Ne mutlu haddini bilene ne demek?

Tarih: 09.07.2025 - 14:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

​طُوبٰى لِمَنْ عَرَفَ حَدَّهُ وَلَمْ يَتَجَاوَزْ طَوْرَهُ (Ne mutlu o adama ki, kendini bilip haddinden tecavüz etmez.)
- Bu söz hadis midir?
- Haddini bilmek ne demek?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu sözü bir hadis-i şerif olarak bulamadık.

Benzer ifadeler, Hz. Ali, Yahya b. Muaz gibi zatlara isnat edilmiştir. Sahabe sözlerine de hadis denir, ancak Peygamber Efendimizin (asm) sözleriyle karışmaması için "mevkuf hadis" ifadesi kullanılır.

Buhari’nin bildirdiği hadis-i şerif ise: “Kendine noksanlık getirmeden tevazu gösteren kimseye ne mutlu.” (et-Tarihu’l-Kebir, 3/338)

Taberani de Buhari’nin tarihinde geçen sözü ve soruda yer almayan başka sözlere yer verilmiştir. (bk. el-Kebir, 5/71)

Özetle, ne mutlu o adama ki, kendini bilip haddinden tecavüz etmez, anlamında sahabi sözleri varsa da tam bu şekilde bir hadis-i şerif bulamadık.

Haddini bilmek ne demke?

Bu konuya birkaç açıdan bakılabilir.

1. İnsanın kendi sınırlarını bilmesi ve haddini aşmaması gerektiğidir. İslam ahlakında, insanın kendini bilmesi, yeteneklerini ve sınırlarını tanıması önemli bir erdem olarak kabul edilir. Bu sayede insan, yapabileceği işlere yönelir, başaramayacağı işlere kalkışarak hem kendine hem de başkalarına zarar vermekten kaçınır.

2. Kendini bilmek ve haddini aşmamak, tevazu sahibi olmanın da bir göstergesidir. Mütevazı insan, nefsini kontrol edilerek kibirden uzak durur, başkalarına karşı saygılı ve hoşgörülü olur. Bu durum, toplumda huzur ve mutlu bir ortamının oluşmasına katkı sağlar.

3. İnsan yaratılış itibariyle nihayetsiz aciz ve fakirdir. Öyle ise insan benlik ve gurur davasını bırakıp Allah’a aczi ve fakrı ile sığınmalı, onun sonsuz kudret ve rahmetine iltica etmelidir.

Acz; güç yetirememek, elinden bir şey gelmemektir.

Fakr ise muhtaç olmak, noksanlık ve kusurluluk demektir.

İnsan göze de muhtaçtır, ele de ayağa da. Ve bunların hiçbirini de yapacak güce sahip değildir. Muhtaç olduğumuz şeyler fakrımızı, onları yapmaya güç yetiremeyişimiz ise aczimizi ilan eder.

İnsanoğlu, dudağının önünde nöbet bekleyen havadan, toprağa, suya, Güneş'e, Ay'a kadar nice mahlukatı yapmaktan âcizdir ve bunların hepsine de muhtaçtır.

İnsanın her şeyin dizgininin ve terbiyesinin Allah’ın kudret elinde olduğunu anlaması ve tam bir acziyet ile teslim olması, ancak iman ve ibadet ile mümkündür. Bunun dışındaki hiçbir inanç ve ideolojilerle huzuru bulmak mümkün değildir. Tam aksine bu inanç ve ideolojiler insana, kendini beğendirir, acz ve fakrını unutturur ve onu bencil bir firavun şekline dönüştürür.

Demek ki, bu yaratılış özelliklerinin farkına varıp haddini bilen insan, her halükârda, Allah’a karşı acz, fakr ve kusurunu bilir onun sonsuz kudretine, gınasına ve kemaline iltica eder, her nimeti ondan bilir ve şükreder.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun