Mezheplerde taklit nasıl olur? Farklı mezheplerin, özür olmaksızın keyfi taklid edilmesi caiz midir?

Tarih: 01.03.2007 - 10:51 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Diş eti kanaması yüzünden bir süre abdest ve namazda Maliki mezhebini taklit ettim. Şimdi özrüm olmamasına rağmen bana daha kolay geldiği için taklide devam ediyorum. Bazen de Şafii'yi taklit ediyorum (namazda ellerin kalp üzerinde bağlanması hoşuma gittiği için).
- Şah Veliyyullah "Ikdu'l-Cîd Risâlesi" isimli kitapta "Bir kimse, her meselede ayrı bir müctehidin sözüyle amel edebilir." diyor.
- Telfik yapmadan benim bu yaptığım yanlış mıdır, yardımcı olur musunuz?..

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Taklit: Bir mesele hakkında, bir müctehidin -delilini bilmeden- ictihadına göre amel etmektir. Bir kimse, akil baliğ olduğunda dört mezhepten birisini taklit etmek hususunda serbesttir. Sonra istediği zaman da, muvakkaten veya sürekli olarak başka bir mezhebe geçebilir. Ancak genelde, kişi hangi beldede dünyaya gelmişse, beldesinde hakim olan mezhebi taklit etmekte ve bu mezhebe göre hayatını şekillendirmektedir.

Bu açıdan bir Müslümanın, tabi olduğu mezhebin görüşlerine göre amel etmesi esastır. Bu nedenle zaruret olmadıkça, kendi mezhebine göre amel edilmesi gerekir.

Bir mezhepten diğerine tamamen geçmek mümkün olduğu gibi, kendi mezhebinde çıkış yolu bulamayan bir kimse o konuda diğer mezhebin içtihadına, görüşüne göre amel edebilir; bu caizdir. Fakat bu taklit keyfi ve nefisten gelen bir arzu ile olmamalıdır; bir zaruret ve maslahata göre yapılmalıdır.

Bir meselede kendi mezhebinden başka bir mezhebi taklit eden kimse şu hususlara dikkat etmelidir:

Birincisi: Bir ibadet veya muamele başka bir hak mezhebe göre taklit edilecekse, o ibadet veya muamelenin daha önce yapılmamış olması gerekir. Meselâ, Şâfiî mezhebine mensup olan bir kimse, namaza başlamadan önce hanımına eliyle dokunduğunu namazı kıldıktan sonra hatırlasa; sonra da, “Nasıl olsa abdestim Hanefi mezhebine göre tamamdır.” deyip o meselede Hanefi'ye tabi olsa, namazı sahih olmaz.

İkincisi: Taklit eden kimse, her mezhepten kolayına geleni seçip ona göre amel etme gibi bir yola girmemelidir. Böyle bir hareket, farklı mezheplere göre birbirine zıt konuları birarada yapma sayılır ki, buna “telfik” denir. Telfik ise caiz değildir. Meselâ, abdestini Hanefi mezhebine göre alan kimsenin, niyet etmese de abdesti tamamdır. Çünkü bu mezhebe göre niyet abdestin farzlarından değildir. Fakat bu kişinin aynı mezhebe göre başının dörtte birini meshetmesi lâzım gelirken, bu hususta Şâfiî mezhebine uyarak başının dörtte birinden azını meshederse, bu abdest tamamlanmış sayılmaz. Böyle bir davranış “telfik” sayılacağından caiz değildir. (İbni Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, Beyrut, İhyâü’t-Türâsi’l-Arabî 1:51; es-Seyyid Ebî Bekir. İânetü’t-Tâlibîn, Beyrut, İhyâü’t-Türarâsi’l-Arabî, 4:219)

Üçüncüsü: Bir meselede bir mezhebi taklit edebilmek için, o meselede, o mezhebin bütün şart ve vaciplerini bilmek gerekir. Mesela, Hanefi olan birisi, abdest hususunda Şafi mezhebini taklit edecekse, abdestin şart ve vaciplerini Şafi mezhebine göre bilmesi ve onlara riayet etmesi gerekmektedir.

Dördüncüsü: Keyfi olarak ve kolayına geldiği için değil, meşru bir sebepten dolayı taklit etmesi gerekir. Yoksa sadece kolayına geleni seçmek ve mezheplerin kolay hükümlerini cem etmek, caiz olmayıp; şer’an yasaktır.

Netice olarak şöyle diyebiliriz: Bir mezhepten diğerine geçiş, kişinin muhtaç olduğu bir meselede, o mezhebi taklit etmek suretiyle olursa, bunda beis yoktur ve caizdir. Hac ve umre yapan Şafilerin, abdestte Hanefileri taklit etmesi gibi. Çünkü tavaf ve say vazifelerinin abdestli yapılması gerekir. Şafi mezhebinde ise kadına dokunmak ile abdest bozulur. O kalabalıkta, farkında olmadan kadına dokunmak mümkün, hatta kaçınılmazdır. Her dokunuşta abdest almanın zahmetinden dolayı, Şafiler bu ibadeti yaparken Hanefileri taklit edebilirler.

Eğer taklit etmek, mezheplerin kolay taraflarını araştırmak ve ihtiyaç yokken, sırf kendi nefsinin tatmini için işine gelenleri yapmak şeklinde olursa, bu caiz değildir. Çünkü bu bizi, kabul edilmeyen telfike ve “mürekkep icma” ile caiz olmayan sonuçlara götürür.

Müctehid alimler, doktorlara benzemektedir. Nasıl ki hasta olduğumuzda bir doktora gidiyor, onun tedavisini uyguluyor ve aynı anda iki üç farklı doktorun tedavisini uygulamak mümkün olmuyorsa; maddi ve manevi hastalıklarımızın ilaçlarını, Kur'an ve sünnet eczanesinden bizlere sunan müctehid imamları da taklit ederken, birini kendimize rehber yapmalı ve ihtiyaç yokken başka bir müctehidin kapısını çalmamalıyız.

Bununla beraber, her mezhebin azimete taalluk eden cihetlerini taklit etmek bir takva işidir. Meselâ, Hanefi mezhebine mensup bir insanın eli hanımına dokunacak olsa abdesti bozulmaz; fakat Şâfiîye göre bozulur. Bu insanın böyle bir meselede Şâfiî mezhebini taklit ederek abdestini tazelemesi bir azimettir, bir takva işidir. Yine Şâfiî mezhebine mensup olan bir insanın vücudunun herhangi bir yerinden kan çıktığında abdestini tazelemesi de, aynı şekilde azimete girer.

Yine, Hanefi mezhebinde olmayıp diğer mezheplerde olan ve ibadetlerin başlarında ve sonlarında yapılması sünnet dua ve benzeri nafile ibadetlerde o mezhebin görüşünü taklit etmek bir azimettir, sevaplıdır ve güzel bir harekettir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Hangi mezhebe uysam daha iyi olur, hangisi daha üstün? Mezheplerin farklılıklarının hikmeti nedir?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

abcdef1234_hsps...

'' Bir ibadet veya muamele başka bir hak mezhebe göre taklit edilecekse, o ibadet veya muamelenin daha önce yapılmamış olması gerekir. Meselâ, Şâfiî mezhebine mensup olan bir kimse, namaza başlamadan önce hanımına eliyle dokunduğunu namazı kıldıktan sonra hatırlasa; sonra da, “Nasıl olsa abdestim Hanefi mezhebine göre tamamdır.” deyip o meselede Hanefi'ye tabi olsa, namazı sahih olmaz.'' deniliyor.

Feyyaz TV de ise ''Amelin sahih olup olmadığı şüphesi'' adlı videoda

(https://youtu.be/m8LXau_TKeM)

''Amelden sonra taklit caizdir'' deniliyor.

Burada bir zıtlık yok mu?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör

Evet temel kural olarak amelden sonra taklid caiz olmaz.

Ancak videoda verilen örnekte olduğu gibi, kılınan cuma namazıdır ve telafi imkanı yoktur.  Cemaat dağılmıştır. Bu nedenle amelden sonra Müçtehit İmam taklidi uygun görmüştür.

Ayrıca vesveseli olan kişilerin durumu özeldir, onlara ne deseniz ikna olmayabiliyor. Bu açıdan vesvesesi olanların kalpleri tatmin olsun ve şeytanın tuzağına düşmesin diye amelden sonra da taklit uygun olur.

Demek ki, esas ve temel kural, amelden sonra taklidin caiz olmadığıdır, ancak verdiğimiz iki örnekte olduğu gibi, özel bazı durumlarda istisna olarak caiz olabilir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun