İnsanın aciz, zayıf ve fakir olması ne demek?
- İnsan için sürekli, aciz, zayıf, muhtaç, noksan gibi özellikler söyleniyor. Bunlar ne demektir?
Değerli kardeşimiz,
Acz, “güç yetirememek”, fakr “ihtiyaçlı olmak”, naks ise “noksanlık, eksiklik” demektir.
Acz, kudretin; fakr gınanın (zenginliğin); naks ise kemalin zıddıdırlar. Aynı şekilde, zaaf da kuvvetin zıddıdır.
Bir meyveye ihtiyacımız olması fakr, meyve yapamayışımız acz; ele ihtiyacımız fakr, el yapamayışımız aczdir.
Örnekler artırılabilir.
Naks ise, insanın noksan taraflarıdır; uyuma, yorulma, unutma gibi.
Bir varlık, kendisinde İlahî isimlerden ne kadarı ne derece tecelli etmişse ona göre kıymet kazanıyor. Bu tecelliler o varlığın “aczini, fakrını ve naksını” fark etme nispetinde kendini gösteriyor. Canlı olmamak, görmemek, işitmemek, büyümemek, anlamamak … birer noksanlıktır. Bu noksanlıkların her birinin giderilmesi bir ismin tecellisiyle gerçekleşir.
Muhyi ismiyle bir varlık hayata kuvuşur, Basir isminin tecellisiyle görücü, Semi’ isminin tecellisiyle de işitici olur. Rab ismiyle terbiye görür, Vedud isminden bir nasip alarak sever.
İşte bir varlığın noksanlıkları İlahî rahmetle giderildiğinde o varlık kemale erer. Aksi halde nakıs kalmaya devam eder.
İnsanın ihtiyaçları İlahî ihsan ile görülür ve ona böylece zenginlik lütfedilir.
İnsanın güç yetiremeyeceği işler Rabbinin kuvvet ve kudretiyle görülür ve onun hayatı böylece devam eder.
İşte bunların şuurunda olmaya, yani “aczini, fakrının ve naksını” bilmeye ubudiyet deniliyor. Bunlar insana kul olduğunu ders verir ve onun kalbini Rabbine karşı şükür ve minnettarlıkla doldururlar.
Sonsuz aciz, fakir ve nakıs olma noktasında bütün insanlar eşittir. Ama bunların şuurunda olmaya gelince aralarında çok büyük farklılıklar görülür.
İnsan suresinin ilk ayetinde şöyle buyrulur:
“İnsan üzerinden bir zaman geçti ki, o dönemde (insan) anılmaya değer bir şey değildi.” (İnsan, 76/1)
İşte insan, adı anılmazken sonsuz bir acz, fakr ve naks halinde idi. Bu gün kavuştuğu bu kadar ihsanı ve şerefi düşünüp şükür ve ibadet görevini yapması için kendisine mazisi bu ayetle hatırlatılmaktadır. Bu hale erdikten sonra da insan, ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda sadece sebeplere teşebbüsten öte bir şey yapamıyor. Tohum ekmişse hasat zamanını bekliyor, ilaç içmişse şifayı gözlüyor. Her iki halde de insan kendi aczini, fakrını ve naksını çok iyi hissetmektedir. Bu hissin imanın inkişafına yardım etmesi ve şükrü netice vermesi gerekir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kuran'ın halis tilmizinin zikredilen vasıflarından biri de “fakir ve zaif” olmasıdır. Buradaki fakirliği ve zayıflığı hangi manada anlamalıyız?
- Dokuzuncu Penceredeki "İbadet" ve "Ubudiyet" arasında bir fark var mıdır?
- "İnsan, kendi acz-i mutlakıyla Hâlıkının kudret-i mutlakasını ve derecâtını ve aczin dereceleriyle kudretin mertebelerini hissetmektir..." Devamıyla izah eder misiniz?
- "İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsandaki kusur sonsuz olduğu gibi, acz, fakr ve ihtiyacına da nihayet yoktur. İnsana tevdi edilen açlık ile nimetlerin lezzetleri tebarüz ettiği gibi; insandaki kusur, kemâlât-ı Sübhâniye derecelerine bir mirsaddır." Devamıyla izah?
- "Aczin ve fakrın cenahlarıyla makam-ı âlâ-yı ubudiyete uçmak" ne manaya gelmektedir?
- "Ubudiyetin sırrı olan niyazdan, mahviyetten, naza ve dâvâya atlar, mizansız hareket eder. Mâsivâ-yı İlâhiyeye teveccühü hengâmında mânâ-yı harfîden mânâ-yı ismîye geçmesiyle, tiryak iken zehir olur..." İzah eder misiniz?
- AHLÂK-I İLÂHİYE
- Cenab-ı Hakk'ın Şafi ismi cennette nasıl tecelli edecektir?
- "Hayret-âlûd bir muhabbet, bekà-âlûd bir mahviyet, izzet-âlûd bir tezellül içinde Allahu ekber deyip sücuda gitmek,.." cümlesinin açıklaması nedir?
- Aczimizin ve fakrımızın sürekli farkında olmak ve günlük hayatımızda bu duyguyu canlı tutmak için ne yapmalıyız?