Hazreti Aişe Resulullah'tan sonra bidat mı çıkardı?

Tarih: 27.08.2025 - 22:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

Aşağıdaki yazıyı bana bir şii attı burada yazılan doğru ise hazreti Aişe'nin kasıt ettiği bidat nedir? Yoksa bu Şiilerin kitaplarımızdaki hilelerinden biri mi aşağıdaki kaynaklarda hakikatte ne yazıyor? Ayşe binti Ebubekir: "Resulullah'tan (s) sonra bidat çıkardım". Kaynak: "Ehli-Sünnet" Al-Mustadrak Alaa Al-Sahihain Cilt 4, Hadis: 2315/ 6717 El-Hakim: Bu rivayet Sahihtir ez-Zehebi: Buhari ve Müslim'in ölçülerine göre Sahihtir.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hadisi Hakim en-Neysâburî, el-Müstedrek adlı eserinde kaydetmiş, Buhârî ve Müslim’in şartlarına göre sahih olduğunu belirtmiştir. Hadis hafızı, büyük âlim Zehebi de değerlendirmesinde onun bu hükmüne katılmıştır.

Dolayısıyla hadisin sıhhati konusunda herhangi bir problem bulunmamaktadır.

Bu hadiste anlatılan bilgilere göre Hz. Aişe validemiz, vefat ettiğinde Resulullah (asm) ve Hz. Ebu Bekir ile birlikte kendi evine defnedilmek arzusunu taşımaktaydı. Ancak daha sonra fikrini değiştirerek “Ben Resulullah’tan sonra bir bidat/hades işledim. Beni eşlerinin yanına defnedin.” demiştir. Bu nedenle Baki Kabristanı'na defnedilmiştir."[1]

Şunu belirelim ki; Hadiste geçen ‘hades’ kelimesi sadece bildiğimiz anlamdaki bidat yani günah olan bidat-ı seyyie anlamına gelmemektedir. Bilakis bu kelime sonradan olan her şey için kullanılmaktadır. Bu nedenle Hz. Aişe’nin bu ifadesindeki ‘hades’ kelimesinden hemen bidat ve günah anlamı çıkmaz. Çünkü ilgili kelime sadece bidat ve günah anlamında kullanılmamıştır.

Zehebi buradaki ‘hades’ kelimesinden Hz. Aişe’nin Cemel savaşına katılmasını kastettiğini ifade etmiştir. Hz. Aişe’nin kendisi de bu katılma konusunda ciddi bir pişmanlık yaşamıştır. İmam İbn Ebi Şeybe de, Hz. Aişe validemizin, “Keşke yaş bir dal olsaydım da bu yürüyüşümü yapmasaydım."[2] dediğini rivayet eder.

Şüphesiz Hz. Aişe annemiz bunu yaparken de hayır murad etmişti. Cennetle müjdelenen Talha b. Abdullah, Zübeyr b. Avvam ve bunun dışındaki bazı büyük sahabiler gibi içtihadı bu şekilde olmuştu. Hz.  Aişe'nin bu çıkışı bir günah ve bidat değildir. Aksine bu, isabet edene iki sevap, hata edene ise bir sevap verilen bir içtihattır.

Fakih, muhaddis ve biyografi yazarı İbnü'l-Mulakkin, Buhârî şârihi Mühelleb b. Ebi Sufre’den bu konuda şunu aktarmıştır:

"Hz. Aişe’nin çıkışı savaş niyetiyle değildi. Aksine kendisine şöyle denildi: 'İnsanların arasını düzeltmek için çık, çünkü sen onların annesisin ve onlar sana savaşla karşılık vermezler.' O da bu yüzden çıktı."[3]

İkinci olarak, bir insanın günah işlediğini söylemiş olması onun bunu hakikatte yaptığı anlamına gelmez. Bazen tevazu olarak da bu söylenebilir. Mesela Hz. Peygamber, günde yetmiş defa tövbe ettiğini söylemektedir.[4] Bunun günahtan tövbe ettiği anlamında olmadığı açıktır.

Yine İmam Musa Kazım bütün azalarıyla isyan ettiğini söylediği bir rivayet Şia kaynaklarında geçmektedir, bunun gerçekten de o günahları işlediği anlamının çıkmadığını bilmekteyiz:

“Rabbim, dilimle sana isyan ettim. Sen dileseydin ve kudretine yemin ederim ki, beni dilsiz yapardın. Gözümle sana isyan ettim. Sen dileseydin ve kudretine yemin ederim ki, beni kör ederdin. Kulağımla sana isyan ettim. Sen dileseydin ve kudretine yemin ederim ki, beni sağır ederdin. Elimle sana isyan ettim. Sen dileseydin ve kudretine yemin ederim ki, beni sakat yapardın. Tenasül uzvumla sana isyan ettim. Sen dileseydin ve kudretine yemin ederim ki, beni kısır yapardın. Ayağımla sana isyan ettim. Sen dileseydin ve kudretine yemin ederim ki, beni topal yapardın. Bana lütfettiğin tüm uzuvlarımla sana isyan ettim ve bu, senden hak ettiğim karşılık değildi."[5]

Burada İmam Musa Kazım’ın söz konusu azalarıyla günah işlediği anlamı çıkmaz. Aksine bunu imanının yüksek olmasından ve tevazusundan dolayı yaptığını anlamaktayız.

Neticede annemiz Aişe radıyallahü anha hakkında, sahih sünnette sabit olmuştur ki, Resulullah (asm) Allah'tan onun geçmiş ve gelecek, gizli ve açık tüm günahlarını bağışlamasını dilemiştir. Urve'den, Aişe'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Hz. Peygamber'den (asm) hoşnutluk görünce, “Ey Allah'ın Resulü! Benim için Allah'a dua et!” dedim. O da şöyle buyurdu:

“Allah'ım! Aişe'nin geçmiş ve gelecek, gizli ve açık tüm günahlarını bağışla.”

Bunun üzerine Aişe, o kadar çok güldü ki başı neşeden dizlerinin üstüne düştü. Resulullah (asm) ona: “Duam seni sevindirdi mi?” diye sordu.

Hz. Aişe, “Duandan sevinmez miyim?” diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber (asm) şöyle buyurdu:

“Allah'a yemin ederim ki, o her namazda ümmetim için yaptığım duadır.”[6]

Peygamberimizin, Aişe validemiz için yaptığı bu duadan daha üstün bir fazilet olabilir mi?


[1] Hâkim, el-Müstedrek, IV,7.
[2] İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, VII, 544.
[3] İbnü'l-Mulakkin,et-Tavdîh lişerhi’l-Câmii’s-Sahîh, XXXII, 369.
[4] Buhârî, Daavât 3.
[5] Meclisi, Bihârü’l-envâr, XXV,203.
[6] İbn Hibbân, Sahîh, IV,289.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun