Peygamberin nefsiyle uğraşması gerekmiyor mu?

Tarih: 15.01.2024 - 09:48 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamber efendimizin kalbi açıldığına ve şeytanın payı olarak adlandırılan siyah kısım kalbinden çıkarıldığına göre, onun hâlâ nefsiyle uğraşması gerekiyor mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, bu olay Hz. Peygamber (asm) Efendimizin imtihan edilmeyeceği değil, yükleneceği peygamberlik görevinin taşıması ve miraç gibi harika bir mucizeye hazır olması için gerekli donanımın verilmesi demektir.

Unutmamak gerekir ki, peygamberlerin iki önemli görevi vardır. Biri, vahyin metnini tebliğ edip mesajını açıklamak. İkincisi, her insan gibi imtihanın gereği olan hayatın sorularına sözlü ve fiili olarak cevap vermektir.

Rivayete göre, Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu:

“İnsanların en şiddetli belalar görenleri peygamberlerdir, sonra fazilette onlara yakın olanlar sonra da bunlara yakın olanlar.”

Bu hadisi, benzer ifadelerle Tirmizi, Darimi, Nesai, İbn Mace, Hâkim rivayet etmiştir. Tirmizi bunun sahih olduğunu bildirmiştir. (bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 10/111)

Rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (asm) “İnsanlardan hiç kimse yoktur onun cinlerden (şeytanlardan) bir karini / arkadaşı olmasın.” diye buyurduğunda oradakiler “Ya Resulallah! Bu senin için de mi geçerlidir?” diye sorunca, şöyle buyurdu: “Evet, bu benim için de geçerlidir, şu var ki, Allah bana yardım etti de (şeytanım) teslim oldu oldu, artık bana hayırlı işlerden başka bir şey telkin etmez.” (bk. Müslim, 2814, İbn Hanbel, 4392)

Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadesinden peygamberlerin de nefisleri olduğunu öğreniyoruz:

“Hazret-i Yusuf Aleyhisselam اِنَّ النَّفْسَ َلاَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ اِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّى (Rabbimin rahmetinin kucağına aldığı müstesna, bütün nefisleri daima kötülüğü telkin ederler) demesiyle, nefs-i emmareye itimad edilmez. Enaniyet ve nefs-i emmare sizi aldatmasın. İhlası kazanmak ve muhafaza etmek ve manileri defetmek için, gelecek düsturlar rehberiniz olsun” (Lem'alar, s. 160)

Peygamber Efendimizin (asm) şu duası da onun bu konudaki durumunu göstermeye kâfidir:

“Allah’ım! Bana hatalarımı, cahilliğimi, işlerimdeki israfımı ve benden daha iyi bildiğin (kusurlarımı) bağışla! Allah’ım! Benim ciddi ve gayr-ı ciddi (sözlerimi ve işlerimi), hata eseri veya bilerek yaptıklarımı, affedip bağışla, şüphesiz bunların hepsi bende vardır. Allah’ım! Öne alarak veya tehir ederek (münasip yerinden kaydırdığım kavli ve fiili işlerimi), gizlediklerimi ve açıktan yaptıklarımı, senin benden daha iyi bildiğin işlerimi affet! Öne alan da geriye bırakan da sensin, sen her şeye kadirsin.” (Buhari, h. no: 6398; Müslim, h. no: 2719)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun