Denizler ne zaman yaratıldı?
- Denizlerin ne zaman yaratıldığı veya neyden sonra yaratıldığı ile ilgili bir merfu sahih hadis var mı?
Değerli kardeşimiz,
Cenab-ı Hak yerküresini ve gökleri altı günde yaratmıştır. (bk. Araf, 7/54) mealindeki ayette kâinatın altı safhada yaratıldığına işaret edilmiştir.
“Önce yerküresi mi, yoksa gökler mi yaratmıştır?” sorusunu şöyle açıklamak mümkündür:
“O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra semaya yöneldi. Onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi. O, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara, 2/29) ayeti yerin önce yaratıldığını;
“Ondan sonra da yeri döşedi.” (Naziat, 79/30) ayeti, göğün önce yaratıldığını;
“İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden koparıp ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görüp düşünmüyorlar mı? Yine de inanmazlar mı?” (Enbiya, 21/30) ayeti ise, gök ile yerin birlikte yaratıldığını göstermektedir.
Konuyu müspet ilim doğrultusunda değerlendiren Bediüzzaman Hazretlerinin görüşü -özetle- şöyledir:
Müspet ilmin yer ve göğün yaratılışı konusunda kabul ettiği nazariye şu merkezdedir:
Görmekte olduğumuz ve manzume-i şemsiye / Güneş Sistemi olarak tabir edilen Güneş ve Güneş'e bağlı yıldızlar cemaati, basit bir cevher imiş; sonra bir nevi buhara dönüşmüş; sonra o buhardan, mayi-i narî (sıvı-ateş) hasıl olmuş; sonra o mayi-i narî, soğuyarak katılaşmıştır. Sonra şiddetli hareketiyle bazı büyük parçaları fırlatmış; sonra o parçalar yoğunlaşarak, gezegenler olmuşlar. Üzerinde yaşadığımız yerküresi de onlardan biridir.
Bu açıklamalar ışığında Kuran ayetlerini açıklayan tefsircilerin yorumları ile müspet ilim adamlarının yorumları arasında mutabakat hasıl olabilir. Şöyle ki:
"Yer ile göğün ikisi de birbirine bitişikti, sonra onları ayırdık." manasına gelen ayetin ifadesinden anlaşıldığına göre, yerkürenin de içinde bulunduğu Güneş Sistemi, İlahî kudret tarafından esir maddesinden yoğrulmuş bir hamur şeklinde imiş. Esir maddesi, diğer varlıklara göre daha akıcı ve su gibi bütün varlıkların aralarına nüfuz eden bir maddedir. (bk. Nursi, İşârâtu'l-İ'caz, s. 286-287).
Özetlersek:
Bediüzzaman, söz konusu ayetleri yorumlarken, konuyu müspet ilimlerdeki yeni keşifler doğrultusunda değerlendirmiştir. Yer ile göğün birlikte aynı maddeden yaratıldığını, ancak yerin soğuyup kabuk bağlaması, göklerden önce olmakla beraber, insanoğlunun hayat şartlarına uygun bir duruma gelip, bir döşek şeklinde düzenlenip son şeklini alması, göklerin son şeklini aldığı düzeninden sonra olduğunu belirtmiştir.
Önemli bir kısım tefsirciler de benzer ifadelerle aynı hakikate şöyle parmak basmışlardır: Bakara suresinde bildirildiği gibi, önce yer küre, sonra gökler yaratıldı.
Naziat suresinde de bildirildiği gibi otların, suların, dağların düzenlenmesi, yani yerleşime müsait hale getirilmesi ise göklerden sonra oldu. Naziat suresinde yaratmadan bahsedilmez, yaratılanın döşenmesinden bahsedilir. (bk. Razî, Ebüssüûd, Medârik, ilgili ayetlerin tefsirleri)
Şu halde, her üç ayet de ayrı bir durumu bildirmiştir.
Not: Naziat suresindeki beyana göre, sular / denizler, göklerden sonra hareket ve mekânları itibariyle düzenlenmiştir. Düzenleme ise yaratılmadan sonra olur. Buna göre, denizler de yer küresi ile birlikte -göklerden önce- yaratılmıştır.
"Allah'ın Arşı daha önce su üzerindeydi." (Hud, 11/7)
mealindeki ayette su, esir maddesine işaret etmektedir.
Demek ki, Cenab-ı Hakk'ın Arşı, su hükmünde olan şu esir maddesi üzerinde imiş; esir maddesi yaratıldıktan sonra, Yüce Yaratıcının ilk icatlarının tecellisine merkez olmuştur. Yani Sani-i Zülcelâl esir maddesini yarattıktan sonra, o esir maddesini elementler şekline dönüştürmüş; sonra onlardan bir kısmını yoğunlaştırıp katı maddeler haline getirmiştir. Bunlardan da birer meskûn mahal olmak üzere yedi küre yaratmıştır. Yer de bunlardan biridir.
İşte yerin, hepsinden evvel yoğunlaşıp katılaşması ve hızlı bir şekilde kabuk bağlayarak uzun zamanlardan beri hayata kaynak olması itibariyle, yaratılış ve teşekkülü göklerden evveldir. Fakat yerküresinin mükemmel bir hale gelmesi, insanların yaşamalarına elverişli bir vaziyete gelmesi, göklerin tesviye ve tanziminden / en son şeklinin verilmesinden sonradır. Bu yönüyle yaratılışı, göklerden sonra başlar.
Bununla beraber, -önce de ifade edildiği üzere- Güneş Sistemi olarak tabir edilen Güneş ve güneşe bağlı yer küresi ve diğer yıldızlar topluluğu aynı cevher imiş, yani gökler ile yerin ikisi beraber imişler. Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, meallerini verdiğimiz konuyla ilgili ayetler arasında ilk etapta çelişki gibi görülen konunun, gerçekte bir çelişki değil, bilakis, yaratılış safhalarının değişik şekillerine işaret etmek için kullanılan bir i'caz üslubunun yansımaları söz konusudur. (bk. Nursi, İşârâtu'l-İ'caz, 286-287)
Ebussuud Efendi de benzer ifadelerle aynı konuyu işlemiştir, (bk. İrşâdu'l-Akli's-Selîm, 9/102-103)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kur'an'da bir ayette önce yer sonra gök yaratıldı deniyor; ama başka bir ayette önce gök sonra yer diyor, nasıl anlamalıyız? Kainatın altı günde değil sekiz günde yaratıldığı iddiasına ne dersiniz?
- Kainatın yaratılmasıyla ilgili ayette geçen ''sonra / sümme'' kelimesi, öncelik sonralık anlamına mı geliyor?
- Gündüz Güneş’ten önce mi yaratıldı?
- Evren olmadan dünya nasıl var olabilir?
- Fussilet suresi 9-12 ayetler ile Naziat suresi 27-33 ayetleri arasında çelişki var mıdır?
- Kainat ve içindeki varlıklar niçin yaratılmıştır?
- Kuantum ne demektir? Kuantum düşünce tekniğini islama göre nasıl açıklayabiliriz?
- HAŞR SURESİ 24. AYETE GÖRE YARATILIŞ İMKÂNI VE MAHİYETİ
- Fussilet suresi 11. ayette “duman” sözcüğü yerine neden “sıcak hava” tabiri kullanılmıyor?
- Gökte yarık yok, yarık, ancak katı bir cisimde olur?