Haydin hep hayırlara koşun, yarışın, mealindeki ayeti nasıl anlamalıyız?
“Her birinin bir yöneti vardır, o ona yönelir. Haydin hep hayırlara koşun, yarışın; Her nerede olsanız Allah sizi toplar, bir araya getirir, şüphesiz ki Allah her şeye Kadîr'dir.”
- ayetindeki hayırda yarışın kısmını nasıl anlamalıyız?
- Ümmetlerden her birinin bir yönü vardır, o ona yönelir, haydin, hep hayırlara koşun, yarışın. Her nerede olsanız Allah sizi toplar, bir araya getirir. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir.
Değerli kardeşimiz,
“Her birinin (her ümmetin) bir yönü (kıblesi) vardır, o ona yönelir. Haydin öyleyse hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olursanız olunuz, Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz ki Allah her şeye kadirdir.” (Bakara, 2/148)
mealindeki ayeti şöyle anlayabiliriz:
a) Her ümmetin namaz kılarken, yöneldiği bir yönü/kıblesi vardır. Örneğin Ehl-i kitabın kıblesi Kudüs’tür. (krş.Taberi, Maverdi,, ilgili yer)
- Rivayete göre, Yahudiler, Müslümanlara “Eğer siz (daha önce olduğu gibi) bizim kıblemize dönerseniz, biz de sizin dininize tabi oluruz.” diyorlardı. Bunun üzerine Allah bu ayette -âdeta şöyle- buyurdu: “Eğer onların bir kıblesi varsa, sizin de müstakil bir kıbleniz vardır, olmalıdır. Siz, yeni dinin mensubu olarak onların kıblesine uymak zorunda değilsiniz. İlahî hikmetin gereği olarak şeriatların farklılığı kıblenin de farklılığını ön görür.” (krş. Razi, ilgili yer)
- Burada muhatapların yalnız Müslümanlar olduğunu söyleyenler de vardır. Buna göre, ayette Müslümanlara hitaben: “Her birinizin, bulunduğu yöne/bölgeye göre, Kâbe'nin bir yönüne yönelişi vardır. Öyleyse kıbleye yönelerek ibadet etmek ve sair kulluk görevleri gibi hayırlı işlerde yarışın.” (bk. Razî, Beydavî, ilgili yer)
Bu ayetten sonraki iki ayetin ifadeleri bu manayı desteklemektedir. Özellikle 150. ayette yer alan “(Siz de ey müminler!) Nerede olursanız olun, yönünüzü ona (Kâbe’ye) doğru çevirin” mealindeki ifadede Müslümanların bulunduğu yer neresi olursa olsun, Kâbe’nin o cihetine yönelmeleri emredilmesi, söz konusu ayetin muhataplarının yalnız Müslümanlar olduğu görüşünü desteklemektedir.
b) İlk maddede ifade edildiği üzere,“hayır da yarışın” mealindeki ifadenin muhatabı, Müslümanlardır. Allah bu ifadeyle Müslümanlara şu emri vermiştir:
“Siz Müslüman olarak, başkalarının ne dediğine bakmayın, kim hangi kıbleye yönelirse yönelsin, siz kendi kıblenize bakın ve ona yönelerek hayırda, ibadette yarışın. Çünkü bu, hem dünyada (atanız İbrahim’in kıblesi olmasından ötürü), hem ahirette (Allah’ın emrini yerine getirmekle ulaşacağınız büyük mükâfat cihetiyle) sizin için bir şereftir." (Razi, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
- Yarışma, ibadetlerin fazileti konusundadır. Mesela; hicretten önce iman eden sahabilerle ondan sonra iman eden sahabiler arasında fazilet bakımından fark vardır. Bedir savaşına katılanların derecesi katılmayanlardan daha yüksektir. Allah yolunda savaşa katılanların derecesi bir mazerete binaen katılmayanlardan daha üstündür. Namazı vaktin başında kılanların fazileti geç kılanlardan daha fazladır. Ayrıca, ihlas ve takvanın dercesine göre faziletler değişir.
İşte yarışmanın rotasını bu gibi hususlar çizer ki, bunlar ayetlerle sabittir.
c) “Nerede olursanız olunuz, Allah hepinizi bir araya getirir.”: İster yerin altında, ister yerin üstünde olun, ister karada ister denizde; ister kabirde, ister yırtıcı hayvanların karnında olun, Allah sizin hepinizi ve bütün parçalarınızı bir araya getirip mahşerde toplayacaktır. (krş. Razi, Beydavî, ilgili yer)
- O halde, Allah’ın iyi ve kötü insanların hepsini yeniden diriltip mahşer meydanına toplayacağı o hesap gününü düşünün ve iyi olan kimselerin göreceği muameleyi görmek için şerde değil, hayırda yarışın. (krş. İbn Aşur, ilgili yer)
- Bu ifadeyle, yarışmanın hikmetine ve önemine işaret etmek üzere, dirilişten sonraki hesap gününe dikkat çekilmiştir.
Bölgelerin, coğrafyaların, soyların, ırkların, makamların değil; iyi amellerin geçerli olduğu hesap gününe hazırlık yapmak için hayırlarda yarışın.
Bu fani dünyada, geçici mal-mülk, makam-mevki konusunda yarışanların, ebedi bir hayatta geçerli olan yarışmalardan geri kalmamaları aklın gereğidir.
d) “Şüphesiz ki Allah her şeye kadirdir”: Allah ayrı ayrı yerlerde bulunan insanları ve değişik yerlere dağılmış parçalarını bir araya getirmeye, diriltip mahşere meydanında toplamaya kadirdir. Ne iyiler ne de kötüler hiçliğe mahkum değildir. Allah kötüleri diriltip yaptıkları suçlardan ötürü onları cezalandırmaya da iyilik yapan iyi kullarını diriltip onlara mükâfat vermeye de kadirdir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- HAYIR
- "...O halde durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın..." ayetinin muhatabı kim?
- Gökler ile yer eşit mi, gök düz mü?
- Maide Suresi'nin 48. ayetinde geçen, "... O halde durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın..." mealindeki ifadenin muhatabı kimlerdir?
- Allah, neden münafıkların hastalıklarını artırmıştır?
- Dua ederken elleri semaya doğru açmanın nedeni nedir?
- Maide Suresi 97. Ayette geçen "Hac kurbanını ve (kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları, insanların belini doğrultmaya sebep kıldı." ifadesi ne anlama geliyor?
- Kasas suresi 15. ayette Hz. Musa neden şeytanın işi, demiştir?
- Dünyada ne kadar kalındı?
- Allah’ın zıttı olmadığından gücünde bir derecelendirme yapılamadığı halde, “Sizi mi yaratmak zor yoksa gökleri mi” (Naziat, 79/27) ayetinde bir derecelendirme yok mudur?