş esiri ile cinsel ilişki caiz değildir, haramdır. Esir kadına tecavüz eden askere, zina haddi veya ölüm cezası verilebilir.

Cariyeliğin olduğu dönemlerde, savaş sırasında düşman tarafından esir edilen kız ve kadınlar "cariye" olarak alınırdı. Hukuk itibariyle ganimet sayıldıklarından, İslam devleti tarafından hizmetçiye ihtiyacı olan gazilere verilirdi. Artık o andan itibaren "cariye" ailenin bir parçası ve bir ferdi olarak kabul edilir, ona göre muamele görürdü. Cariyenin sahibi olan "efendi" onu şahsî hizmetlerinde ve ev işlerinde istihdam edebildiği gibi, isterse, ayrıca bir nikah kıymaya ihtiyaç duymadan istifade edebilirdi.

Cariyeliğin olduğu dönemlerle ilgili soruda geçen konulara gelince:

Cevap 1:

Bu bilginin tamamen doğru olduğu söylenemez.

Biz burada sağlam gördüğümüz bazı bilgileri vereceğiz. Okurlarımız doğru olanı görmüş olacaklardır:

İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur. (bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163)

Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur. (bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi)

Hanefî mezhebine göre teserrinin, yani cariye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermenin gerçekleşmesi için iki şart vardır:

Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (karı koca hayatı yaşamak istediği) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.

İkincisi: Diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan birçocuk edinme arzusu da şarttır. (bk. el-Bedai, 8/344-45-Şamile)

Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir. (bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-Şamile)

“Müşrik kadınlar iman etmedikçe onlarla evlenmeyin!” (Bakara, 2/221)

- Kadınlarla beraber olmak (tabiri caizse onlarla evlenmek) iki şekilde olur: Hür kadınla nikah akdiyle ve cariye ile de (milkü'l-yemin) mülkiyet yoluyla. Ayette cariye veya hür vasfını kullanmadan yalnız “kadınlar” denilmesi, hem hür hem köle / cariyeyi içine almaktadır.

Buna göre, bu ayette “hür olsun cariye olsun” müşrik bir kadınla (geniş ve dar anlamıyla) evlenmenin caiz olmadığı ifade edilmiştir.

“Kafir kadınları nikahınızda tutmayın.” (Mümtehine, 60/10) mealindeki ayette ise, genel olarak müminlerin kafir kadınlarla evlenmeleri yasaklanmıştır.

- Bu ayetlerden anlaşılıyor ki, İslam’da prensip olarak kafir olan kadınlarla evlenmek caiz değildir. Bunun bir istisnası vardır ki oda Ehl-i kitap yani Yahudi veya Hristiyan olan kadınlardır.

“Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılındı. Ehl-i kitabın kestikleri ve diğer yiyecekleri size helâldir. Sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Namuslu, zinaya girmemiş ve gizli dostlar edinmemiş insanlar halinde yaşamanız şartıyla, müminlerden hür ve iffetli kadınlarla, sizden önceki Ehl-i kitaptan hür ve iffetli kadınlar da mehirlerini verip nikahladığınızda size helaldir.” (Maide, 5/5)

mealindeki ayette bu ruhsata işaret edilmiştir.

İbn Kudame bu konuda şu başlığı kullanmıştır:

“Mecusi ve benzerleri milletlerden olan hür kadınlarla evlenmek haram olduğu gibi, onların cariyeleriyle de karı koca hayatı yaşamak haramdır.” (el-Muğni, 7/134)

- İmam Nevevi de bu kaideyi seslendirmiş ve şöyle demiştir:

“Hangi sınıftan hür kadınlarla beraber olmak caiz değilse, o sınıfın cariyeleriyle de mülkül-yemin yoluyla beraber olmak caiz değildir. Örneğin, Ehl-i kitap olmayan hür veya cariye kadınlarla beraber olmak yahut da kadını bacısıyla veya halasıyla aynı anda nikah altına almak caiz değildir. (bk. el-Mecmu, 16/232)

Cevap 2:

Dört mezhebin ittifakıyla damad adayı, almak istediği hür kadının yüzüne ve bileklerine kadar ellerine bakabilir. Hanefilere göre ayaklarına da bakabilir. (bk. el-Mevsatu’l-fıkhiyetu’l-Kuveytiye, 19/199)

Hanefi ve Şafiilere göre, “hunsa müşkül” (hermafrodit olan) kimselerin avreti de normal kadınların avreti gibidir. (bk. a.g.e, 20/23)

Mezheplere göre cariyeye bakmanın hükmü:

Hanefilere göre, cariyenin yabancı erkeklere karşı avreti, hür kadınların mahremlerine karşı avreti gibidir.

Malikî ve Şafiilere göre cariyelerin avreti erkeklerin avreti gibidir.

Hanbelilere göre, cariyenin avret yeri hür kadınların avret yeri gibidir. (bk. a. g.e., 31/49)

Hanefilere göre, yabancı erkeğin yabancı bir genç kadının bedenin herhangi bir yerine dokunması haramdır. Yaşlı olana dokunma ruhsatı vardır.

Diğer üç mezhebe göre, yaşlı veya genç fark etmez, yabancı kadının bedeninin herhangi bir yerine yabancı bir erkeğin dokunması haramdır. (bk. a.g.e, 31/55)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun