Cezanın verilmesinin nedeni suçluyu ıslah etmek, caydırmak içinse, sonsuz cehennem azabı nasıl ıslah ve caydırıcı özelliği olabilir? Bir daha suç işlemeye imkân bulamayacaklardır. Azabın amacı nedir?

Tarih: 10.06.2011 - 12:58 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

"Suçlunun ıslahı, başka insanların ibret alması" meselesi gibi bir takım hususlar, cezanın ikinci, üçüncü derecede bir hikmetidir, asıl illeti değildir. Cezanın asıl nedeni, kötülüğü yapan kimsenin Allah’a yaptığı isyanın karşılığını görmesidir.

Şimdiye kadar Türkiye dahil bir çok ülkede idam cezası vardı. Ve hâlâ bir çok ülkede idam cezası vardır. İslam hukukunda da idam cezası vardır. İdama mahkûm olan ve hükmü infaz edilen bir suçlunun neresi ıslah olur? Keza, İslam hukununda şartları tahakkuk ettiği takdirde, zina eden evli kimselerin cezası recimdir, hırsızlık eden kimsenin cezası elinin kesilmesidir. Bu cezaların suçluyu ıslah etme yönleri nasıl tahakkuk eder?

Cezanın öncelikli amacı, suçlunun yaptığı suçun karşılığını görmesidir. Bu dünyevi cezalar için geçerli olduğu gibi ahiretteki cezalar için de geçerlidir. Aşağıda meallerini verdiğimiz ayetlerde de cezanın asıl maksadının yapılan suçun karşılığını görmesi olduğunu görmekteyiz.

“Onlar, Mescid-i Haram’ın yanında sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla orada savaşmayın. Fakat onlar size savaş açarlarsa siz de onlarla savaşın. İşte kâfirlerin cezası böyledir.”(Bakara, 2/191)

“Allah ve Resulüne savaş açanların, yeryüzünü ifsad etmek için koşuşanların cezası; öldürülmeleri veya asılmaları yahut sağ elleri ile sol ayaklarının kesilmesi yahut da bulundukları yerden sürülmelerinden başka bir şey olmaz. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Âhirette ise onlara başkaca müthiş bir ceza vardır. Ancak kendilerini ele geçirmenizden önce tövbe edenler, bu hükmün dışındadır. Biliniz ki Allah gafurdur, rahimdir/affı ve merhameti boldur.” (Maide, 5/33)

“Hırsız erkek ile hırsız kadının irtikâb ettikleri suça bir karşılık ve Allah tarafından insanlara ibret verici bir ukubet olmak üzere ellerini kesiniz. Allah azîz ve hakîmdir / mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.” (Maide, 5/38).

Kaldı ki, ahiretin varlık hikmeti, dünyada yapılan iyilik ve kötülüklerin karşılığının verilmesidir. Ahiret, iyilik edenlerin mükâfat yeri, kötülük yapanların da mücazat (ceza çekme) yeridir.

Aslında bir İslam terminolojisi olan "CEZA” kavramı, "karşılık" manasına gelir. Bu karşılık adalet ölçüsüne göre verilir. İyilik edene, iyilik etmek / mükâfat vermek, kötülük yapana kötü karşılık / ceza vermek..

Aşağıdaki ayetlerde bu husus açıkça vurgulanmıştır:

“Şu kesindir ki, Allah kullarına zerre kadar bile zulmetmez. Ama kulun zerre kadar bir iyiliği bile olsa, onu kat kat artırır ve ayrıca Kendi tarafından büyük bir mükâfat verir.” (Nisa, 4/40)

“Biz kıyamet gününe mahsus, öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki, hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığınca da olsa, yapılan iyi veya kötü işi oraya getirip tartarız. Hesap görücü olarak Biz fazlasıyla yeteriz.” (Enbiya, 21/47)

“... Kim kötü iş yaparsa onun cezasını bulur ve Allah’tan başka, kendisini o azaptan kurtaracak ne bir hâmi ne de bir yardımcı bulamaz. Erkek olsun kadın olsun kim mümin olarak iyi ve yararlı işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar bile hakları yenmez.” (Nisa, /4/123-124)

“İşte onların mükâfatları, Rabbleri tarafından büyük bir af ile kendilerinin ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler olacaktır. Güzel iş yapanların mükâfatı ne de güzel!” (Âl-i İmran, 3/136)

İlave bilgi için tıklayınız.

En'am Suresi 28. ayette cehennemlikler, tekrar dünyaya gelmeleri halinde inanıp salih amel işleyeceklerini söylemektedirler. Tekrar dünyaya gelseler inanacaklar mıdır? Bu ayeti açıklar mısınız?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun