Müslüman olmak için neden kelime-i tevhid değil de kelime-i şehadet getiriyoruz?

Müslüman olmak için neden kelime-i tevhid değil de kelime-i şehadet getiriyoruz?
Tarih: 13.11.2020 - 12:30 | Güncelleme:

Soru Detayı

“Kim la ilahe illallah Muhammedun resulullah derse cennete gider” diye bir hadis varken, alimler neden Müslüman olma şartlarından birisini kelimei tevhid getirmek değil de kelimei şehadet getirmek olarak belirlemişler?
- Bizler neden Müslüman olmak için kelimei tevhid değil de kelimei şehadet getiriyoruz? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kelime-i şehadet, “Allah’tan başka ilah yoktur.” anlamına gelen kelime-i tevhidin başına “eşhedü” fiilinin eklenmesiyle meydana gelmiş olup muhteva itibariyle aralarında bir fark yoktur. 

Hadisin “La ilahe illallah Muhammedur-resulüllah diyen cennete gider” manasındaki ifadesi, gerek şehadetle gerek şehadet kavramı kullanılmadan yapılan bir zikri ihtiva etmektedir.

Ayrıca, hadiste vurgulanan husus, sadece kelime-i tevhidi getirmek değil, bunun gereği olan amelleri de işlemeyi ve imanla kabre girmeyi ifade eder. 

Bununla beraber, Buhari’de -özetle-: bir rivayette: “Kim kelime-i tevhid getirirse malına canına zarar vermek haramdır” (Buhari, h.no: 7368) denilmiş, diğer bir rivayette ise “Kim kelime-i şehadet getirirse malına canına zarar vermek haramdır.” denilmiştir. (bk. Buhari, h.no: 25)

Bu iki farklı rivayeti değerlendiren İmam Nevevi, “İçinde şehadet kavram geçmeyen” rivayet, içinde şehadet kavramı geçen rivayete hamledilir (yani zikredilmemiş olsa bile, onda da “şehadet kavramı” var olduğu kabul edilir. Bu durum, alimlerin büyük çoğunluğunun ittifak ettiği bir husustur. (Nevevi, Şerhu Müslim,1/149)

Sorudaki hadisin bir manası da, kabre imanla giren kimse, günahları yüzünden cehenneme girse bile sonunda oradan çıkıp cennete girer demektir. 

Ancak kelime-i şehadet özellikle şahitliği/tanıklığı inancı ve bunu ifade etmeyi vurguladığı için İslâm’a mensubiyeti belirtir.

Bu iki cümle biraz farklı şekillerde Kuran’da geçmektedir. Al-i İmran sûresinde (3/18) “Allah’ın, meleklerin ve ilim sahiplerinin Cenab-ı Hak’tan başka ilah bulunmadığına tanıklık ettikleri” beyan edilir. Nisa suresinde de (4/166) “Allah’ın ve meleklerin Hz. Muhammed’e inen vahye şahitlik ettikleri” bildirilir.

Hadislerde ise birçok yerde kelime-i şehadetten söz edilmiştir. Bunların başında “Cibrîl hadisi” diye bilinen ve İslam’ın beş temel esasını anlatan rivayet gelir ve burada ilk esas olarak kelime-i şehadet zikredilir (Müsned, 1/319; Buhari, Îman, 2; Müslim, İman, 1)

Ayrıca, ilk defa imana girmek isteyen kimsenin derin bir inanç ve delillere dayalı bir kanaatte olması gerekir. Bilindiği üzere, meşhur Cibril hadisinde İslam, iman ve ihsandan söz edilmiştir. İhsan: “Allah’ı görür gibi Ona kulluk etmektir.” denilmiştir.

Kulluk etmenin başında iman esasları gelir, İman esaslarının başında ise Tevhid inancı ve Hz. Muhammed’in (asm) nübüvveti gelir.

O halde, bu iki temel iman esaslarını kabul ettiğini söyleyen kimsenin “ihsan” mertebesinde Allah’ı görür gibi bir tanıklığa imza atması gerekir. Lisan ile ikrar, kalp ile tasdik belgesinin şahitlik yapma tarzında onaylanması en makbul bir formüldür:

“Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasulüdür.”

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun