İslam tarihinde kerameti inkar eden gruplar kimlerdir?

Tarih: 04.08.2014 - 12:07 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bunlar "Keramet diye bir şey olmamıştır, anlatılanlar uydurmadır, yalandır." diyerek mi keramete karşı çıkıyorlar, yoksa "Keramet diye anlatılanlar olmuştur, vakidir, ama bunlar doğru yolda olmaya delil değildir, aynen istidraç gibidir." diyerek mi karşı çıkıyorlar?

- İslam tarihinde "Bu kerametler uydurmadır, yalandır, olmamıştır böyle şeyler." diyenler var mıdır? Kapsamlı bir cevap verebilir misiniz? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Burada kerameti inkâr eden taifelerin kimler olduğunu söylemek doğru olmayabilir. Çünkü, hiç bir grubun bütün fertleriyle aynı fikirde birleşmesi söz konusu olmayabilir. Örneğin, Vehabbilerin kerameti inkâr ettiklerine dair meşhur bir kanaat vardır. Fakat bazı Arap sitelerinde Abdullah b. Vehhab ve ona tabi olanların kerameti asla inkâr etmediklerini ısrarla savunurlar.

- Keza İbn Teymiye’nin şu sözleri de bu konuda önemlidir:

“Evliyanın gösterdikleri keşf-u kerametleri ve Allah’ın yardımıyla ortaya koydukları harikulade işlerin doğruluğunu tasdik etmek, Ehl-i sünnetin kabul ettiği esaslardandır.” (bk. İbn Teymiye, Mecmuu’l-Fetava, 3/156)

- Bu sebeple, kerametleri inkâr eden taifelerin adını vermek; Haricler, Mutezileler veya Vehhabiler ismini zikretmenin fazla bir faydasının olmadığını düşünüyoruz. 

- Ancak soruda geçen diğer sorunun cevabı olarak diyebiliriz ki, “kerameti inkâr edenler, keramet diye anlatılanlar olmuştur, vakidir, ama bunlar doğru yolda olmaya delil değildir, aynen istidraç gibidir" demiyorlar. Aksine “bu kerametler uydurmadır, yalandır, olmamıştır böyle şeyler" diyorlar.

- Bununla beraber, İslam dininde tevhit akidesine aykırı hareket eden bazı kimselerin gördüğü harikulade durumların şeytani (isitdraç) olduğu (İb n Teymiye, a.g.e, 1/364) veya sihirbaz ve kahinler için söz konusu olan harikalar türünden olduğu da söylenmiştir. (bk. a.g.e, 10/278)

- Son olarak İbn Teymiye’nin şu sözlerini de kaydetmekte fayda vardır:

“Eserde (hadis rivayetinde) gelmiştir ki, (Allah): ‘Ey kulum! Ben bir şeye ‘ol’ derim o da hemen oluverir. Sen de bana itaat ki, seni öyle bir konuma yükselteyim ki, bir şeye 'Ol!..' dediğin vakit hemen oluversin’(…) Bu husus (kul için) en büyük bir zirvedir. Nasıl olmasın ki, bu kul, O’nunla (Allah ile) işitiyor, O’nunla görüyor, O’nunla gücünü gösteriyor, O’nunla yürüyor!.." (İbn Teymiye, a.g.e, 4/377)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun