Elçi ile gizli konuşmadan önce sadaka vermenin hikmeti nedir?

Tarih: 23.12.2011 - 02:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Mücadele suresinin 12. ve 13. ayetlerinde bahsi geçen "Elçi" ile gizli konuşmadan önce sadaka vermenin hikmeti nedir? 
- Bu ayetler günümüz insanları için ne ifade etmektedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bazı alimler, buradaki sadaka verilmesi emrinin, vücub değil de, nedb/müstahab/sünnet ifade ettiğini söylemişlerdir. (Razî, ilgili ayetin tefsiri)

Alimlerin önemli bir kısmına göre, Resûlullah ile özel olarak konuşmadan önce sadaka verilmesi hükmünün, kısa bir süre sonra hafifletildiğini söylemişlerdir. (Taberî, Razî, İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri)

Dolayısıyla bu sadakanın günümüzde verilmesine dair bir hüküm söz konusu değildir.

İlgili ayetler şöyledir:

“Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman, bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

"Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah’a ve Resulüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mücadele, 58/12-13)

Böyle bir davranışta, değişik hikmetlerin olması düşünülebilir. Bunlar:

1. Hz. Peygamber ve onunla konuşmanın kıymetine dikkatleri çekmektir. Zîra insan bir şeyi zorlukla elde ettiği zaman, onu gözünde büyütür ve kıymetini daha iyi anlar. Fakat kolaylıkla elde ederse, ona fazla önem vermez.

2. Resûlullah ile konuşmadan önce verilecek böyle bir sadaka sayesinde, fakirlere pek çok faydalar sağlanmış olur.

3. Lüzumsuz sorulardan dolayı boş yere meşgul edilen Hz. Peygamberin, böylelikle yükü hafifletilmiş oldu.

4. Ulu orta çok soru sormaktan sakındırmaya yönelik dikkatler çekilmiştir.

5. Sorularında samimi olanlarla olmayanlar, münafıklarla, gerçekten inananlar birbirinden ayırdedilmiş oldular.

- Bugün de bu gibi terbiye adabı ve edepten dersler çıkarmak mümkündür.

Burada dikkat çeken bir nokta, bu konudaki uygulamanın disipline edilmesine çalışılırken, sırf biçimsel bir düzenleme yapma cihetine gidilmeyip getirilen şeklin aynı zamanda kamuya yarar sağlamasının hedeflenmiş olmasıdır. Gerçekten, Kur'an'ın hemen her zaman iman konusuyla paralel olarak işlediği infakın önemine özel bir vurgu anlamı taşıyan bu düzenlemeyle -en azından teorik düzeyde- yoksulların hakkıyla ilgili hassas bir denge de sağlanmıştır. Zira bu usulün işlemesi halinde daha önce olduğu gibi fakirlerin sıra beklemeleri, onların mağduriyete uğramalarından ziyade kendilerine ayrılan bir fonun kaynağını güçlendirmiş olacaktı. Fakat asıl hedef gerçekleşince bu usulün bir kural halinde işletilmesine gerek kalmadı.

Müslümanların böyle bir tecrübe yaşamaları, geride, bir yandan Resûl-i Ekrem'in hatırasına ve gösterdiği davranış modeline özel bir saygı ve dikkat gösterilmesi gereği, diğer yandan da imkânı olanların ihtiyaç sahiplerini sürekli gözetme vecibesinin bulunduğu konularında özel bir mesaj ve vurgu bırakmış oldu.

Öte yandan, bu düzenlemeyle münafıkların Resûlullah'ın huzurunu işgal etmelerinin engellenmesinin veya bunların müminlerden ayırt edilmelerinin de hedeflendiği düşünülebilir. Çünkü onların Peygamber'i samimi olarak dinlemek gibi bir amaçları olmadığı için, bu uğurda maddî bir fedakârlıkta bulunmayı göze almaları beklenemezdi.

Müminlerin bu konudaki kusurlarının Allah tarafından bağışlandığı, bu düzenlemeyi yeni bir malî yükümlülük şeklinde algılamamaları, ama mevcut yükümlülüklerini hakkıyla yerine getirmeye çalışmaları, yani namazlarını özenle kılıp zekâtlarını vermeleri, Allah ve Resulüne itaaat etmeleri istenmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun