Darwinin işi şansa kaldı!
BİLİM VE TEKNİK sahada yükselişlere en çok sahne olan devir, belki de yirminci yüzyıl oldu. Gün geçmiyor ki, yeni bir gelişme kaydedilmemiş olsun. Bu değişikliklerden tabiî, Evrim Teorisi de nasibini alıyor. Bazen Evrimin, evrimleşme hızına yetişmek bile mümkün olmuyor. 16. Genetik Kongresi'nde alınan bir kararla, evrimin yönü ve macerası yine değiştirildi. Gerçi Darwin'den beri bu teoriye zaman zaman yeni ilâveler yapılmıştı. Ancak hiçbirisi şimdiki kadar esasa yönelik değildi.
Motoo Kimura |
BİLİM VE TEKNİK sahada yükselişlere en çok sahne olan devir, belki de yirminci yüzyıl oldu. Gün geçmiyor ki, yeni bir gelişme kaydedilmemiş olsun. Bu değişikliklerden tabiî, Evrim Teorisi de nasibini alıyor. Bazen Evrimin, evrimleşme hızına yetişmek bile mümkün olmuyor. 16. Genetik Kongresi'nde alınan bir kararla, evrimin yönü ve macerası yine değiştirildi. Gerçi Darwin'den beri bu teoriye zaman zaman yeni ilâveler yapılmıştı. Ancak hiçbirisi şimdiki kadar esasa yönelik değildi. Darwin, "Çevreye en uygun olanlar yaşar" diyordu. Fakat bu vadide yolun sonuna gelinince, Genetik Kongresi'nde Japon ilim adamlarından Evrimci Motoo Kimura"nın "En şanslı olanlar yaşar" teorisi kabul edildi. Artık bundan sonra şanslı olan yaşadı! Her şeyi şans idare edecek. Darwin teorisini eleştirenlere göre, ortada yeni bir şey yoktur.
Darwin"in "Çevreye en uygun olanlar yaşar" tezi ile, Kimura'nın "En şanslı olanlar yaşar" tezi, "Hasan Ali"nin, "Ali Hasan" olması şeklinde yorumlanmaktadır. Zira, her iki görüşte de "tesadüf" esastır.
Kâinattaki her varlıkta, çok basit bir şekilde, sonsuz ilim, irade, kuvvet ve kudretin eseri görüldüğü halde, bunları tesadüf ve şansla izah eden ilim adamlarına verilecek en iyi cevabın "Susmak" olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat onlar, susmayı kabul etmek şeklinde anlayacaklarından bunlara karşı bilim adamlarından bazıları seslerinin çıktığı kadar bağırmaktadırlar. Bunlardan size, sadece iki misâl arzedeceğim. Birisi dünyanın doğu, diğeri de batı ucundan.
Darwincilik bir dogmadır
Prof. Dr. Remy Chauvin |
İŞTE konuşanlardan biri, ünlü Fransız Biyolog Prof. Remy Chauvin. Bu zat, Dieu des Fourmis, Dieu des Etoiles (Karıncaların Allah'ı, Yıldızların Allah'ı) adlı kitabında bakın ne diyor:
Darwin ve taraftarlarının savunduğu fikirlerin çok bayağı ve ucuz düşünceler olduğu anlaşılmıştır. İlimdeki gelişmeler, Evrimcileri utandırmıştır... Bugün pek çok ilim adamı, 'tabii seleksiyon görüşünün diyalektik bir dalavere, diyalektik bir hokkabazlık olduğunu anlamıştır. Darwincilik, bir dogma olarak ortaya çıkmış ve halen de dogma olarak devam etmektedir.
Fosillerle ilgili olarak da şunları söylemektedir:
Bugüne kadar bulunmuş olan fosillerde, günümüzdeki canlıların ortak çıkış noktalarını ve müşterek atalarını gösteren, hiçbir delil ortaya konamamıştır. Şu andaki canlıların, geçmiştekilerden türemiş olduklarını ispatlayacak hiçbir iz yoktur.
Prof. Remy, kâinatın tesadüfün eseri olamayacağını şu sözlerle ortaya koyuyor:
Uzun araştırmalardan sonra, kâinatı bir yaratanın ve yönlendirenin bulunduğuna inanmanız gerektiği kanaatine vardım. Bizler, kör bir Evrimin tesadüfi sonucu olamayız.
Bunalım içindeki teori
Biyolog Michael Denton |
ŞİMDİ DE size dünyanın doğu ucundan, Avustralyalı Biyolog Michael Denton'un kitabından söz edeceğim
Bu zat, bilim dünyasında büyük yankılar uyandıran Bunalım İçindeki Teori (Evolution Theory in Crisis) adlı bir kitap yazdı. Kitabında Denton, Evrim Teorisini yerden yere vuruyor.
Evrimcilerin delilleri arasında benzerlik önemli yer tutar. Darwincilere göre, insan eli, domuzun ön ayağının, balığının ön yüzgecinin ve yarasanın kanadının Evrimleşmesi ile hasıl olmuştur.
Denton bu görüşe karşı çıkıyor ve şöyle diyor:
Önceden yaratılmış organlardaki benzerliğin, daha sonrakilerde de görülmesi, yani embriyolojik gelişme ile kemik teşekkülünün aynı olması gerekirdi. Halbuki bugüne kadar hiçbir kimse sonrakilerin öncekilerden türediğini veya aynı kökenden geldiğini ispatlayamamıştır. Dolayısıyla benzerliğin evrime delil olabilmesi için zincirin bütün halkalarında geçerlilik taşıması gerekir. Tek tük benzerlikler delil olamaz.
Fosillerin de evrimcilerin istediği sonucu vermediğine işaret eden Denton, geçiş formlarıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapıyor:
Bilinen 329 omurgalı hayvan türünden 261'inin, yani %80'inin fosili bulundu. Eğer iddia edildiği gibi geçit formları olsaydı, mutlaka bulunmaları gerekirdi.
Ünlü Paleontolog David Pilbeam, insanın geçmişiyle ilgili karar vermede ellerindeki materyallerin yetersizliğini belirtir:
Yayınlanan kitaplar şunu söylemeye çekiniyorlar ki, ben de dahil olmak üzere, kuşaklar boyu insan evrimini araştıran kişiler, karanlık içinde çırpınıyorlar. Elimizde olan bilgiler, teorilerimizi şekillendirmek için son derece güvenilmez ve yetersizdir" (Pilbeam, D. American Scientist, sayı, 66,1978, s. 379).
Denton tarafından, Moleküler Biyolojinin de Evrim Teorisini desteklemediğine dikkat çekilmekte ve şöyle denilmektedir:
Moleküler Biyolojiyle alınan sonuçlar, anatomik incelemeye dayanan morfolojik sınıflandırma sisteminin doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Harikulade bir yapı olan insan beyninin dahi 'tesadüfen' ortaya çıktığını iddia etmenin ilimle bir alâkası yoktur... Neresinden bakarsanız bakınız Darwin teorisi, günümüze kadar kendi içindeki çelişkileri yenememiş, hiç ilerlemediği gibi, bilhassa moleküler biyoloji karşısında hep gerilemiştir. Biz, şimdi Batlamyüs'ün Jeosantrik teorisi karşısında şaşkına dönen ortaçağ astronomlarına benziyoruz. Onların şaşkınlıkları, kısa sürede geçmişti. Bizimki ise, bütün bilimsel oluş ve gelişmelere rağmen, bâtıl bir inançla, 150 yıldır devam ediyor.
Prof.Dr. Adem Tatlı
BENZER SORULAR
- Bilim mi, dogma mı?
- EVRİM TEORİSİ’NİN ÇIKMAZLARI
- DARWİNİZM
- Birçok bilim adamı evrim teorisini kabul ettiğine göre, bunun bir gerçekliği olamaz mı?
- Evrim ve İdeoloji
- Evrim Teorisi Hakkında Dünyaca Ünlü İlim Otoritelerinin Bazı Değerlendirmeleri
- Michael Denton doğru mu söylemiş?
- Bilim 'Yaratılış' Diyor-3
- Tesadüfün Sayılarla İmtihanı (Bilim Yaratılış Diyor-34)
- Evrimciler, canlılarda bulunan bazı organların işlevsiz olduklarını iddia etmektedir. Bu iddia doğru mudur?