Kafir biriyle beraber olan kafir mi olur, dinden mi çıkar?

Tarih: 26.04.2022 - 17:37 | Güncelleme:

Soru Detayı

“Müşriklerle beraber yaşamayın, onlarla evlenmeyin bulunmayın. Kim onlarla beraber yaşar veya evlenirse onlardan olur."
- Yani müşrik biriyle beraber yaşayan ya da cima yapan dinden mi çıkıyor

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kâfir biriyle beraber olan bir Müslüman, dinden çıkmaz, kâfir olmaz; haram bir şey yaparsa günahkâr olur. Derhal o haramı terk etmeli ve tövbe ederek bir daha o harama asla girmemeli.

Eğer günahlara girmeden kâfirlerin arasında yaşıyorsa günahkâr olmaz, hatta rol model olabiliyorsa, İslam’ı tebliğ etmek görevini de yapmış olur.

Konuyla ilgili bazı hadis mealleri şöyledir:

“Kim müşrikle beraber olur / evlenirse ve onunla beraber ikamet ederse o da müşrik gibidir, bizden değildir.”(1)

“Müşriklerle (aynı bölgede, beldede) yaşamayın, onlarla evlenmeyin, kim onlarla beraber yaşar veya onlarla evlenirse, onlar gibidir.”(2)

“Ben müşrikler arasında yaşamaya devam eden her Müslümandan uzağım.”(3)

Kimlik, sosyal toplulukları ayakta tutan ve varlığının tezahürü olan unsurdur, kimliğini kaybeden gruplar yok hükmündedir.

Hz. Peygamber (asm), müşriklerden / kâfirlerden uzak olmayı istemekle, asimile olmaya yani kimlik kaybına karşı uyarmakta, Müslümanların, İslam hakimiyeti bölgelerin dışında eriyip gitmesini istememektedir.

O halde, yabancı bir diyarda ikameti, şahsi bir tercih olarak değerlendirmek isabetli değildir. Din, sadece bireylerin özel hayatlarıyla ilgili olmayıp, toplum yapısını şekillendirdiğinden Hz. Peygamber Efendimiz (asm), devlet başkanı sorumluluğunun gereğini yerine getirmiş, Müslüman nüfusun ikamet yerinin nerede olması konusunda yol göstermiştir.

Bir Müslümanın, müşriklerle veya diğer kâfirlerle, onların hakimiyeti altında bir arada yaşamasının dinî açıdan önemli sakıncaları vardır. Konuyla ilgili ayetler ve hadisler, meselenin imana kadar uzanan yönü bulunduğunu ortaya koymuştur. Değerlerini bilmemek yani asimile olmak en önemli tehlikedir. Yabancılar arasında yaşayan ilk neslin, dinini ve değerlerini koruması mümkündür. Birkaç nesil sonrası için -istisnalar bulunmakla birlikte- tehlike artmaktadır.

Asimile, daha çok sonraki nesillerin maruz kaldığı bir durumdur. Yabancı bir memlekette doğup büyüyen kimsenin, bulunduğu ortamdan etkilenmemesi mümkün değildir. Bulunulan coğrafyanın, üzerinde yaşanılan toprağın ve çevrenin davranışlara etkisi vardır, orada yaşayanların kültürünü şekillendirir.

Yaşadığı yerin maddi-manevi unsurları tarafından kuşatılmışken, bu kişinin kimlik kaybından veya kimliğinin belirsizleşmesinden korunması çok güçtür. Olumsuz bir neticenin gerçekleşmesi kesin olmasa bile, Müslüman bir ülkede yaşayan kimseye nispetle manevi değerleri tehdit altındadır.

Göç alan ülkelerdeki Müslümanların dinî durumlarıyla ilgili yapılan araştırmalarda göç ile dindarlığın olumsuz etkilendiği sonucuna varılması, bu gerçeğin hayatın içindeki tespitidir.

Gözlemlere ve yabancı ülkelerde yaşayanların ifadesine göre, nesiller ilerledikçe kimlik kaybı artmaktadır. İlk nesle göre ikinci ve üçüncü kuşakta entegrasyon yani içinde bulunduğu toplumla bütünleşme oranı artmaktadır. Etkilenme oranı, üçüncü kuşakta ikinciye göre daha fazladır. O ülkede doğan kimsenin entegrasyonu, Müslüman ülkede doğup oraya gidenden daha fazla olmaktadır.

Neticede ikinci ve üçüncü nesilde dindarlık azalmaktadır. Konu, lisanla önemli ölçüde ilgilidir. Birkaç nesil sonra anadili kaybetmek kaçınılmaz hale gelmekte ve yabancıların dillerini bilenler, onlarla daha çok bütünleşmekte, kendi değerlerini daha az bilmektedir.(4)

Kâfirlerin hakimiyeti altında yaşamayı tercih edenler, dinin temel konularına yönelik başka sıkıntılar ve problemlerle de karşılaşmaktadırlar. Bazı dinî görevlerini yerine getirmekten alıkonuldukları bir gerçektir. Dinlerini yaşamak için kendileri zemin oluşturmak zorunda kalmaktadır ki bu faaliyet dinî hassasiyete sahip olmalarını gerektirir. Yabancı ülkede dindarlığa teşvik edici etkenler bulunmadığından, zaman geçtikçe kişilerin, kendi dinlerine aykırı anlayışları, yaşayışları yadırgamamaları daha sonra onları benimsemeleri başka bir ihtimaldir. Dinin devamını sağlamak için eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunduklarında, kısıtlama veya baskı ile karşılaşmaları da önemli bir sorundur. Bu sebeple dinin, doğru bir şekilde nakli mümkün olmamakta ve neticede yanlış bilgiler yayılmaktadır.

Yabancı ülkelerdeki Müslümanlarda müşahede edilen bu tespitler, çok kültürlü büyük devletlerin kendi varlığını devam ettirmek için entegrasyon ve asimilasyon yöntemleri geliştirmesiyle de ilgilidir.(5)

Entegrasyon, zamanla asimilasyona dönüşmektedir. Çok sayıda Müslümanın yaşadığı yabancı ülkelerdeki yöneticilerin, Müslümanlar ne kadar gayret ederse etsin yeteri kadar entegre olmadıklarından şikayetçi olmaları, o devletlerin asimile niyetlerinin ve faaliyetlerinin bir ifadesi olarak anlaşılabilir.

Dolayısıyla Hz. Peygamber Efendimizin (asm) yaklaşımını, "sadece o döneme ait bir tedbir, çatışma döneminde söylenmiş bir söz" olarak düşünmek mümkün olmamaktadır. Konuyla ilgili diğer naslar yanında geçmiş devirlerdeki ve günümüzdeki gerçekler, bu emrin her dönem için geçerli olduğunu göstermektedir.

Bu bilgilerden ve değerlendirmelerden, gayrimüslimlerle ilişkilerin tamamen kesilmesi, onlarla hiçbir bağlantının olmaması sonucu asla çıkarılmamalıdır.

İslam Dinine göre tebliğ için yabancı ülkede bulunmakta bir mahzur yoktur. Hz. Peygamber Efendimiz (asm), İslam’a davet etmek için elçiler göndermiş, orada bir müddet ikameti uygun görmüştür.

Bilgi sahibi olmak maksadıyla da belirli bir süre yabancı ülkede yaşanabilir. Ancak bu noktada yabancı ülkede öğretim gören kimselerin zihnî yapısı önem arzetmektedir. İslam Dininin üstünlüğünden habersiz olmaları halinde başka sorunlar görülecektir. Müslümanların gelişmek, ilerlemek için yabancılara yönelmekten başka yol olmadığını düşünüp İslam’ın emirlerinden, yöntemlerinden istifade etmedikleri takdirde, yabancılaşmanın bir başka çeşidi ortaya çıkacaktır.

Seyahat ve ticaret münasebetlerinde de bir sakınca yoktur.

Mali ihtiyaçlar sebebiyle yurt dışında yaşandığında ise ortama uyum sağlarken / entegre olurken dinî değerlerin muhafazasına öncelik verilmelidir, dini yaşama imkânı sağlansa bile, bir arada yaşamanın sakıncaları dolayısıyla bir ömür orada kalınması ve nesillerin de kalmaya devam etmesi uygun görünmemektedir.

Buna rağmen günümüzde Müslüman ülkelerden çeşitli sebeplerle yabancı ülkelere göç etmiş milyonlarca kişi vardır ve göç etme arzusu ve fiili devam etmektedir. Aslında İslamiyet’in yüce değerleri, gayrimüslim egemenliği altında yaşanmasını mümkün kılmaz. Hz. Peygamber Efendimizin (asm) tavrı, şahsiyetli bir duruşu sağlamaya, şuur oluşturmaya ve İslam Dininin izzetini korumaya yöneliktir.

Kur'an-ı Kerîm’de kâfirlerin, Allah’ın ve Müslümanların düşmanı olduğu açıkça bildirilmekte iken, onların egemenliği altına girmeyi iştiyakla isteyen, onlarla bir arada yaşamak için her türlü yola müracaat eden Müslümanların bulunması, bu konuda bilgi sahibi olunmadığının ve bir bilinç oluşmadığının açık delilidir.

Göç ettikleri ülkede büyük ölçüde birbirleriyle iletişim halinde olan bu kimseler, mümkün olduğunca dinlerine uygun yaşamaya çalışmaktadırlar. Manevi açıdan aleyhlerine olan bir ortamda bulundukları da inkâr edilemez.

Dolayısıyla bu Müslümanların durumu önemli bir devlet meselesidir ve birçok farklı yönü barındırmaktadır.

Tetkik edilen konu açısından bakıldığında, onların ülkelerine geri dönmeyi isteyip istemedikleri ve dönmek isteyenlerin buna imkân bulup bulamadıkları, üzerinde çalışılması gereken bir meseledir.

Küfür diyarında yaşamayı tercih edenlerin nesillerinin, kayıp nesil olmasını önlemek için hadislerdeki arzu yerine getirilmeli, kimliği ve Müslüman topluluğu korumadaki hassasiyet üzerinde durulmalıdır.

Müslümanların olumsuz etkilerden kurtulmaları için aidiyet şuuru taşımaları ve dinlerinden kaynaklanan özelliklerini sahiplenecek anlayışa, kararlı duruşa ihtiyaçları vardır. Ana vatanla ilgiyi kesmemek de önemli bir etkendir.

Ayetlerde ve hadislerde başka dinlerden olanların, Müslümanlara bakışı açıkça bildirilmiştir. Müslümanlar, onlarla ilişkilerinde bu gerçeği unutmamalı, temkinli, uyanık olmalıdırlar.

Meselenin çözümünde o ülkedeki otoritenin, Müslümanların değerlerini korumayı temin etmesi, olması gereken, beklenen bir yaklaşımdır. Aslında bir mutabakat sağlanması tarafların menfaatinedir. Böyle bir yaklaşım, farklı kimliklerin çatışma riskini önler, aksi halde bütünleşme ve uyumda başarılı olunamaz.

Yabancı ülkede ikamet eden Müslümanların varlıklarının, zamanla İslam’ın yayılmasına hizmet etmesi gibi konunun olumlu, hayırlı tarafı bulunduğu da söylenebilir. Ancak bu kazanım ihtimali ile dininden uzaklaşanların oranı tetkik edildiğinde aleyhe bir sonuç çıkacağı bellidir.

Bütün bunların yanında Müslümanların kendi ülkelerinde de değerlerini kaybetmeleri meselesi vardır. Müslümanlar, yurt dışında yaşamadıkları halde iletişimin kolaylaşması ile onların dinlerinden, kültürlerinden oldukça fazla etkilenmektedirler.

Her iki konuda da aileler başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları ve devletler tedbirler almalı, nesillerin ellerinden kayıp gitmesini önlemek için etkili yöntemler kullanılmalıdır.

Gayrimüslimlerle beraber yaşıyor gibi olmamak için, gerçek âleme de sanal âleme de milli ve manevi değerleri yerleştirmenin ilk sıralardaki faaliyetler arasında yer alması zaruri görünmektedir.(6)

İlave bilgi için tıklayınız:

Kâfirlerin arasında yaşayan müminden ben uzağımdır, hadisini ...

Günah işleyen kimselerle arkadaşlık etmek sakıncalı mıdır ...

Kaynaklar:

1) Ebu Davud, Cihad 170.
2) Tirmizî, Siyer 42.
3) Tirmizi, Siyer 42; Ebu Davud, Cihad 95; Nesai, Kasame 27.
4) Yurt dışında yaşayan Türkler ile ilgili çalışmalarda bu konular ele alınmaktadır. bk. Nebile Özmen, Danimarka Türk Toplumunun Sosyal Entegrasyonu ve Din, Doktora tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2010; Arif Korkmaz, Göç ve Din (İsveç’teki Kululular Örneği), Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2010.
5) bk. Mustafa Kemal Şan-İrfan Haşlak “Asimilasyon ile Çokkültürlülük Arasında Amerikan Anaakımını Yeniden Düşünmek” Akademik İncelemeler Dergisi, cilt 7, sayı 1, s. 29-53, Sakarya, 2012.
6) bk. Aynur URALER, “‘Ben Müşrikler Arasında Yaşayan Her Müslümandan Uzağım’ Hadîsi Üzerine Bir Tetkik”, Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD), XVII/2, 2019, 63-94.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun