Peygamberimiz içeceği önce hanımına mı ikram ederdi?

Tarih: 16.06.2023 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamber (asm) Hz. Aişe ile yemek yiyeceği vakit eğer sofra da içilecek bir şey varsa önce O'na (r.a) içirdiğini sonra da O'nun içtiği yerden içtiği rivayeti var mı; sahih mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet, bu hadisler sahihtir.

Hz. Aişe validemizin rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:

“Resulüllah aleyhissalatü vesselam beni yemeğe çağırırdı; ben de onunla birlikte yerdim. Bazen bir et parçası alır bana teklif eder ısırır mısın, der. Ben de o parçayı ısırır tabağa koyardım. O da o et parçasını alır benim ısırdığım yerden ısırarak yerdi. Sonra içecek bir şeyler ister kendi içmeden bana teklif eder, ben de ondan içer ve içtiğim kabı bırakırdım sonra O, o kabı alır benim ağzımın dokunduğu yerden içerdi.” (Nesai, Taharet, 178)

"Resulullah aleyhissalatü vesselam, hayızlı olduğum halde meşrubatı bana verirdi, ben içtikten sonra kalanı benim ağzımın dokunduğu yerden içerdi." (Nesai, Taharet, 178)

"Ben âdetli iken bir şey içer sonra onu Resulullah aleyhissalatü vesselama uzatırdım, o da ağzını tam benim ağzımın değdiği yere koyarak içerdi. Yine ben âdetli iken kemikli etten bir parça ısırıp sonra onu Resulullah aleyhissalatü vesselama uzatırdım, o da ağzını tam benim ağzımın değdiği yere koyarak ısırırdı." (Müslim, Hayız, 14; Ebu Davûd, Taharet, 102; İbn Mace, Taharet, 125)

Buna göre Hz. Peygamber (asm), eşi Hz. Aişe ile birlikte yemek yerken bir şeyi önce onun içmesini ister, sonra da özellikle onun ağzının değdiği yerden içerdi. Şayet et yiyorsa, Hz. Aişe’nin elindeki parçayı alır, onun ağzının değdiği yerden ısırırdı.

Ayrıca, Efendimiz (asm) hayız gören eşinin, kendisi namaz kılarken, kıble tarafında yatmasında mahzur görmez, hayızlı eşlerinin dizine başını koyarak Kuran okurdu. (bk. Müslim, Hayz, 15)

Hayızlı oldukları zaman da onlarla aynı sofrada yemek yer, aynı yatakta yatar, belli sınırlar dışında onlara dokunmak ve öpmek suretiyle, zannedildiği gibi kadının bu günlerde kirli ve pis olmadığını da gösterirdi.

Kuran-ı Kerim, aile kurumunun kurucu iki unsuru olarak karı-kocanın birbirine karşı hak ve sorumluluklarını belirlemiş, eşler arasındaki hiyerarşik ilişkiyi, adalet ekseninde ortaya koymuş ve bu ilişkiyi ahlaki ve hukukî kurallara bağlamıştır. (bk. Bakara, 2/222; Nisa, 4/19, 34, 128; Mücâdele, 54//1-4)

Allah Resulü (asm), Efendimiz de:

“Ey gençler topluluğu! Kim içinizden evlenmeye muktedirse evlensin. Çünkü gözü haramdan en çok saklayan, ırzı en iyi muhafaza eden evliliktir.” (Buhari, Nikâh 3) buyurarak, evliliğe teşvik etmekte

- Hanımının ağzına helal bir lokma koymayı dahi sadaka olarak nitelendirerek evliliğin ibadet hükmünde olduğuna işaret etmektedir. (bk. Buhari, Nikâh 15)

“Yapacağın tüm harcamalardan dolayı, Allah’ın izniyle mükâfat alacaksın. Hatta eşinin ağzına verdiğin bir lokmanın bile karşılığını alacaksın.” (Buhari, İmân 56; Müslim, Vasiyet 5)

Bu son hadis-i şerif kocayı ailesinin nafakasını kazanmasına ve eşine ikramda bulunmasına teşvik etme bağlamında olduğu kadar, eşler arasında pozitif olarak fiziksel iletişimin kurulması açısından da önemlidir.

Hz. Peygamber (asm), kadının da kocasına yaptığı hizmetlerin ve hakkına riayetle itaatin ona sadaka ve cihad sevabı kazandıracağını ifade etmiştir (bk. Heysemi, Mecmeu’z-zevaid, 4/305).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun