Kur'an'ın iniş sırasına göre dizilmeyişinin hikmetleri neler olabilir?

Tarih: 06.02.2017 - 02:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuran-ı Kerim surelerinin, iniş sırasına göre dizilmiş olmamasının, Cenabı Hakk'ın muradının bu olmamasının hikmetleri neler olabilir?
- Zira her kitap gibi Kuran'da sırayla(zorunlu olmamakla beraber) okunur ve Fatiha'yı saymazsak ilk sureler Medeni surelerdir(Bakara- Ali İmran, Nisa ... ).
- Hüküm ayetleri Mekke’de gelmedi ki bir hikmeti de imanların yerleşmesi için zamanın geçmesinin gerekliliğiydi denir.
- Kuranı okumaya başlayan yeni dine girmiş biri direkt (İçki, kumar, faiz vs. yasağı) karşılaşacak; oysa sahabe bunlarla taa Medine'de karşılaşmıştı. Allah'ın muradı nedir acaba?
- Allah sonsuz hikmet sahibi olduğundan bununda pek çok hikmeti vardır diye düşünüyor ama cevabını bulamıyorum.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konu çok geniştir. Alimlerin bildirdiğine göre, Kur'an’ın nüzul sırası, o anda açıklanması veya hakkında hüküm verilmesi gereken konuların meydana gelmesiyle alakalıdır.

Mushaftaki tertip ise, ilahi hikmetleri gözeten bir düzenlemedir. Bu hikmetlerin hepsini saymak veya bilmek elbette mümkün değildir. Bununla beraber, bazı hikmetleri şöyle sırlamakta fayda vardır:

a) En sahih olan görüşe göre Kur'an’ın ayetleri gibi, surelerin tertibi de tevkifidir / vahiy kaynaklıdır.

Allah tarafından tespit edilen birçok şeyin hikmetini bilmediğimiz gibi, Kur'an’ın bu ilahi tertip hikmetini de bilmeyebiliriz. Bilmememiz, olmadığını göstermez.

b) Bu tertip, Kur'an’ın bazı ince nükteleri ve belagat meziyetlerini göstermeye yöneliktir.

Mesela; “Nüzul sıraları arasında farklılık olmasına rağmen, Kadir suresinin Alak suresinden hemen sonra gelmesi, bu inceliklerden birini şöyle göstermektedir: “İNZELNAHU” (Onu indirdik) cümlesindeki “hu” zamirinin zahirdeki bir mercii yoktur. Halbuki, onun Kur'an’a raci olduğundan da şüphe yoktur. Bundan önce Kur’an kelimesi geçmez, fakat Alak suresinin ilk kelimesi olan “İKRA’” (oku) fiili Kur'an’ı temsil ettiği için Kadir suresindeki “hu” zamiri de bu kelimeye racidir.

İşte bunu göstermek hikmetiyle Kadir suresi Alak suresinin hemen arakasında yer almıştır. (bk. Ebu Cafer es-Sakafi, el-Burhan, 1/184)

c) Kur'an’ın her bir ayetinin başka ayetlere bakan birer yüzü, birer gözü vardır. Mushaftaki tertipte bu mucizelik yönü görünmektedir.

Mesela, Secde suresi, Lokman suresinin hemen ardında gelmiştir. Çünkü, şu ayetleri birbirine bakıyor:

- Secde suresinin “Melekler sizin sayımınızla miktarı bin sene olan bir günde ona yükseliyorlar.” mealindeki 5. ayeti, Lokman suresinin son ayetinde yer alan “Kıyametin bilgisi Allah’ın nezdindedir.” mealindeki ayetin bir nevi açıklamasıdır.

- Keza, Secde suresinin “Üzerinde ot bitmeyen kuru topraklara yağmur indirip kendilerinin ve hayvanlarının yiyeceği bitkileri bizim yeşerttiğimizi görmezler mi?” mealindeki 27. ayeti, Lokman suresinin “Yağmuru da O yağdırır.” mealindeki 34. ayetin bir nevi açıklamasıdır.

- Yine Secde suresinin “Eğer dileseydik, herkese hidayet verirdik.” mealindeki 13. ayeti, Lokman suresinin “Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez.” mealindeki 34. ayetinin bir açılımı gibidir. (bk. Suyuti, Esraru tertibi’l-Kuran, 1/123)

d) Kur'an’ın ana gayelerinden biri, onun Allah’ın kelamı olduğunu gösteren mucizevilik yönüdür. İşte Kur'an’ın mevcut tertibinde bu mucizevilik yönüne işaret eden ve Allah’ın sonsuz ilminden geldiğini gösteren pek çok hakikatler vardır. Mesela:

“Yahudi olanlara da bundan önce sana anlattıklarımızı haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı!” (Nahl, 16/118)

mealindeki ayette Yahudilerle ilgili söz konusu edilen yasaklara işaret edildikten sonra “Allah’ın bunu daha önceki ayetlerde anlattığı” ifade edilmiştir.

İşte bu ayetin doğruluğunu gösteren ilgili konunun,

 “Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun iç yağlarını da haram kıldık. Yalnız sırtlarında yahut bağırsaklarında bulunan veya kemiğe karışan yağları haram kılmadık. Haddi aşmalarından ötürü onları bu şekilde cezalandırdık. Şüphe yok ki biz hep doğru söyleriz”

mealindeki Enam suresinin 146. ayetinde yer almış olması, Allah’ın sonsuz ilminin ve Kur'an’ın mucizeviliğinin bir parıltısıdır.

Bu konunun bir kısmı da

“Yahudilerin yaptıkları zulümlerden, çok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden dolayı kendilerine helal kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara yasakladık.” (Nisa, 4/160)

mealindeki ayette geçmiştir. Aralarında ondan fazla sure ve yüzlerce ayet ve özellikle Nisa suresiyle Nahl suresi arasında yıllar geçmiş olmasına rağmen, böyle bir hakikate vurgu yapılmasının elbette önemli bir hikmeti bu mucizevi yönü göstermektir.

“Biz senden önce de nice peygamberler gönderdik ki, onlardan kiminin kıssalarını sana anlattık, kiminden ise söz etmedik. Hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmadan bir âyet getiremez. Allah'ın emri geldiğinde ise, adaletle hükmolunmuş ve hakkı boşa çıkarmaya çalışanlar oracıkta hüsrana uğramış demektir.” (Mümin, 40/78)

mealindeki ayette “peygamberlerin bir kısmından söz edildiği, bir kısmından ise bahsedilmediği” vurgulanmıştır. Bu ifadenin genel manası yanında, bir de Kur'an’ın Allah’ın kelamı olduğuna işaret etmektedir. Çünkü, bu sure Kur’an’ın 40. suresidir. Bu ayete kadar 3979 ayet geçmiştir. Ancak bu ayette ifade edildiği gibi, bazı peygamberler bundan sonraki surelerde anlatılmıştır...

Kelimelerin tekrarlarından hasıl olan sayısal mucizelerin hepsi ancak bu tertipten meydana gelmiştir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an-ı Kerim sureleri günümüzde neden nüzul sırasına göre ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun