Kendimiz için istediğimizi kardeşimize de istemek zorunda mıyız?
“Sizden biriniz, kendisi için istediğini, din kardeşi için istemedikçe, gerçek iman etmiş olmaz.” anlamıda bir hadis duymuştum.
- Böyle bir hadis var mı, varsa bunu nasıl anlamalıyız?
Değerli kardeşimiz,
Evet, bu anlamda sahih bir hadi vardır.
Hz. Enes (ra)'den rivayet edildiğine göre, Nebî (asm) şöyle buyurdu:
« لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ »
“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân 7; Müslim, İmân 71, 72).
Bu hadis-i şerif, müminler arasındaki kardeşlik duygularının ne kadar ileri seviyede bulunması gerektiğinin bir sembolüdür. Gerçek mümin, kendisi için arzu ettiği iyilik ve hayrı, din kardeşi için de aynen arzu eder ve ona karşı bir haset, çekememezlik duygusu içinde olmaz.
Biz hadiste geçen “mümin olmaz” karşılığındaki lafzı, “Gerçek anlamda iman etmiş olmaz” şeklinde mahiyetine uygun tarzda tercüme ettik. Çünkü kastedilen budur. Şöyle ki: Falan kimse insan değildir, dediğimizde onun insanlıktan çıktığını kastetmediğimiz, sadece insanî niteliklerinin noksan olduğunu anlatmak istediğimiz gibi kendisinde bu nitelik bulunmayan kimse mümin değildir demek de o iman dairesi dışına çıkar anlamına gelmez. Nitekim bu hadisin bir rivayetinde “kul, gerçek imana ulaşamaz” (bk. İbni Hacer, Fethü’l-Bârî, I, 112) şeklindedir. Buradaki “gerçek iman”dan maksat, imanın kemalidir.
Müminin, din kardeşinde de bulunmasını istediği şey, hayırlı bir nimet cinsinden olmalıdır. Yoksa kendi başına gelen bir belayı, bir kötülüğü din kardeşi için arzu etmek, asla câiz değildir. Hadisin bir başka rivayetinde, (bk. Nesâî, İmân 19) istenen şeyin hayır olması gerektiği tasrih edilmiştir. Çeşitli vesilelerle belirtildiği gibi hayır, Allah’a itaatın her çeşidini, dünya ve ahiretle ilgili her meşru işi içine alan bir kelimedir.
Bu hadis-i şeriften anlamamız gereken bir başka önemli husus şudur:
Kişinin kendi nefsi için dilediği bir şeyin aynısının, yani o şeyin bizzat kendisinin, din kardeşine verilmesini arzu etmesi değil, bir benzerinin ona da nasib olmasını dilemesidir. Çünkü bir şeyin bir tek olan aslı iki kişide bulunmaz. O hâlde, kendi elinde bulunan nimet ondan alınmadan veya noksanlaşmadan, din kardeşine de böyle bir nimetin verilmesini istemek kastedilmektedir. Bu ise, gerçek müminlerin gösterebileceği bir olgunluktur. Müminin, kendisi için kötü gördüğü şeyleri, din kardeşi için de kötü görmesi aynı şekilde imanın kemalindendir.
Bu hadisin bizzat kendisi ve bu vesileyle açıklanan hususlar, birer iyilik ve hayır oldukları için nasihat kapsamına girerler.
Buna göre;
- Kâmil iman sahibi olanlar, kendileri için arzu ettikleri şeyleri din kardeşleri için de arzu ederler.
- Kişinin din kardeşi için arzu ettiği şey, iyilik ve hayır cinsinden olmalıdır.
- Din kardeşimizde olmasını istediğimiz şey, sahip olduğumuzun bizzat kendisi değil, bir benzeridir.
- Müminler için hayır istemek, dinde nasihatten sayılır. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., H. No: 185, 238)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet