Kas Kasılmasındaki Mucize

Tıp fakültesinde öğrenciyken İstanbul'a gezi düzenlemiştik. İstanbul'un tarihî mekânlarını gezerken, yolumuz Dolmabahçe Sarayı'na düştü. Sarayın en dış kapısında uzun boylu bir asker kıpırdamadan nöbet tutuyordu. Ziyaretçiler, nöbet tutan askerin dikkatini dağıtmaya çalışmasına rağmen, o pozisyonunu bozmuyor, gözlerini bile kırpmadan bir heykel gibi dimdik duruyordu. Bir müddet sonra nöbet değişimi için, komutan eşliğinde rap rap yürüyerek bir manga asker geldi. Eski nöbetçi alınarak yerine yeni nöbetçi bırakıldı. Bu arada ben, bir insanın kıpırdamadan ayakta ne kadar durabileceğine dair düşüncelere dalıp gitmişim.

Ayakta saatlerce nasıl durabiliyoruz veya yarım kiloluk bir kitabı uzun süre havada nasıl tutabiliyoruz? Bunun sebebi Kadîr-i Alîm'in kaslarımıza yerleştirdiği nöbetleşe kasılma mekanizmasıdır.

İskelet kasları kemiklere tutunur. Kasların çalıştırılmasıyla kemikler eklem yerlerinden hareket ettirilerek vücut hareketleri yerine getirilir. Kasların içinde çok sayıda kas hücresi bulunur. Bilindiği gibi, hücreler ancak mikroskopla görülebilen çok küçük yapılardır. Enteresandır ki, kaslardaki hücrelerin boyları, kasın boyu kadardır. Meselâ uzun boylu bir kişinin uyluk ön bölgesi kası (quadriceps femoris) 80 cm. olabilir. Çünkü leğen kemiklerine tutunan bu kas, diz kapağının altındaki kaval kemiğinin (tibia) üst ucuna bağlanır. Kas hücrelerinin boyu uzun olmakla beraber, kalınlığı (çapları) diğer hücreler gibidir.

Kaslarda iki farklı kas hücresi bulunur: 1- Hızlı kasılıp hemen yorulan lifler: Bunlar hızlı yapılan egzersizlere uygundur ve kısa sürede yorulur. Bu kaslar oksijene ihtiyaç duymadan, hazır enerji (ATP ve creatin fosfat) ve oksijensiz enerji (glikoliz) ile kasılabilir. Halter kaldırma ve 50 metre koşu gibi patlayıcı egzersizler bu kaslarla yapılır.

2- Yavaş kasılıp geç yorulan lifler: Bunlar yavaş çalışır; ancak yorulmazlar. Yerçekimine karşı vücudu dik tutan kaslar bu gruba girer. Genetik olarak hızlı kaslara sahip kişiler, hız gerektiren kısa süreli sporlarda daha başarılıdır. Yavaş kaslara sahip kişiler ise, uzun sürede yapılan egzersizlerde daha başarılıdır. Bazı futbolcular hızlı koşar; ama 90 dakika aynı tempoyu sürdüremez, bazıları da daha yavaş oynamakla birlikte maç boyunca yorulmadan mücadele edebilir. Rabbimiz kaslarımızı farklı kabiliyetlerde yaratarak, bizleri farklı farklı sahalara yönlendirmiştir.

Ayaktayken, yerçekimine karşı, vücudu dik tutan kaslar, yavaş kasılan kaslardandır. Bununla birlikte her kasın karşısına, kasılmayı dengeleyen antagonist kaslar yerleştirilmiştir. Bu kaslar, aynı eklemdeki kemiklerin hareketinde zıt yönde çalışır. Yukarıdaki nöbet değişimi misâlinde olduğu gibi, aynı kasın içindeki hücreler kasılırken, diğerleri gevşek ve dinlenme durumundadır. Kasılmasını bitiren lifler gevşerken, aynı kasılma kuvvetini oluşturacak sayıda yeni kas lifi kasılarak devreye girer. Kas liflerinin nöbet değişimi o kadar mükemmel gerçekleşir ki, bu esnada kişide herhangi bir denge kusuru gözlenmez. Aynı durum, kolumuzla bir miktar ağırlığı kaldırıp, havada sabit tutarken de gerçekleşir. Peki bu mükemmel nöbetleşe kasılma, aksamadan nasıl devam ettirilebilmektedir? Bu mükemmel mekanizma, beyin korteksinden ve omurilikten gelen kontrollü elektrik sinyalleriyle kişinin iradesi dışında gerçekleşmektedir. Kasların uzunlukları ve kasılma dereceleri hakkında beyne sürekli bir bilgi akışı olmaktadır. Bir kasın taşıyacağı ağırlığın miktarına uygun sayıda kas lifi, beyinden ayarlanan bir kontrolle nöbetleşe kasılarak süreç devam ettirilmektedir.

Kasın taşıyacağı ağırlık az ise nöbete katılan kas hücresi de az olacaktır. Bu sebeple ağırlık az olduğunda, uzun süreli kaldırma devam ettirilebilir; ancak, ağırlık fazla olursa, nöbete katılan hücre sayısı fazla olacağından, uzun süreli kaldırma devam ettirilemez. Meselâ, Naim Süleymanoğlu kendi rekorunu kırdığı azamî ağırlıktaki bir halteri kaldırabilir; ancak kaldırdığı ağırlığı uzun süreli olarak havada tutamaz. Bunun sebebi, sözkonusu ağırlığı kaldırmak için kasılma işlemine kas liflerinin çok büyük kısmının katılmış olması dolayısıyla, ağırlığı kaldırmaya devam ettirecek kas hücresi sayısının azalmasıdır.

Bunlardan sonra, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Aslında kas gücünün kontrolü tamamen beyin konsantrasyonu ile alâkalıdır. Bir sporcuda yüksek moral ve motivasyon çok yüksek bir kas gücünü ortaya çıkarabilir. Bazen basına da yansıdığı gibi, bir adam bir kamyonu çekebilir. Çanakkale Savaşı'nda Seyit Onbaşı'nın 275 kilogramlık top mermisini topun ağzına Allah'ın izniyle sürmesi bunun en güzel misâlidir. Burada şunu ifade etmek gerekir; sporda başarılı olmanın yolu, beden eğitimiyle birlikte ruh ve beyin eğitiminden geçmektedir. Beynin kasılmaya dâhil ettiği kas hücresi nispetinde patlayıcı kuvvet ortaya çıkacaktır.

Tendonlara düşen vazife
Kasları kemiklere bağlayan, sık lifli bağ dokusundan yapılmış kısma, kasın kirişi (tendon) adı verilir. Sathî bakıldığında, kirişlerin sadece kas ile kemik arasında fizikî bağlantı kurduğu zannedilir. Hâlbuki bu yapı içinde; kasın kasılma derecesi, kasılma esnasındaki sertliği (tonus) hakkında bilgi toplayan ve bu bilgiyi omuriliğe ileten golgi tendon organı ile onun siniri vardır. Kasların sertliği ile ilgili bilgiler omuriliğe sürekli iletilmektedir. Çünkü omurilikte hızlı çalışan bir sinir devresi (nöronal network) ile aşırı kasılan kas hücreleri, hemen gevşetilerek kasların, kirişlerin ve hattâ kemiklerin zarar görmeleri önlenmektedir. Sporcularda aşırı yüklenmeye bağlı, lif (kas hücresi) kopması, tendon yırtılması ve kemik kırığı meydana gelebilmektedir. Ancak irademiz dışında çalıştırılan tendon refleksi sayesinde kas ve kemiklerimiz korunmaktadır.

Tendondaki bu hassas alıcıların bir başka görevi de, kaldırılacak ağırlığın nöbete katılan kas hücrelerine eşit dağılımını sağlamaktır. Bunu şöyle bir misalle açıklayabiliriz: Çalışmayan bir arabanın trafiği engellediği durumlarda, orada bulunan insanlarca kas kuvvetiyle yolun kenarına alındığına şahit olmuşuzdur. Bu esnada bazıları yükü kaldırmaya çalışırken, bazıları da kaldırıyormuş gibi yapabilmektedir. Kaslar da benzer işi yapmasına rağmen onlarda böyle bir durum asla görülmez. Bir ağırlık kaldırılırken, kasılmaya katılan kas lifi sayısı, ağırlık ile orantılı olmalıdır. Kasılmaya katılan lif sayısının az olduğu durumlarda, ağırlık kaldırılmaya çalışılırsa, lif kopmaları kaçınılmaz olur. Tendon refleksi, ağırlıkla uyumlu olmayan az sayıdaki lifin, aşırı kasılmasını engeller ve bunun sonucunda ağırlığa uygun olmak üzere omurilikten gelen emirlerle, kasılmaya yeni lifler katılır. Bu şekilde ağırlık liflere eşit dağıtılmış olur. Böyle mükemmel bir iş bölümü ve yardımlaşma, akılsız ve şuursuz kas liflerine verilebilir mi?

Sumasyon 
Kaslarda kasılma kuvvetinin ayarlanmasında bir diğer unsur da "toplanma" mânâsına gelen sumasyon mekanizmasıdır. Sumasyonu şöyle ifade edebiliriz: Rengi itibariyle tahta veya plâstik zannedilerek kaldırılmaya teşebbüs edilen cismin daha ağır bir maddeden olduğunun anlaşılmasından birkaç milisaniye sonra, ağırlıkla ilgili yeni bilgiler eklemlerdeki alıcılar vasıtasıyla beyne iletilir. Beyin ânında kaslara yeni emirler gönderir. İlk kasılma henüz sonlanmadan, kasılmaya katılan yeni kas hücreleriyle ağırlık kaldırılır. Böylece ilk kasılma da boşa gitmemiş olur. İskelet kaslarımızdaki nöbet değişimi, zarar verecek kasılmaların önlenmesi ve sumasyon gibi milisaniyeler içinde gerçekleşen mükemmel faaliyetler, tesadüflere veya şuursuz proteinlere verilebilir mi?

(Prof.Dr Ömer Arifağaoğlu)

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun