İnsanları buluşturan Allah mı?

Tarih: 08.10.2024 - 09:36 | Güncelleme:

Soru Detayı

1) Enfal Suresi 63. ayet ve kader hakkında.
Bazı yerlerde Enfal suresi 63. ayetin şu şekilde yorumlandığını görüyorum;
"İnsanlar tesadüfen karşılaşmazlar onları buluşturan Allah’tır."
- Enfal suresi 63. ayeti bu yazdığım cümleye göre yorumlamak mümkün mü ben ayetin çoğu tefsirini falan okudum ancak bu yazdığım cümledeki kanıya varamadım bu kanıya varmak mümkün mü?
2) Diğer sorum ise tesadüfün olmadığını biliyorum ancak örnek veriyorum bu ayeti yazdığım cümle ile bağdaştırabiliyorsak yolda gördüğümüz herkesin kaderimizin bir parçası olduğunu bilmeli miyiz?
- Bu cümleyi ayet harici İslam Dini, Kur'an-ı Kerim vb. ile bağdaştırmak mümkün mü?
3) Son sorum, bu ayet cümle vb. ile alaka olmadan örnek veriyorum; yolda gördüğümüz herkesin kaderimizin bir parçası olduğunu bilmeli miyiz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1) Öncelikle ifade edelim ki, insanların istek ve iradelerine bağlı olan her şeyi isteyen kişinin kendisidir, yaratan ise Allah’tır. Bir kısmı istek ve iradeyle olabilir, bir kısmı da istek ve irade dışı olabilir, ama her ne olursa olsun bunları yaratan Allah’tır. Ayrıca, olmuş, olan ve olacak her şeyi bilen yine Allah’tır. İster kulların iradeleriyle isterse irade dışı olacakları da Allah bilir.

Demek ki, kainatta “irade dışı rastlantı” manasına gelen ve yaratmayı yok sayan bir tesadüf anlayışına asla yer yoktur. Aksine her şey sonsuz ilim, hikmet, kudret ve iradeyi içine alan “tevafuk” vardır. Elbette her şeyi yaratan Allah’tır, iki kişinin karşılaşmasını bilen de yaratan da Allah’tır.

Bununla beraber, her ayetten istediğimiz bir manayı istihraç etmek aklen de dinen de lisanen de isabetli olmayabilir.

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Seni oyuna getirmeye kalkışırlarsa kuşkusuz Allah sana yeter; yardımıyla ve müminlerle seni destekleyen odur. Onların kalplerini kaynaştıran da odur. Sen dünyadaki her şeyi verseydin onların kalplerini kaynaştıramazdın; ama Allah onları birbirine ısındırdı. Çünkü onun kudreti her şeye üstündür, hikmeti her şeyi kuşatmıştır.” (Enfal, 8/62-63)

Kalbin mahsullerinden olan inanç, irade ve keramet gibi hallerin hepsi Allah’ın mahlukudur, onun yardım ve desteği ile vücut bulurlar. Fakat bu yardım iki şekilde hasıl olur:

Birincisi: Vasıtasız, sebeplerin görüntüsü olmadan hasıl olur. Ayette Hz. Peygamber (asm) Efendimize hitaben “Allah seni kendi yardımıyla destekledi.” mealindeki ifadede bu gerçeğe işaret edilmiştir.

İkincisi: Sebeplerin vesile kılındığı bir metotla yardım etmektir. Ayette yer alan “Müminlerle seni destekleyen de odur. Onların kalplerini kaynaştıran da odur. Sen dünyadaki her şeyi verseydin onların kalplerini kaynaştıramazdın; ama Allah onları birbirine ısındırdı” mealindeki ifadede bu hususa işaret edilmiştir. (bk. Razi, ilgili yer)

Diğer bir yoruma göre, “Allah seni kendi yardımıyla destekledi” mealindeki ifadede çok zayıf bir durumda olmalarına rağmen müminlerin kazandığı Bedir savaşının zaferine işaret edilmiştir. “Müminlerin kalplerini birleştirmek” ise, Ensardan Evs ve Hazreç kabileleri arasında bulunun eski husumetin kaldırılması, barışmalarının sağlanması ile Hz. Peygambere (asm) vasıtalı bir destek sağlanmıştır. (bk. Kurtubi, ilgili yer)

2) Tesbihatta sürekli okuduğumuz ayet ve hadislerde de yer alan la ilahe illallah zikrinde geçen ve “Lehu’l-mülkü ve lehu’l-hamdu” cümlesinin bu soruya bir cevap teşkil edebilir.

Arapça dil kuralına göre Lehu edatının/car-mecrurun kelimeden önce gelmesi, hasrı yani sadece ve yalnıza ona aittir manasını ifade eder. Buna göre bu cümlelerin manası:

Kâinatın mülkiyeti yalnız ve sadece Allah’a aittir. Dolayısıyla bu mülkteki nimetlerin hepsi de onundur ve bu sebeple de varlıktaki nimetlere karşı yapılan bütün şükürlerin, hamd ve senaların asıl mercii, makamı yüce Allah’tır. Bu da evrende tesadüfün olmadığının açık delilidir.

Ayrıca “Şüphesiz Biz her şeyi bir kaderle yarattık.” (Kamer, 54/49) mealindeki ayette bütün varlıkların, sözlerin, fiillerin, olayların hepsinin kaderle programlandığı ve bu program doğrultusunda yaratılıp uygulamaya konulduğuna işaret edilmiştir. İki kişinin karşılaşması hem nesnel varlıkları hem bir olayı hem de söz ve fiilleri barındıran bir hadisedir. Elbette bu manzara, ilmin bir nevi olan kaderi, sonsuz bir ilmi, kudret ve hikmeti gösterdiği için tesadüfü reddetmektedir.

3) Kader ilmin bir nevidir. Ezeli bir ilim yanında nihayetsiz bir hikmet ve kudretin kompozisyonu olarak her türlü tesadüfü saf dışı edip bir kader perspektifi olarak varlığın tüm parçalarını içine almaktadır.

Özetle, ister kulların isteğiyle olsun isterse istem dışı olsun her şeyi bilen Allah’tır, bunları yaratan da Allah’tır. Eğer kul günah olacak bir şeyi isterse elbette sorumlusu onu isteyendir, bilen ve yaratan sorumlu olmaz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 14
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun