Nisa suresi 8. ayete göre, yakınlara, yetimlere ve fakirlere de mirastan pay vermek gerekir mi?
- Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara (gönüllerini alacak) güzel sözler söyleyin.
- Bu ayete göre biz iki kardeşiz birimiz kız diğerimiz erkek kendimize düsen paylardan sonra yakın akrabalarımıza da pay vermeli miyiz?
- Verilecekse bu pay nasıl verilecek vermezsek günahı var mı?
- Bu nasıl olacak, bu ayette anlatılmak istenen nedir açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
İlgili ayetin meali şöyledir:
“(Vâris olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunurlarsa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin.” (Nisa, 4/8)
Bu ayet hem sosyal adalet hem de İslam'ın insanlara telkin ettiği merhamet, şefkat, özgecilik, karşılık beklemeden yardım gibi erdemlerin benzeri bulunmaz bir örneğini sergilemektedir.
Vefat edip az veya çok bir mal bırakan kimsenin, kanunî mirasçıları yanında, mirastan payı bulunmayan uzak akrabası ve konu-komşusu, eşi-dostu arasında yoksullar ve hizmetçileri bulunabilir.
İşte ayette, zikredilen bu kimselere mirastan pay verilmesi ve gönüllerinin alınması tavsiye edilmiştir.
Bu tavsiyeye uyulduğu takdirde nispeten uzak oldukları için mirasçı olamayan akraba ve diğer ilgilileriyle mirasçılar arasına soğukluk, kıskançlık, dışlanmışlık gibi olumsuz duyguların girmesi de önlenmiş olacaktır.
Bu ayetin, miras ayetleriyle neshedildiğini (hükmünün kaldırıldığını) düşünenler olmuşsa da arada bir zıtlık, bir çelişki bulunmadığından; yani hem mirasçı olmayan yakınları ve yoksulları mirastan bir şeyler vererek nasiplendirmek hem de -mirasın, geri kalan büyük kısmından- mirasçıların paylarını vermek mümkün olduğundan, nesih hükmüne varmak isabetli bulunmamıştır.
Buharî'nin nakline göre İbn Abbas da bu ayetin hükmünün yürürlükten kaldırılmadığını (mensuh olmadığını), uygulamaya açık bulunduğunu ifade etmiştir. (Buhari, Tefsîr, 4/3)
Uzak akrabaya ve yoksullara mirastan bir miktarın dağıtılmasının hükmü (bunun farz mı, tavsiye mi olduğu) konusu da tartışılmıştır.
Mezhep imamlarının da dahil bulunduğu çoğunluk bunun farz değil, gönüllü bir tasadduk olduğunu, zekattan başka mecburi sadaka yükümlülüğünün de bulunmadığını göz önüne alarak "Verilmesi güzel olur, menduptur." deyip ayeti böyle yorumlamışlardır.
Ayrılacak bir miktarın zikredilen kimselere dağıtılmasının mecburi olduğunu söyleyen müçtehitler de vardır.
Danışmalar sonunda belirlenecek uygun bir miktarın belli bir fonda toplanması ve genellikle yoksullarla talep eden uzak akrabaya sarfedilmesi, bu ilahi emrin bir düzen içinde uygulanmasını sağlayabilecektir. (Detay için bk. Razi, Zemahşeri, Kurtubi, ilgili ayetin tefsiri)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Neden peygamberler ve ümmetleri aynı cevabı vermiş?
- Hz. Cebrail ile Peygamberimiz arasındaki Kur'an’ı hatmetmek nasıl oluyordu?
- Yapay sperm yapmak ve döllenmek caiz mi?
- Kısmet ve nasip kader mi?
- Veda Hutbesi, vasiyeti emreden ayet ile çelişmiyor mu?
- ASHÂBÜ`L-FERÂİZ (MİRAS)
- İslam'da mirası anlatır mısınız?
- Birinin karısı var iken tüm mirası erkek kardeş nasıl alır?
- Nisa Suresi 11. ve 12. ayetlere göre, eşlerin çocukları babanın çocuklarından sayılmıyor mu?
- MÎRÂS