Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Aişe nasıl yaşamıştır?
Değerli kardeşimiz,
Hazret-i Ebû Bekr (ra)'in devrinde, Hazret-i Aîşe'ye, Rasûl-i Ekrem'in Hayber'den tahsis ettiği erzak veriliyordu. Bu da seneden seneye verilen bir miktar un, arpa ve buğdaydan ibaretti.
Zevcât-i Tâhirâta verilmekte olan bu erzak, Hazret-i Ömer (ra)'in devrinde umum meyanında nakde çevrilmekle, Hazret-i Aîşe (r.anha)'ye de senevî on iki bin dirhem tahsis olunmuştu.
Hazret-i Aîşe, varlıkta da, darlıkta da, aynı şekilde yaşamış, kendisine teveccüh eden dünyayı dâima reddetmiş, ona, asla iltifat etmemiştir.
Hazret-i Aîşe, eline geçeni biriktirir, biriktirdiğini de, muhtaç ve yoksullara paylaştırırdı.
Kendisine Beytülmâl'dan verilen tahsisatı dahi yoksullara, fakirlere dağıtırdı. Hîşam b. Urve, Hz. Aîşe'nin 70 bin dirhemi birden tasadduk edip, kendisine bir şey bırakmadığını gördüğünü söyler.
MüsIümanların eline pek çok ganîmet malı geçiyordu. Buna rağmen Hz. Aîşe, sâde ve son derece mütevâzi bir hayat yaşıyordu. Yirmi beş bin dirhem gibi büyük miktarda bir parayı tamamen dağıttığı halde, oruç olduğunu ve paranın bir dirhemine et alıp onunla iftar etmeyi bile aklına getirmiyordu. Bugün buna benzer olaylar o kadar uzaklarda kaldı ki, bu gerçek olaylar bize inanılmaz geliyor. Ama o günlerde Müslümanların genel yaşayışını gözönünde tutan ve bilen insanlar nazarında, bunun gibi on binlerce olay olağandır, ve şaşılacak bir yanı da yoktur...
Abdullah b. Zübeyr, bir kerre, Hazret-i Aîşe'ye yüz bin dirhem göndermişti. Bu kadar paradan akşama bir şey kalmamış, hepsi muhtaçlara dağıtılmıştı. O gün kendisi de oruçlu idi. Hizmetçisi, «Akşama, iftar için bir şey bırakmalıydınız.» dediği zaman ona, «Bunu önce söylemeliydin.» demekle iktifa etmiş, zerre kadar telaşlanmamış ve nedamet hissetmemiştir.
Hazret-i Aişe'nin kendisine ait bir evi dahi Muâviye'ye satıp parasını muhtaçlara dağıttığı rivayet edilir.
Hazret-i Aîşe, yetim çocukları alır, terbiye eder, yetiştirir ve evlendirirdi. Bunu, kendisi için bir vazife ve borç bilirdi.
Hazret-i Aîşe, hayatın bütün zevkini Allah'a ibâdet ve tâatta, insanlara iyilik etmekte bulan, hayatını dinî hüküm ve esaslara göre ayarlayıp buna ömrünün sonuna kadar riâyet eden muttaki bir insandı.
Rasûl-i Ekrem'in sağlığında onun nafile oruç ve namazlarına seve seve iştirak ettiği gibi, irtihalinden sonra da, bunlara i'tinâ ile devamdan geri durmamıştır.
Hazret-i Aîşe, Rasûl-i Ekrem'le kıldığı teheccüd namazını da hiç bırakmamış, Rasûl-i Ekrem gibi, günlerinin çoğunu oruçlu geçirmiştir.
Mü'minlerin emiri Ömer, Hayber'i taksim ettiğinde Hz. Peygamber (asm)'in eşlerini, onlara araziden verilmesinde veya her yıl onlara yüz vesak tanzim edilmesinde muhayyer bıraktı. Aîşe ve Hafsa Bint Ömer :
— Biz her yıl yüz vesak isteriz, dediler.
Sa'd Ibni Ebı Vakkas Medain'i (Kisra'nın oturduğu yer) fethedip Müslümanlar birçok ganimet elde ettiğinde... Mü'minierin emiri Ömer de humusu (beşte biri) taksim etmek istediğinde mü'minlerin annelerine on bin verdi. Aîşe'ye iki bin daha ilâve etti ve şöyle dedi:
— O Rasûlüllah'ın (asm) en çok sevdiği hanımıdır.
Mü'minierin annesi, mü'minlerin emiri Hz. Osman İbn Affan zamanında hacca gitmek için yola çıktı. Âsîler Hz. Osman'ın evini kuşatmışlardı.. Hac ibâdetini tamamlayıp Medîne'ye dönerken yolda, mü'minlerin emîri Hz. Osman İbn Affan (ra)'in öldürülmüş olduğunu öğrendi ve Mekke'ye geri döndü. Hicr'de ayakta durup mü'minlerin emîri Hz. Osman İbn Affan'ın kanını talep etti.
Âişe Vâlidemiz’in vefat tarihi konusunda farklı rivayetler vardır. Zira onun vefat ettiği yıl ve o günkü yaşıyla ilgili olarak hicrî 55, 56, 57, 58 veya 59; yaşıyla alakalı olarak da altmış beş, altmış altı, altmış yedi veya yetmiş dört gibi farklı tarih ve rakamdan bahsedilmektedir. Bu ise, doğum tarihinde olduğu gibi onun vefat tarihiyle ilgili de kesin bir kabulün olmadığını göstermektedir.
Özellikle 58. yılında ve 74 yaşında iken vefat ettiğini ifade eden rivayette, onun vefat ettiği günün çarşamba olduğu, vefat tarihinin, Ramazan ayının on yedinci gecesine denk geldiği, vasiyeti üzerine Vitir namazından sonra Cennetü’l-Bakî’ye geceleyin defnedildiği, yine vasiyeti gereği namazını, Hz. Ebû Hüreyre’nin kıldırdığı, mezarına da, ablası Hz. Esmâ’nın iki oğlu Abdullah ile Urve, kardeşi Muhammed’in iki oğlu Kâsım ve Abdullah ile diğer kardeşi Abdurrahman’ın oğlu Abdullah gibi isimlerin indirdiği rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber (asm)'in diğer hanımlarının yanına defnedildi.(Mevlana Şibli, Asr-ı Saadet, İst. 1928. 2/ 997)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peygamber Efendimiz'in çocukları hakkında bilgi verir misiniz?
- Peygamberimizin kızları Rukayye ve Ümmü Külsümün evlilikleri hakkında bilgi verir misiniz?
- Peygamberimizin kızları ilk Müslümanlardan sayılmazlar mı?
- Hadis ilimlerinde râvi tabakaları nelerdir, bu tabakalara kimler girer?
- Peygamber Efendimiz namazlarını nasıl kılardı?
- GİZLİ DAVETİN HIZ KAZANMASI
- İslâmiyetin ilk yayılışı nasıl olmuştur?
- ÜMMÜ KÜLSÜM (r.a)
- Peygamber Efendimiz'in cenaze namazı nasıl kılınmıştır?
- Kötülük yapan insanlara iyilikte bulunmanın fazileti nedir?