Mümin suresi 11. ayette iki kez öldürüleceğimiz söylenirken, Duhan suresi 56. ayette, ilk ölüm dışında başka ölümün olmadığı söyleniyor. Bu bir çelişki değil mi?

Tarih: 29.10.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bakara suresinin "Allah sizi ölü iken diriltti. Sonra öldürecek, sonra diriltecek, nihayet Ona döndürüleceksiniz." mealindeki 28. âyetini, Beydavi ve diğer tefsirler şöyle açıklıyor:

Çocuğun ana rahminde can verilmesinden önceki hali için ölü, can verilmesine de diriltme denmiştir. Yani insan, bir defa ana rahminde, bir de kabirden sonra diriltiliyor. İki ölü hali vardır; biri ana rahmindeki canlılıktan önceki durumu, bir de kabirdeki hali. Yani hepsi iki ölüm, iki diriltmedir.

Soruda geçen ayete gelince:

"Onlar ise: “Ya Rabbenâ!” derler, “Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. İşte günahlarımızı itiraf ettik. Şimdi, telafi etme için buradan çıkmaya bir yol yok mudur?” (Mümin,40/11)

Bu âyetten çıkan duruma göre insan dört safhadan geçer: 1. Ölü (yani yokluk) hali. 2. Hayata mazhar olup dünyaya gelmesi. 3. Ölüm. 4. Ölümden sonra diriliş. Kâfirler ilk üç safhayı mecburen kabul ederken, peygambere inanmadıklarından sadece son safhayı inkâr ediyorlardı.

Âyet-i kerimede, cehenneme girmeye davet edilen kâfirlerin, suçlarını itiraf edecekleri, cehennem azabından kurtulmak için Allah'tan, çıkar bir yol is­tedikleri ve bunların, iki kere öldürülüp iki kere diriltildiklerini söyledikleri zik­redilmektedir.

Burada ifade edilen "iki kere öldürülme" ve "iki kere diriltilme"den ne­yin kasdedildiği hakkında şu görüşler de zikredilmektedir.

Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Abbas, Katade, Dehhak ve Ebu Mâlik'ten nakledilen bir görüşe göre "iki kere öldürülmek"ten maksat, insanla­rın, atalarının sulbünde iken ölü olmaları bir de dünyada yaşadıktan sonra ölme­leridir. "İki kere diri" olmalarından maksat ise, insanların meniden hayat bulma­ları ve öldürüldükten sonra âhirette diriltilmeleridir. Dehhak, îbn-i Abbas ve ibn-i Mes'ud bu hususu izah ederlerken şu âyetin de bunu beyan ettiğini söyle­mişlerdir.

"Allahı nasıl inkar edersiniz? Halbuki siz, ölüler idiniz sizi o diriltti. Sonra öldürecek sonra tekrar diriltecektir. Nihayet ona döndürüleceksiniz. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar." (Duhan, 44/56)

Bu ayeti kerime de ölümden sonra artık ölümün olmayacağı ve müminlerin cennette ebedi lezzet içerisinde olacağı ifade edilmiştir.

Onlar orada, (dünyadaki) ilk ölümlerinden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından da korumuştur. Bunlar, Rabbinin bir lütfudur. İşte kurtuluş da budur.

Şüphesiz ki dünyada iken,Allah'ın emirlerini tutup yasaklarından kaçına­rak ondan korkanlar, âhirette güven içinde bulunacak bir makamda olacak­lardır. Onlar o makamlarda, dünyada iken korkulan belalar, hastalıklar, yorgun­luklar ve üzüntülerden emin olacaklardır. O makamlar da cennetler ve pınar başlan olacaktır. Onlar o cennette ince ve kalın ipekten elbiseler giyeceklerdir. Ve karşılıklı olarak oturacaklardır. Ayrıca biz onları, iri gözlü ve beyaz tenli hu­rilerle evlendireceğiz.

Takva sahipleri, cennette arzuladıkları her türlü meyveler isteyecekler ve bu meyvelerden güven içinde olacaklardır. O meyvelerin kesile­ceğinden, tükeneceğinden ve kendilerine herhangi bir zarar vereceğinden kork­mayacaklardır. Dünya nimetleri ise bunların aksinedir.

Takva sahipleri cennette, dünyada iken birinci ölümlerinden başka bir daha ölüm tatmayacaklardtr. Rableri onları, katından bir lütuf olarak, yanıp tutuşan cehennem azabından koruyaçaktır. Onların, dünyada iken işledikleri günahlardan dolayı, kendilerini cezalandırmayacaktır. İşte âhirette takva sahiplerine verdiğimiz bu nimetler, büyük kurtuluşun ta kendisidir.

Allah Teala, burada, elli altıncı ayette cennetliklerin, ölümü bir daha tat­mayacaklarını beyan etmektedir. Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) de bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

"Ölüm, kıyamet gününde beyaz bir koç şeklinde getirilecek ve o zaman bir çağıncı "Ey cennetlikler!" diye seslenecek, cennetlikler başlarını uzatıp baka­caklar, çağıran onlara: "Siz bunu tanıyor musunuz?" diyecek. Onların hepsi de onu daha önce gördükleri için "Evet tanıyoruz. Bu ölümdür." diyeceklerdir. Sonra çağırıcı cehennemliklere: "Ey cehennemlikler", diye seslenecek, onlar da başlarını uzatıp bakacaklar, çağırıcı onlara, "Sizler bunu tanıyor musunuz?" di­yecek, onlar da daha önce onu gördükleri için "Evet tanıyoruz, bu ölümdür." di­yeceklerdir. Sonra çağırıcı "Ey cennetlikler, artık ebedilik var. Size ölüm yok. Ey cennetlikler artık ebedilik var. Size de ölüm yok." diyecektir." (Buhari, K.Tefsir el-Kur'an, Sure: 19, bab: 1 / Müslim K.el-Cenne, bab: 40, Hadis no: 2849; bk. Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 7/370-371)

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an-ı Kerim'de reenkarnasyonun olduğunu iddia ediyorlar; bu konuda nasıl cevap vermeliyiz? İslam'da reenkarnasyon inancı var mıdır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

H.B. Velid

Ben genelde bu şekilde yapmaktayım, ancak cemaat bunu yadırgamakta. Sonuçta her ne kadar Hanefi mezhebine bağlı bulunsakta Şafii mezhebinden bir şey yapmamız yadırganmamalı diye düşünüyorum. Sonuçta her ikisi de sünnet.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun